Edip Cansever'i.
Aslında amacım dün bitirmekti kitabı ama şu hayatta her şeye geç kaldığım gibi buna da geç kalmayı başardım.
Eskiler "geç olsun da güç olmasın," derler.
Neye elimi attıysam hayatta hem geç hem güç hale getirmeyi başardım.
Sonra vay efendim mutsuzum, vay efendim yorgunum vs
YouTube kitap kanalımda Shakespeare'in hayatı, mutlaka okunması gereken kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/rGxh2RVjmNU
Onlarca kişiyle birlikte Othello'nun sahip olduğu kıskançlığın başka insanlarda ne kadar değişken olabileceğini gösteren kolektif bir inceleme yazdık.
Sadece benim
Merhaba. Güne bir inceleme ile başlamak istedim. Bu güne kadar çok sayıda Kafkaokur okumama rağmen inceleme eklememiştim. Bu sayı beni derinden etkiledi. Tomris Uyar ve Nilgün Marmara'nın hatrına ilk Kafkaokur incelemem olsun istedim. 4 şairi (Cemal Süreya, Edip Cansever, Ülkü Tamer, Turgut Uyar) etkileyip şiirler yazdıran Tomrise bir inceleme
Sizin hiç; "Bu hayatta bir şeyleri engelleme imkânım olsa şunları engellerdim." dediğiniz bir şeyler oldu mu? Sizleri bilmem ama benim oldu. İki şeyi engellemeyi çok isterdim. Sesi güzel olmayanların toplum içersinde şarkı söylemesini ve şâir kimliğine sahip olmayanların şiir yazmasını kat'i surette engellemek isterdim. Hatta olur da bir
Ne güzel yolculuktu;
Ruhi Bey, Ahmet Abi, Yakup, Stefan, Hilmi Bey, Cemal, Bayan Sara ve diğerleri ile...
Bitti şimdilik. ..
Sizin ömür boyu şiir içinde yaşadığınız sarhoşluğu bir nebze olsun ben de yaşadım bu süreçte.
En bilinen şiiriniz Yerçekimli Karanfil'den öteye geçişim "Ne Gelir Elimizden İnsan Olmaktan Başka" ile olmuştu.
Üzülmek için neden aramaya gerek yok!
Bazı kitapların az okunması bile ziyadesiyle üzebilir bir insanı!
Üstelik bu kitap
Can Yücel'in kitabıysa ve İş Bankası Kültür Yayınlarından çıktıysa...
Meşhur "ne okusam"larım vardır benim.
Elimdeki kitap bitince kitaplığın karşısına geçer dakikalarca kurcalarım kitapları. Birçoğunu okumuşumdur
Bazen kitaplarda öyle cümlelerle karşılaşırsın ki yolda uzun zamandır görmediğin biriyle karşılaşmış gibi heyecan ve mutlulukla dolar için. Tam bitti derken eser gönülden sevdiğim Neşet Ertaş'ın bir cümlesiyle karşılaştım, sen buraya ne de yakıştın dercesine...
"Gönül Mecnun oldu, Leyla bahane." (s. 168)
Geçtiğimiz günlerde Şükrü
Şâirlerini, yazarlarını, gazetecilerini hiç çekinmeden sürgün eden, hapse atan, sesini kesen; tüm bunları yaptıktan sonra maharetmiş gibi gösteren "Şâir Kasabı" bir devletin ********490 kimlik numaralı vatandaşıyım. Dışarıdan birisi değilim, bizzat bu topraklarda doğmuş, büyümüş birisiyim. Az okurum, pek yazmam ve çok düşünürüm. Bu
Bazı şâirler vardır. Okuyucusunu epey yorar kelime oyunlarıyla. Kimi okuyucu bu durumdan hoşnuttur, şâirin şiirlerini okudukça ona yaklaşacağını düşünür lakin bir anda karşısında bir duvarla karşılaşır. Çünkü şâir okuyucusunu bir yere kadar yaklaştırır, ötesine izin vermez. Mesela Edip Cansever. Çoğu kez kendisini bile kendisine yaklaştırmaz.
Ben kendi ülkemde, kendimi yabancı hissediyorum. Yalnız değil, yabancı hissediyorum. Yalnız hissetmek, biraz onurlandırıcı bir şey. İnsan, kendini anlaşılmadık, yalnız, tek başına kalmış zannedebilir. Bu iyi bir fukara kuruntusudur. İtilmiş hissediyorum kendimi. İnsan birini seviyorsa ama Reşat Nuri Güntekin'i hiç okumamışsa, Turgut Uyar'ı, Edip Cansever'i ya da Cemal Süreya'yı okumuşsa ama Nazım Hikmet'le ilgilenmemişse, edebiyatı bir bütün olarak ele almıyorsa, o sürekliliğe bir yerinden katılmıyorsa, tek tek beğenileri beni hiç ilgilendirmiyor. O yüzden beni çok seven biri bile, beni bu itilmişlikten kurtaramıyor.
Bu sene hem nitelik bakımından iyi kitaplar okudum hem de farklı alanlardan beslendim. Benim için verimli bir seneydi. Bende iz bırakan kitapları hem bütün olarak burada kaydetmek hem de ilgili okurlar ile paylaşmak istedim. Eserleri beğeni sırasına göre değil okunma sırasına göre listeledim. Okuduğum zamanlarda verdiğim puanları da dikkate aldım
Cemal Süreya
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Şems-i Tebrizi
Düzenim bozulur,
Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
İki arkadaşın genişçe bir merdivenden indiğini düşünelim. Biri, merdivenlerden düşünce diğer arkadaşı onun için endişelenip "Bir şey söyle, bir şey söyle" diyor. Yere düşüp baygın halde olan kişinin söylediği " şey"dir şiir, diyordu İsmet Özel.
Özel ağabeyin bu şiir tasviri beni çok etkilemişti. Birkaç konferansında da