Bir kişi geldi ve dedi ki : “ Ey Allah’ın Resulü. Kureyş’ten iki genç kız oruç tutmuşlar, sana gelmekten utanıyorlar. İftar için kendilerine izin ver.”
Hz. Peygamber (s.a.v) adamdan yüz çevirdi, adam sözünü tekrarladı, Hz. Peygamber (s.a.v) yine onun sözüne kulak vermedi. Adam tekrar etti, bunun üzerine Hz Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Onların ikisi oruç tutmamıştır. Bütün gün halkın etini yiyen bir kişi nasıl oruçlu sayılır? Git onlara şöyle de eğer oruçlu iseler istifra etsinler.”
Bunun üzerine adam onlara gelerek durumu haber verdi . Onlar istifra ettiler. Onların ağızlarından kan çıktı. Adam Hz. Peygamber (s.a.v)’ e gelip haber verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Nefsimi kudret elinde tutan Allah’a yemin olsun ki, onlar bu kan parçasını karınlarında bıraksaydılar, ateş iki ikisini de yerdi.”
Acımak... Ben insan ruhlarındaki derinliğin ancak onunla ölçülebiliceğine kaniyim. Evet, dibi görünmeyen kuyulara atılan taş nasıl çıkardığı sesle onların derinliğini gösterirse başkalarının elemi de bizim yüreklerimize düştüğü zaman çıkardığı sesle bize kendimizi, insanlığımızın derecesini öğretir
Toplum içinde birazcık sivrilen, yani topluma söyleyecek birazcık yeni bir şeyleri bulunanlar, doğaları gereği, tabi kimi az, kimi çok, birer suçlu olmak zorundadırlar.