Ahlakın hislerle pek ilgisi yoktur. Kafasının yarısı uçmuş birini gördüğünüzde midenizin bulanması, ona yardım etmeye çalıştığınız müddetçe pek önemli değildir. Buna karşılık, kanalizasyon çukuruna düşen biri için yoğun bir merhamet hissetmeniz, onu kurtarmak zorunda kalmamak için soluğu hemen yan sokakta alıyorsanız bu size yılın insanlık ödünü kazandırmaz.
Bir şeyi değerlendirmek için onu belli bir mesafede tutmak gerekir; bu tutum sempatiyle örtüşür, empatiyle değil.
Reklam
Bütün edebi eserler bizi karakterlerle özdeşleşmeye çağırmaz. Ayrıca birini anlamanın tek yolu empati değildir. Hatta düz anlamıyla alındığında, empati anlamanın bir yolu değildir. Eğer kendimi senin yerine koyarsam, seni tanıma yetimi kaybederim. Ben sen olursam, geride seni anlayacak biri kalmaz.
Eliot'a göre yaratıcı hayal gücü, egoizmin tersidir. Bizi kendi içimizde kısılı kalmaktan kurtarıp, başkalarının iç dünyalarına girmemize imkan tanır. Dolayısıyla sanat, etiğe çok yakındır. Eğer dünyayı bir başkasının bakış açısından kavrayabilirsek, yaptıkları şeyleri nasıl ve neden yaptıklarını daha iyi anlayabilir, bu yüzden dışarıdan ve tepeden bakan bir açıya kıyasla onları daha az suçlama eğiliminde oluruz. Anlamak, bağışlamaktır.
Bireylerin benzersiz olduğunu düşünmek hoşumuza gider. Ama bu durum herkes için geçerliyse hepimiz bu niteliği, yani benzersizliği paylaşıyoruz demektir. Herkes özeldir, yani hiç kimse özel değildir.
Elde bir norm yoksa, sapma da olmaz. Nevi şahsına münhasır insanlar inatla kendileri olmaktan gurur duyabilirler, ancak başına buyruklukları "normal" insanların varlığına bağlıdır bir bakıma.
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.