İfadesini soğukkanlı şekilde veren Hasan, ‘Şuray-ı Devlet Reisi Mithat Paşa ile Bahriye Nazırı Kayserili Ahmet Paşa’yı öldüremediğime, biçare zabit ve muhafızları istemeden öldürdüğüme müteessirim. Nefsim için yapmadım, millet için yaptım’ demiş. Yaralarını tedavi etmek isteyen hekime ‘hiç uğraşma, nasıl olsa asılacağım’ diyerek tedaviyi kabul etmemiştir. 17 Haziran 1876 tarihinde Divan-ı Harp’de askerlikten tard edilerek idamına karar verilmiştir. Hüküm aynı gün Beyazıt Meydanı’nda, büyük giriş kapısının sağ tarafındaki dut ağacına asılarak yerine getirilmiştir. Sultan Abdülhamit saltanatının ilk günlerinde bu dut ağacını kökünden kestirmiş ve Edirne Kapı Mezarlığı’na yaptırılan kabrinin üzerine de ‘genç yaşında veliyyünnimeti uğrunda feday-ı can eden Çerkes Hasan Bey’in ruhu için Fatiha’ yazdırmıştır.