Aşk neydi hakikaten? Bir kızın cemaline, gülüşüne tutulmak mı? Gözlerinde kaybolmak mı? Onun için uğruna ölmeyi göze almak mı? Çöllere düşmek, dağları delmek mi? Yoksa bunlardan hiçbiri değil de bu aşkın kaynağını keşfetmek miydi aşk?
Bu topraklardan nice âşıklar, âşık olduğunu sananlar; ölürüm, biterim, yanarım, yakarım diyenler geçti fakat
Dipsiz kuyuda düşlerdim hayatı
Bu dünyanın yıkılmış saltanatı
Zihnimi bunaltan derin bir efkâr
Doymak bilmeyen aç gözlü tamahkâr
Âmâ mısın ey gafil görmez misin?
Katledilen cana dur demez misin?
Elinden lokması alınan bimâr
Gökyüzüne bakıp uçurtma arar
İşte zulüm! İki hece bir sözcük
Güzel Kudüs'üm olmuş kandan gölcük
Sol yanımı sızlatma bre İsrail
Sensin siyonist, sensin kanlı cahil
Feryatlar, figânlar inletir arzı
İlâhi! Kahhar eyle vicdansızı
Kardeşim dua et bitsin bu matem
Mescid-i Aksa'dır benim ilk kıblem
Enes KARAKAŞ
Işte öyle bir şarkıydı ..
Daha en başından "kara" ...
#spoiler
Şimdi elimde kahve,geçmişe dönük okuduğum kitaplar aklımda demlenirken ,binlerin içinden "unutulmaz"kelimeleri olanlar tek tek gönlüme düşüyor .. ben ondan ilk kez bahseden Muzaffer Akar hocama ithaf etmek istiyorum bu incelemeyi ,artık inceleme mi dersiniz iç