126 syf.
·
Puan vermedi
·
30 saatte okudu
Kadın bir hüzündür bana göre çoğu zaman. Şiire yakın bir tebessüm, ağlamaya müheyyâ bir keder. Havva'nın dudaklarında beliren ilk kelime gibi varlığımıza yanıt sunan bir keder anlatmaya çalıştığım. Bir gözyaşı gibi kararsız titreyen bakışlarda. Ne anlatıyorum ki... Kitaba dair yazmam gerekiyor... Tasavvuf ve kadın deyince aklıma hücum eden
Sufi Gözüyle Kadın
Sufi Gözüyle KadınSüleyman Uludağ · İnsan Yayınları · 199843 okunma
İmam Şarani, Levakıh'ında şöyle bir hikâye anlatır: "Dağda yaşayan büyük bir veli/ermiş vardı. Bu zat belli zamanlarda kente inerdi. Halk da önceden hazırlık yapıp, ona bir dişi merkebi kent meydanına getirirlerdi. Bu veli de kent meydanına gelip halkın gözleri önünde dişi eşeği hallederdi. Bunu da veliliğini halktan gizlemek için
Sayfa 197 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir mevlevi olan Ahmet Eflaki'nin, Menâkıbu'l-ârifin'den bir pasaj aktarmak istiyorum: "Sultan Veled buyurdu ki: Bir gün babam/Mevlânâ medresede bilgiler saçıyordu. (Bu arada) Halis mürit; kendi şeyhinin herkesten üstün olduğuna inanan kimsedir. Meselâ: Bir adam Bayezid'in müritlerinden birine 'Senin şeyhin mi büyük, yoksa Ebu Hanife mi?' diye sordu. Mürit 'Benim şeyhim' diye cevap verdi. Sonra 'Ebu Bekir mi büyük, senin şeyhin mi?' diye sordu. O yine 'Benim şeyhim' diye cevap verdi. (Nihayet) O birer birer bütün sahabeyi saydı, fakat mürit yine şeyhinin hepsinden büyük olduğunu söyledi. Sonra 'Muhammed mi büyük, senin şeyhin mi?' dedi. O yine 'Benim şeyhim büyüktür' dedi. En sonunda 'Tanrı mı büyük, yoksa senin şeyhin mi' diye sordu? Mürit 'Ben Tanrıyı şeyhimle gördüm, şeyhimden başka bir şey tanımam, hep onu tanırım' dedi. Başka bir müride de "Tanrı mı büyük yoksa senin şeyhin mi?' diye sordu. Bu mürit de 'Bu iki büyük arasında hiç fark yoktur' dedi. Ariflerden biri de 'Bu iki büyükten daha büyük biri lazımdır ki o, farkı ortaya koysun' demiştir." İşte tarikatlardaki şeyhin konumu budur!
Sayfa 194 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
...Ahmet Eflaki'nin Prof. Dr. Tahsin Yazıcı tarafından Türkçe'ye çevrilen ''Ariflerin Menkıbeleri '' kitabını buldum. Orada Şems'e ''Şems-i Perende'' yani Uçan Şems dediklerini okudum. Çok gezdiği ve zamanın bilgelerini sık ziyaret ettiği için. ''Uçan Şems''in türbesindeki uçurtmaları aklımdan geçirdim.
Sayfa 82
Olsandı sen sema, olsandı sen hava Alsamdı ben seni dem dem, nefes nefes. Olsamdı ben mekân, olsandı sen zaman Eflaki dolduran bir aşk olurdu bes... Bir kâsedir alev dolu, gönlüm yana yana, Ben ta senin yanında dahi hasretim sana. Yaşlar dökende söndüremez âteşimi su, Sunsan elinle kanımı, içsem kana kana.
Gözünü güzellerin yanaklarına ve benlerine bakmakla kirletme; "Zira beka âleminin padişahlar padişahı geliyor. "Eğer böyle bir bakışla bulaşmış ise, onu gözyaşı ile temizle "Çünkü bu derdin ilacı, o göz yaşıdır."
Reklam
"Sana üstün gelen karakter ne ise, kiyamet gününde yine o şekilde dirileceksin."
Hoş görme gözü, her türlü ayba karşı kördür. Hoşgörmezlik, bütün fenalıkları meydana çıkarır.
Dünyayı bırak, çünkü dünya senin değildir. Şu anda aldığın nefes de senin emrinde değildir. Servet toplarsan sevinme, canına güvenme; çünkü can da senin değildir." Ahmed Eflakî
Söyleyen , O , Allah 'ın Resulü: ‘Bütün insanlığa peygamber oldum. ' Söyleyen Allah: 'SEN OLMASAYDIN , SEN OLMASAYDIN , EFLAKİ YARATMAZDIM. '
Sayfa 28
Reklam
Eflâkî'ye göre Karatay Medresesi'nin inşası bittiği zaman bu medresede yapılan bir ulema toplantısında Mevlânâ, Şems-i Tebrîzî ile beraber bulunmuş. Kendisine "Baş köşe neresidir?" diye sormuşlar, Mevlânâ da "Aşk adamı için baş köşe sevgilisinin kucağıdır" diyerek bulunduğu yerden kalkmış ve Şems'in girer girmez çömeldiği kapı dibine geçip yanına oturmuş. Şems, kalabalıktan, ön safta görünmekten fazla hoşlanmazmış. Eflâkî, Şems'in şöhretinin o gün başladığını söyler. Karatay Medresesi'nin 1245'de bittiği düşünülürse bu rivayetin doğru olduğundan şüphe edilebilir; yahut da mevzuu bahsolan şahıs, Mevlânâ'nın Şems'ten sonra dostluğa seçtiği Salâhaddin Çelebi'dir.
Sayfa 81
Kendisine "Baş köşe neresidir?" diye sormuşlar, Mevlânâ da "Aşk adamı için baş köşe sevgilisinin kucağıdır" diyerek bulunduğu yerden kalkmış ve Şems'in girer girmez çömeldiği kapı dibine geçip yanına oturmuş. Şems, kalabalıktan, ön safta görünmekten fazla hoşlanmazmış. Eflâkî, Şems'in şöhretinin o gün başladığını söyler.
Sayfa 81
Eflâkî'ye göre Karatay Medresesi'nin inşası bittiği zaman bu medresede yapılan bir ulema toplantısında Mevlânâ, Şems-i Tebrîzî ile beraber bulunmuş.
Sayfa 81
Yeni bir vatanda yeni bir milletin o kadar çetin şartlarla kurulduğu bu asırlarda Konya ne halde idi ve başkent sıfatıyla nasıl yaşıyor ve ne düşünüyordu? Bunu bilmiyoruz. Başlangıçta mutlak hükümdarlık sisteminin, feodalitenin ve vezir aristokrasisinin nüfuzu, XIII. asrın ortasından (1243) sonra seneden seneye bu cihazı biraz daha benimseyen
Sayfa 74
489 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.