Yeme içmeden, giyim kuşama, hâlden kale, hükümet etmeden siyasete, nefes almadan ölüme, her şeyin bir edebi vardır. Günümüzde, bu edebi gösterebilecek alperenlere ihtiyaç vardır. Yoksa insana "Edep yahu!" derler!..
Osmanlı Türkçesini bilenlerimiz, birtakım eski hat levhalarına bakarak atalarımızın hangi düsturlar çerçevesinde bir hayat felsefesine sahip olduklarını az çok kestirebilirler. Eskiden evlerin, resmi dairelerin, ibadethanelerin ve insan ayağı basan pek çok mekânın duvarları, bu tür levhalardan en az birkaç tanesiyle tezyin edilmiş olur ve en
An gelir, her sey kabul edilebilir görünmeye başlar gözüne. Doğru yolu bulmak denir buna
Sen buna yoldan çıkmak dersin
Aşkta da kumarda da kaybedersin an gelir. Belki deşanstır bu.
Sen kendine şanssız dersin
Ayık kiși yoktur âlemde. Kimi isrette küfeliktir, kimi zikrette. Edep, buna
"Eyvallah!" diyebilmektir.
Sen tutar, "Edep yahu!" dersin
An gelir, her şey kabul edilebilir görünmeye başlar gözüne. Doğru yolu bulmak denir buna.
Sen buna yoldan çıkmak dersin.
Aşkta da kumarda da kaybedersin an gelir. Belki de şanstır bu.
Sen kendine şanssız dersin.
Ayık kişi yoktur alemde. Kimi işrette küfeliktir, kimi zikrette. Edep, buna "Eyvallah!" diyebilmektir.
Sen tutar,
Yahu ne zaman yurt dışından dönsem, bana da bir nezaket geliyor. Tanımadığım insanlara kapıları açmak, trafikte başkalarına yol vermek falan istiyorum. Bir incelik, bir terbiye geliyor üstüme... En fazla bir gün sürüyor ama... Sonra bakıyorum, herkes birbirine kaba davranıyor, bana da bir kabalık geliyor. Dangul dungul yola devam ediyorum.
"Ey Müslüman! 'Edep nedir?' dersen, bil ki edep; edepsizlerin her işine, kabalıklarına, kötü sözlerine sabretmekten ibarettir."
"Bütün âlem, edeb dolayısıyla nurla dolmuştur. Melek de edebi sebebiyle masum ve temiz kalmıştır."
"Allah'ın has bir kuluna karşı edepsizce söylemek, kalbi öldürür ve amel defterini karartır."
"Efendi! Bilmiş ol ki edep, insanın bedenindeki ruhtur. Efendi! Edep, Allah adamlarının göz ve gönlünün nurudur."
An gelir, her şey kabul edilebilir görünmeye başlar gözüne.
Doğruyolu bulmak denir buna.
Sen buna yoldan çıkmak dersin.
Aşkta da kumarda da kaybedersin an gelir.
Belki de şanstır bu.
Sen kendine şanssız dersin.
Ayık kişi yoktur âlemde. Kimi işrette küfeliktir, kimi zikrette.
Edep, buna “Eyvallah!” diyebilmektir.
Sen tutar, “Edep yahu!”
İSTANBUL ŞİİRİ
İstanbul'un üstüne güneş doğdu
Salih Reis'in Deniz Kızı çatanası
Yemiş'ten Sarayburnu'na kadar
Yakamozlu bir kuşak çekti sulara
Salih Reis'in Deniz Kızı çatanası
Sabahçı bir horozla bir oldu da
Gazhaneden önce
Uzun uzun öttü İstanbul'da
Suların şıpırtısı bir yana
Dal sesi kanat sesi bir yana
“An gelir, her şey kabul edilebilir görünmeye başlar gözüne. Doğru yolu bulmak denir buna.
Sen buna yoldan çıkmak dersin.
Aşkta da kumarda da kaybedersin an gelir. Belki de şanstır bu.
Sen kendine şanssız dersin.
Ayık kişi yoktur alemde. Kimi işrette küfeliktir, kimi zikrette. Edep, buna "Eyvallah" diyebilmektir.
Sen tutar, "Edep yahu!" dersin.
Yahudi havradan havraya, Hıristiyan pazardan pazara, Müslüman namazdan namaza hatırlar tanrıyı.
Ayıptır!
Sen buna din dersin.
Her masum günaha koşar. İmandır bu.
Sen buna küfür dersin.
Nadiren aşığa kısmet olur maşuk. Canlar huzura atılır karşılıklı.
Sen buna ne dersin? “