Toprak fethi, sadece kısmen bir fiziki güç meselesidir ve Fikiri, olayın kendisinden daha önemli kılan, ve hatta fiziki olayı önemsizleştiren güçlü bir ahlâkî ve düşünsel unsuru vardır. Ve bu, yalın fiziki kuvveti, bilim, ahlak, ahlak ilmi ve genel felsefeden alınan argümanlarla saygıdeğer kılar ve hızlandırır. Batı kültürünün, yeni müstemlekelerin ele geçirilmesinin saygın kılabileceği düşünülen her türlü unsuru -tıpkı yeni bir bilim dalının kendisine yeni bir entellektüel saha yarattığı gibi- sömürgeci maceracıların emrine verilebilirdi. Ve verildi; fethi biçimlendiren ve yenilir yutulur hale getiren «fikir» oldu.
Sayfa 123 - Pınar Yayınları - 1. Baskı - Çeviri: Alev AlatlıKitabı okudu
Edward Said "Filistin" der, "kimsenin takdir etmediği bir davadır. Aşağılama, taciz ve toplumdan uzaklaştırılma dışında hiçbir şey elde edemezsiniz. Kaç tane arkadaşımız bu konudan kaçınıyor? Kaç meslektaşımız Filistin tartışmalarından uzak durmak istiyor? Kaç tane muhafazakar eğilimli liberalin Bosna ve Çeçenya ve Somali ve Ruanda ve Güney Afrika ve Nikaragua ve Vietnam ve yeryüzündeki her yerde insan ve sivil hakları için vakti var fakat Filistin ya da Filistinliler için yok?
Sayfa 10 - Alfa Yayınları, çev. Murat ErdemKitabı okudu
Reklam
Onlar için temel mesele, Şark ile İslam'ı Beyaz adamın denetimi altında tutmaktı.
Sayfa 250Kitabı okudu
Bu yüzden temel sorun kişinin kendi kimliğine ve kendi kültürüne, toplumuna ve tarihine ilişkin gerçekleri diğer kimlikler, kültürler ve halkların gerçekliğiyle nasıl uzlaștıracağıdır. Bu, kişinin tercihini zaten kendisinin olandan yana yapmasıyla asla çözülemeyecek bir sorundur: “Bizim” kültürümüzün ihtişamı ya da "bizim" tarihimizdeki zaferler yüzünden şişinmek entelektüelin enerji harcamasına değmez; hele birçok toplumun hiçbir formüle indirgenemeyecek ölçüde farklı ırklardan ve tarihlerden oluştuğu günümüzde hiç değmez. Burada göstermeye çalıştığım gibi, entelektüellerin temsil eylemlerini gerçekleştirdikleri kamusal alan aşırı karmaşık bir niteliktedir ve rahatsız edici özellikler içerir; fakat, ancak entelektüelin, milletler ve bireyler arasında farklar olmasına izin verirken aynı zamanda bu farkları gizli hiyerarşilere, tercihlere ve değerlendirmelere tabi tutmayan bir adalet ve hakkaniyet kavrayışına sarsılmaz bir inanç duyması halinde, bu alana etkili bir müdahalede bulunmanın bir anlamı olabilir. Bugün herkes için eşitlikten ve uyumdan dem vuran liberal dili kullanmayan yok. Entelektüelin sorunu ise bu kavramları, eşitlik ve adalet lafları ile o kadar da hoş olmayan gerçeklik arasındaki uçurumun son derece büyük olduğu fiili durumlarla ilişkilendirmektir.
Sayfa 100
Benim özel ilgi alanım olan edebiyat eleştirisinde uzmanlaşma, teknik bir biçimciliğin giderek artması ve edebiyat yapıtının oluşumuna fiilen hangi gerçek deneyimlerin dahil olduğuna ilişkin tarihsel anlayışın giderek yitirilmesi anlamına geldi.
Benda'ya göre bugünkü entellektüellerin sorunu, sahip oldukları ahlaki otoriteyi, sekterlik, kitle dalkavukluğu, milliyetçi çığırtkanlık, sınıf çıkarları gibi "kollektif ihtiraslar"ın örgütlenmesi adına verdiği şeye ( bu deyim Benda'nın ileri görüşlülüğünün işaretidir) devretmiş olmalarıdır.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.