Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Selam Olsun!
Biz Herakleitos'tan, Pascal'a, Spinoza'dan Heidegger'e, Bergson'dan Augustinus'a, Tanpınar'dan Peyami Safa'ya, zamana, boşluğa, içinde bulunulan dehlize, girişe, çıkışa, katmanlara, içinde yüzülen hale, ani fark edişlere, fark edip çark edişlere, bunların, insanın içinde sessız bir mana alması için sessiz duyuruşlarda bulunan büyük şairlere; Borges'e, Celan'a, Rilke'ye, büyük ustalar Breguet'ye, Şeyh Dede'ye, John Arnold'a, Süleyman Leziz'e, John Harrison'a, Eflaki Dede'ye, George Graham'a ... İsmini bildiğimiz, bilmediğimiz, bilmemenin ayıbını taşıdığımız, ayıp taşımayı bile beceremediğimiz, gözümüzü açan, fikrimize vuzuh veren yaşamış, üretmiş, çabalamış, yapmış, yaşlanmış, yaşlanamadan yaş ve çağ almış, üzerine düşeni fazlasıyla değil; gelmiş gelecek herkes adına yapmış bu nasipli insanlara çok çok borçluyuz... Hepsine sonsuz şükranlar, selamlar. Terleyenlere, yorulup tükenenlere, her şey ve herkes adına muztarib olanlara selamlar ...
790 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Doğru bilinen yanlışlar... !!!
Mevlana hakkında ne biliyoruz? Önce defalarca düzeltilmesine rağmen yanlış bir bilgiyle başlayalım. “Gene gel, gene gel! Her ne olursan ol, gene gel! Kâfir isen de, Mecûsî isen de, putperest isen de gene gel. Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değil; Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da gene gel!” Bu dizeler Mevlana Celaleddin Rumi’ye atfedilir, ama
Mevlana
MevlanaFranklin Lewis · Kabalcı Yayınevi · 201013 okunma
Reklam
İşler vakitlerine tabidirler, rehinlidirler!. Her şeyin bir vakti saati var! (Eflâki)
Sayfa 10 - kırk kandilKitabı okudu
Olsandı sen hava, olsamdı ben sema, Alsamdı ben seni dem dem, nefes nefes; Olsandı sen zaman, olsamdı ben mekan Eflaki dolduran bir aşk olurdu, bes.
Sayfa 11 - PDF Rabia Hatun'danKitabı okudu
Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun
Mefhar - i Mevcudât, Hazret-i Fahr-i Alem Muhammed Mustafâ râ Salevât Allâh adın zikredelim evvela Vacib oldu cümle işte her kula Allâh adın her kim ol evvel anâ Her işi âsan eder Allâh anâ
“Galatı meşhur, lügati fasihten evlâdır.” derler. Yani; meşhur olmuş, yaygınlaşmış yanlış kelime ve kullanımlar, artık unutulmuş ve bilinmeyen doğru kullanımlara tercih ediliyor -------------------------- Tarihimizde doğru sandığımız ama yanlış bildiği- miz konular var ... Örneğin ... "Gel ne olursan ol yine gel..." Bu söz kime
Reklam
"Eflaki Dede'nin yazdığına göre, Mevlâna Hazretleri bir gün oturmuş müzik dinliyordu. O sırada bir dostu içeri girdi. Müzisyene dönerek sertçe uyardı. 'Ezan okunuyor, biraz sussana.' Mevlâna hemen araya girdi. 'Hayır.' diyerek müzisyenin susmasına engel oldu. Bu da bir ezandır. Her ikisi de Allah'a sesleniyor. Biri dışarıdan ibadet etmeyi, öteki onu tanımayı, onun aşkını hissetmeyi istiyor. Müziği küçümseme, onun ritminde bir sır saklıdır, eğer açıklasaydım dünya altüst olurdu.' Evet, böyle söylüyor. Mevlâna'nın sözünü ettiği sır aşktır. Müzik ise onu aşka çağıran ezan.
Sayfa 573Kitabı okudu
"Dünyayı bırak, çünkü dünya senin değildir. Şu anda aldığın nefes de senin emrinde değildir. Servet toplarsan sevinme, canına güvenme; çünkü can da senin değildir."
Ahmed Eflaki
Ahmed Eflaki
Allâh (c.c.):
"Bütün eşya ve eflâki senin için yarattım habibim." fermanına "Ben de senin için onların hepsini terk ve feda ettim." diye verilen cevab-ı Hazret-i Risalet-penahî'ye ittiba ve imtisalen, o da dünya ve mâfîhayı ve muhabbet ve sevdasını terk ve hattâ terki de terk ederek bütün hizmet ve himmetini ve şu ömr-ü nâzeninini envar-ı Kur'aniyenin intişarına sarf ve hasretmiştir. Emirdağ Lâhikası 1
Sayfa 84 - RNKKitabı okudu
Mevlânâ Hazretleri’nin oğlu Sultan Bahâeddin Veled, şu hâtırasını nakleder: “Bir gün bana büyük bir ruh bezginliği ve iç sıkıntısı gelmişti. Beni bezgin ve sıkıntılı gören babam: –Birinden mi incindin de böyle sıkıldın? dedi. Ben de: –Bilmiyorum ki bu ne hâldir? dedim. Babam kalkıp eve gitti, bir müddet sonra baktım ki kurt postunu çevirip başına geçirmiş, çocukları korkuttukları gibi: “Bu! Bu! Bu!” diyerek yanıma geliyor. Babamın bu hoş hareketi sebebiyle beni bir gülme tuttu ki anlatamam. Hemen yere kapanarak ayaklarını öptüm. Babam: -Bahaddin! Eğer bir güzel ve latif sevgili sana sıkı sıkıya bağlansa, dâima seninle şaka, şenlik etse ve birdenbire yüzünün şeklini değiştirip gelse ve sana “Bu! Bu! Bu!” dese ondan hiç korkar mısın? buyurdu. Ben de: –Hayır, korkmam dedim. Bunun üzerine babam: –Seni sevindiren, seni sevinç ve neşe içinde tutan sevgili, seni üzen ve kendisinden sıkıntı duyduğun aynı sevgilidir. Hep O’dur, hep O’ndandır ve hep O’ndan feyizlenirsin. O hâlde niçin boş yere üzgün duruyor, sıkıntının elinde âciz kalıyorsun? buyurdu. Babamın bu hareketi ve sözleri üzerine derhal hâlim değişti, taze gül gibi açılıp ferahladım. Ömrüm boyunca da başka gam yüzü görmedim ve üzülmedim, dünyanın gamı kederi yanıma yaklaşmadı.” (Ahmed Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, trc. Tahsin Yazıcı, İstanbul 1973, I, 265-266) (Dr. Murat Kaya, Ebedi Yol Haritası İslam, Erkam Yay.)
Reklam
Bir gün kıskanç fakihler inkâr ve inatları sebebiyle Mevlâna'dan "Şarap helal mıdır veya haram mı?" diye sordular. Onların maksadı Şemseddin'in (Şems-i Tebrizinin C.V'nin notu) şerefine dokunmaktı. Mevlâna kinaye yolu ile "İçse ne çıkar, çünkü bir tulum şarabı denize dökseler, deniz değişmez ve denizi bulandırmaz. Bu denizin suyu ile abdest almak ve onu içmek caizdir. Fakat küçücük bir havuzu, şüphesiz bir damla şarap pisletir. Böylece tuzlu denize düşen her şey tuz hükmüne girer.Açık cevap şudur ki, eğer Mevlâna Şemseddin şarap içiyorsa, her şey ona mübah olur. Çünkü o deniz gibidir. Eğer bunu senin gibi bir kahpenin kardeşi yaparsa, ona arpa ekmeği bile haramdır." buyurdu."(Eflakî 2/94)
"Olsandı sen sema, olsandı sen hava Alsamdı ben seni dem dem, nefes nefes Olsamdı ben mekân, olsandı sen zaman Eflaki dolduran bir aşk olurdu bes ... Bir kasedir alev dolu, gönlüm yana yana Ben ta senin yanında dahi hasretim sana Yaşlar dökende söndüremez ateşimi su Sunsan elinle kanımı, içsem kana kana."
KADINI AŞAĞILAYAN MEVLANA Mevlana, kadın karşıtı bir görüşe sahiptir. Onun bu yönü üzerinde hiç durulmamış veya fark edilmemiştir.. Bu görüş ona hocası Tebrizli Şems'den gelmektedir. Çünkü şems, çok daha aşırı bir kadın karşıtıdır. Ahmed Eflaki'nin anlattığına göre, bir gün Şems namuslu bir hanımı övdü ve sonra şöyle dedi: ''Bu iyi meziyetlerine rağmen bir arştan daha yüksek bir makam verilse, o bu makamda iken yerde kalkmış bir alet (erkeğin cinsel organı) görse deli gibi o aletin üzerine atlar. Çünkü kadının mezhebinde ondan daha yüksek bir makam yoktur.'' ''Bir erkek gönlü, kadının gönlünden aşağı ise, o gönül işkembeden de bayağıdır.'' (Mesnevi, Cilt 3, Beyit 3129) Kadınlara danışın, sonra onların söylediklerinin tam tersine hareket edin. Kuşku yok ki, onlara aykırı hareket etmeyenler helak olurlar.''(Mesnevi Cilt 1- Beyit 2956)
Sayfa 34 - Nergiz YayınlarıKitabı okudu
Diyanet başkanı neredesin? Gör bunları gör!!!
Eflaki anlatıyor: Bir defasında Mevlana -eğitim ve öğretimi için- oğlu Sultan Veled'i Şems'in hizmetine teslim ederken Şems'e: "Sultan Veled çok temizdir. Bugüne kadar hiç kimse ona livata fi'ilinde (oğlancılık-gulamparelik) bulunmadı." demiştir. Livata fiilini işlemesi ile tanınan Şam'daki Şeyh Ali Hariri'nin de Mevlevi çevrelerde ulu bir kişi olarak vasfedilmesi bu ahlaki çöküntünün bu çevrelerde kabul gördüğünü göstermektedir.
Sayfa 179 - Nüve Kültür Merkezi
"Bütün eşya ve eflâki(arş-ı âlâ/alemler..) senin için yarattım habibim" fermanına, "Ben de senin için onların hepsini terk ve feda ettim" diye verilen cevab-ı Hazret-i Risalet-penahiye ittiba ve imtisalen, o da dünya ve mâfîhayı ve muhabbet ve sevdasını terk ve hatta terki de terk ederek bütün hizmet ve himmetini ve şu ömr-ü nazeninini envar-ı Kur'aniyenin intişarına sarf ve hasretmiştir. Işte bunun için, şimdi çektiği bütün zahmetler, rahmet; yaptığı hizmetler, hikmet olmuş. Celâli yüzünden cemâlini de gösterip, âlem, bir gülzar-ı kemâl bulmuştur.
Sayfa 80 - Sözler Yayınevi
490 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.