Çocukluğumuzdan beri zorlandığımız otantik duygularımızdan vazgeçme durumuna karşı mücadele edemezsek insanlığın yenilgiye uğraması ve gerçek kimliğimizi yitirmemiz tehlikesi söz konusu olur. Doğarken insanlığı içimizde taşımaktayızdır. Ama buradan gelişen çoğunlukla sadece, insanlığın sesini taklit etmekle birlikte insanın yüreğine ihanet etmiş olan sahte bir görüntü olur. Sonra da İngiliz şair Edward Young'un daha 18. yüzyılda söylemiş olduğu şey gerçekleşir:
"Orijinal olarak doğuyor, ama kopya olarak ölüyoruz."
1923'e gelindiğinde Alabama'dan Hugo Black ve daha sonra Batı Virginiadan Robert Byrd gibi yükselen politikacılar da dahil olmak üzere iki ila üç milyon beyaz Amerikalı Klana katıldı ve ulusal politikada bir güç oluşturdu. Gizli örgüt hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler arasında taraftar edinmişti ve çok sayıda eyalet meclisinde ve yüzlerce belediye meclisinde güç dengesini elinde tutuyordu. Onun bu kayda değer varlığı Garvey'in Ku Klux Klan'nın beyaz Amerika'nın yüzü ve ruhu olduğu sonucuna varmasına yol açtı. 1922'de Liberty Hall'de destekçilerine, "Ku Klux Klan ABD'nin görünmeyen hükümetidir," dedi. "Her gerçek beyaz Amerikalının duygularını büyük ölçüde temsil eder." Garvey'e göre hâl böyle olunca KKK ile müzakere yapmak sağduyunun bir gereğidir. Nitekim kendisi de bu yönde hareket etti ve Klan lideri Edward Young Clarke ile adı kötüye çıkan bir görüşme yaptı. Pratik bir bakış açısından bakacak olursak iki grup da hatırı sayılır ölçüde ortak paydaya sahipti. Zira gerek KKK gerekse UNIA ırklar arası evliliğe ve muaşerete karşı çıkıyordu..
Astronomi alimlerinden Edward Young ise; "Inanmayan astronom delidir." diye hükmetmiştir. Meşhur bilim adamı Newton: "Hiç birşeye lüzum yok, bir baş parmak bile Allah'ın varlığını isbata yeter." diyor ve ilave ediyor; "Allah'a inanmaksızın kâinatın nizamı izah edilemez."
Yine Bediüzzaman'ın tabiriyle 'mülhem keşşaflardan' Pasteur: "Kainata, zerre zerre nakşedilen bu harika bilgi ancak Allah'ın nihayesiz ilim ve kudretiyle olabilir. Marifet bahrine daldıkça îmânım kemâle eriyor." demektedir. Galilei ise beyanında; "Kainat, matematik dille ve geometri yazısıyla telif edilmiş bir kitaptan farksızdır." diyor.
Yine tabiat bilimcisi Faeber: "Derimin yüzülmesi, Allah'a îmânımın soyulup çıkarılmasından bana daha kolay gelir." demektedir.