Ebû Hureyre’nin anlattığına göre bir gün Resûlullah (s.a.s.) ashâbına:
“–Şu kelimeleri kim benden alıp hem onlarla amel edecek hem de bunlara göre davranabilecek olana öğretecek?” buyurdu. Ben hemen atılıp:
“–Ben, ey Allah’ın Rasûlü!” dedim.
Efendimiz (a.s.) elimden tuttu ve şu beş şeyi saydı:
“Haramlardan sakınırsan, Allah’ın en âbid kulu olursun!
Allah’ın sana olan taksîmine râzı olursan, kanaatta insanların en zengini olursun!
Komşuna ihsanda bulun ki kâmil bir mü’min olasın.
Kendin için istediğini, başkaları için de iste ki gerçek bir müslüman olasın!
Fazla gülme! Çünkü fazla gülmek kalbi öldürür.”
(Tirmizî, Zühd 2/2305; İbn Mâce, Zühd 24)
"Namaz kılmıyorum ama kalbim temiz." diye düşünen varsa şunu asla unutmasın: Peygamber efendimiz (s.a.v.) ayakları şişene kadar namaz kılarmış; kalbimi kirliydi? Asla. Temizdi hemde çok temiz.."
Peygamber Efendimiz (s.a.v), yüksek bir koltuk veya taht üzerinde değil, ashâbının arasında otururdu. Bu sebeple, bir yabancı geldiğinde, hangisinin Efendimiz olduğunu sormadan bilemezdi.