1. Hikaye: Arthur Conan Doyle- Sherlock Holmes Sussex Vampiri'nin Maceraları
Vampir efsaneleri hayal gücümüzde yer etmiş en eski fantastik kurgulardan biri. Belki de efsanenin ötesinde gerçektir böyle bir ihtimali var mıdır? (Bu dediğimi aman Sherlock duymasın). Bu vakada Sherlock bir efsanenin altında yatan gerçeği arıyor, arıyor demeyelim de
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki bu bir inceleme değil ustaya / ustama saygı duruşudur. Bugün -kendi çapımda- öykü yazabiliyorsam bunun ilk ateşleyicisi üstat Aziz Nesin'dir. Çocukken oyuncaklarım evin kütüphanesinde sıra sıra duran ansiklopedilerdi. Okumayı söktükten sonra çocukluğumun ayrılmaz bir parçasıydı. Onlar varken evin dışında
Dürüst olmak gerekirse, yaşadığım birtakım olumsuz tecrübenin ardından kendime bir söz verdim; ikinci bir emre kadar özellikle yeni kuşak (2000 sonrası diyelim) muhafazakar / dinci / İslamcı / yeni tip milliyetçi vs. (sıfatlar arasında kaybolmak) yazarların ‘edebi’ eserlerine sakın bulaşma... Karşılaştığın zaman yolunu değiştir veya görmezden
"Aşk"ın genel tarihini ve bilimsel incelemesini sunan bir kitap. (1973) Akademik bir dille yazılmış ve okuması çok zor! Uzun, devrik ve zaman zaman anlatım bozuklukları içeren cümleler, zor terimler... Bu durum yazardan mı yoksa çeviriden mi kaynaklanıyor bilmiyorum. Okuduklarınızı anlamanız için baya kendinizi vermeniz gerekiyor. O zor
1. CİLT
Merhaba sevgili olur,
“Bu kitap, başkahramanı sonsuzluk olan bir dramdır. İnsan, yan karakterlerdir.”
•
Daha kitap başlamadan Victor Hugo’nun, İtalyan yayıncıya mektubunu okuyunca bile anladım ne şahane bir eser okuyacağımı.Bu mektupta yazar, Sefiller romanı için “Tüm halklar tarafından okunur mu bilmiyorum, ama ben hepsi için
Yıldız Ecevit, Türk edebiyat dünyasının en çok konuşulan ve okunulan ismi olan Orhan Pamuk'un Yeni Hayat romanını merkeze alarak aslında Türk okurunun yeni roman geleneğini neden anlayamadığını ortaya koyar.
Eski tip romanlar, Newton fiziğinin bir yansımasıdır: düz bir zaman çizgisi üzerinde ilerler. Olaylar başlar gelişir ve biter: geçmiş,
Semerkant.. Nişapur'lu Ömer Hayyam'ın hikayesi ile başlayan soluksuz tarih romanı. Geçmiş ile gelecek arasında bağ kuran bir el yazması. İran'ın kısa tarihi. Doğu ve Batı'nın minimalist kıyası...
11.yüzyıl denilince akla gelen isimler kimlerdir;Ömer Hayyam, Nizamülmülk, Hasan Sabbah ve Melikşah. Büyük Selçuklu ' nun en gözde zamanları. Matematiğin, astronominin, tıbbın ve edebiyatın en üst seviyede olduğu yıllar. Yazarımız da bu yüzyılda başlayan edebiyatın, bu edebiyatı başlatan Ömer Hayyam' ın en önemli eserini merkez alarak ilerletmiş romanımızı. Bu eserin Rubailer olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Ömer'in Rubaileri... Nasıl yazılmış, hangi şartlar altında yazılmış ve günümüze kadar hangi serüveni izlemiş sorularına cevap veriyor romanımız. Bununla birlikte aklımızda yer eden haşhaşilerin. Alamut'un, ilk Atabey Nizamülmülk'ün ve o zamanın kısa bir fragmanı gibi görünen romanımız, oradan İran'a ve İran'ın bağımsızlığına uzanıyor. Bu süreçte bize her zaman Ömer'in el yazması eşlik ediyor. Taaa ki 1912'lerde Titanic batana kadar.
Oldukça ilgi çekici değil mi? Tarih, medeniyet ve kültürün harmanlanmış hali olan Semerkant Amin Maalouf'un en popüler eseri. Artık benim de öyle .
Kimileri Joyce ‘un Ulysses'ini modern edebiyatın içsel yaşama odaklanmasının zirvesi olarak görür. Joyce toplamda 260 bin kelimede Dublinli Stephen Dedalus ve Leopold Bloom'un bir gününü betimler, pek de bir şey yapmazlar hâlbuki...
Çok az kişi Ulysses'i baştan sona okumuştur, popüler kültürün temelinde de ilgi odaklarımızdaki bu değişim
“Şiir insanı varoluşsal düzlemde bireysel ve toplumsal bütünselliği içinde yakalayarak ele almalıdır. Kuru bir ideolojik söylem şiire bir şey kazandırmaz, bütüncül bir yaklaşımla şiirini kuruyorsan yeni insanın estetiğinin oluşumuna bir katkı sunuyorsun demektir.”
Mustafa Güçlü, beşinci şiir kitabını Sizden Önce Geçtim adıyla yayımladı. Bir