Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Selam Olsun!
Biz Herakleitos'tan, Pascal'a, Spinoza'dan Heidegger'e, Bergson'dan Augustinus'a, Tanpınar'dan Peyami Safa'ya, zamana, boşluğa, içinde bulunulan dehlize, girişe, çıkışa, katmanlara, içinde yüzülen hale, ani fark edişlere, fark edip çark edişlere, bunların, insanın içinde sessız bir mana alması için sessiz duyuruşlarda bulunan büyük şairlere; Borges'e, Celan'a, Rilke'ye, büyük ustalar Breguet'ye, Şeyh Dede'ye, John Arnold'a, Süleyman Leziz'e, John Harrison'a, Eflaki Dede'ye, George Graham'a ... İsmini bildiğimiz, bilmediğimiz, bilmemenin ayıbını taşıdığımız, ayıp taşımayı bile beceremediğimiz, gözümüzü açan, fikrimize vuzuh veren yaşamış, üretmiş, çabalamış, yapmış, yaşlanmış, yaşlanamadan yaş ve çağ almış, üzerine düşeni fazlasıyla değil; gelmiş gelecek herkes adına yapmış bu nasipli insanlara çok çok borçluyuz... Hepsine sonsuz şükranlar, selamlar. Terleyenlere, yorulup tükenenlere, her şey ve herkes adına muztarib olanlara selamlar ...
8/10 puan verdi
~HAZRETİ MEVLÂNÂ CELALEDDİN-İ RUMÎ' Yİ ANMA VE ŞEB-İ ARUS ETKİNLİĞİ~
Hamdım, piştim, yandım Bu üç cümleden ibarettir Hayat. İnsan hamdır, nefis ile mücadelesi ile başlar pişmesi, taki Allah'dan gayri herşeye Lâ diyerek başlar sanırım yanması. Bizim haddimiz değildir ki, Derya' yı incelemek naçizane elimizden gelenleri paylaşmak istedim... https://1000kitap.com/_GOKYUZU_ ,https://1000kitap.com/masaldanalinti ,
Mesnevi
MesneviMevlana Celaleddin-i Rumi · Panama Yayıncılık · 20133,493 okunma
Reklam
"Şems-î Tebrîzî" Gerçek ismi ve ismini nasıl değiştirdiği ile ilgili bir iki cümle paylaşarak başlamak isteriz. Asıl adı Mevlana Muhammed olan Şems-î Tebrîzî’, Şems sûresinin anlamından etkilenerek ismini Şems yani Güneş olarak değiştirmiştir. Şems, doğduğu yerde tarîkat pîrleri tarafından “Kâmil-i Tebrîzî”, gezgin bir derviş
Olsandı sen hava, olsamdı ben sema, Alsamdı ben seni dem dem, nefes nefes; Olsandı sen zaman, olsamdı ben mekân Eflaki dolduran bir aşk olurdu, bes. Râbia Hatun
İşler vakitlerine tabidirler, rehinlidirler!. Her şeyin bir vakti saati var! (Eflâki)
Sayfa 10 - kırk kandilKitabı okudu
Olsandı sen hava, olsamdı ben sema, Alsamdı ben seni dem dem, nefes nefes; Olsandı sen zaman, olsamdı ben mekan Eflaki dolduran bir aşk olurdu, bes.
Sayfa 11 - PDF Rabia Hatun'danKitabı okudu
Reklam
"Dünyayı bırak, çünkü dünya senin değildir. Şu anda aldığın nefes de senin emrinde değildir. Servet toplarsan sevinme, canına güvenme; çünkü can da senin değildir."
Ahmed Eflaki
Ahmed Eflaki
Mevlânâ Hazretleri’nin oğlu Sultan Bahâeddin Veled, şu hâtırasını nakleder: “Bir gün bana büyük bir ruh bezginliği ve iç sıkıntısı gelmişti. Beni bezgin ve sıkıntılı gören babam: –Birinden mi incindin de böyle sıkıldın? dedi. Ben de: –Bilmiyorum ki bu ne hâldir? dedim. Babam kalkıp eve gitti, bir müddet sonra baktım ki kurt postunu çevirip başına geçirmiş, çocukları korkuttukları gibi: “Bu! Bu! Bu!” diyerek yanıma geliyor. Babamın bu hoş hareketi sebebiyle beni bir gülme tuttu ki anlatamam. Hemen yere kapanarak ayaklarını öptüm. Babam: -Bahaddin! Eğer bir güzel ve latif sevgili sana sıkı sıkıya bağlansa, dâima seninle şaka, şenlik etse ve birdenbire yüzünün şeklini değiştirip gelse ve sana “Bu! Bu! Bu!” dese ondan hiç korkar mısın? buyurdu. Ben de: –Hayır, korkmam dedim. Bunun üzerine babam: –Seni sevindiren, seni sevinç ve neşe içinde tutan sevgili, seni üzen ve kendisinden sıkıntı duyduğun aynı sevgilidir. Hep O’dur, hep O’ndandır ve hep O’ndan feyizlenirsin. O hâlde niçin boş yere üzgün duruyor, sıkıntının elinde âciz kalıyorsun? buyurdu. Babamın bu hareketi ve sözleri üzerine derhal hâlim değişti, taze gül gibi açılıp ferahladım. Ömrüm boyunca da başka gam yüzü görmedim ve üzülmedim, dünyanın gamı kederi yanıma yaklaşmadı.” (Ahmed Eflâkî, Ariflerin Menkıbeleri, trc. Tahsin Yazıcı, İstanbul 1973, I, 265-266) (Dr. Murat Kaya, Ebedi Yol Haritası İslam, Erkam Yay.)
“Galatı meşhur, lügati fasihten evlâdır.” derler. Yani; meşhur olmuş, yaygınlaşmış yanlış kelime ve kullanımlar, artık unutulmuş ve bilinmeyen doğru kullanımlara tercih ediliyor -------------------------- Tarihimizde doğru sandığımız ama yanlış bildiği- miz konular var ... Örneğin ... "Gel ne olursan ol yine gel..." Bu söz kime
Reklam
790 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Doğru bilinen yanlışlar... !!!
Mevlana hakkında ne biliyoruz? Önce defalarca düzeltilmesine rağmen yanlış bir bilgiyle başlayalım. “Gene gel, gene gel! Her ne olursan ol, gene gel! Kâfir isen de, Mecûsî isen de, putperest isen de gene gel. Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değil; Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da gene gel!” Bu dizeler Mevlana Celaleddin Rumi’ye atfedilir, ama
Mevlana
MevlanaFranklin Lewis · Kabalcı Yayınevi · 201013 okunma
Sen Nesin Böyle...
Mevlana Hazretleri "Şems-i Tebrizi'nin ayağı ruhlahların başları üzerinde idi. Onun ayağının bastığı yere ayağını basma, başını koy." Ve başka bir yerde de: Şiir: "Aşk delidir, biz delinin delisiyiz. Nefis emmaredir, biz emmarenin emmaresiyiz," buyurdu.
Topraktan yaratılmış olan insan cesedi, aşk tesiriyle semalara çıktı, eflakî oldu. Dağ bile o tesir altında çeviklik bulup oynamaya başladı.
"Eflaki Dede'nin yazdığına göre, Mevlâna Hazretleri bir gün oturmuş müzik dinliyordu. O sırada bir dostu içeri girdi. Müzisyene dönerek sertçe uyardı. 'Ezan okunuyor, biraz sussana.' Mevlâna hemen araya girdi. 'Hayır.' diyerek müzisyenin susmasına engel oldu. Bu da bir ezandır. Her ikisi de Allah'a sesleniyor. Biri dışarıdan ibadet etmeyi, öteki onu tanımayı, onun aşkını hissetmeyi istiyor. Müziği küçümseme, onun ritminde bir sır saklıdır, eğer açıklasaydım dünya altüst olurdu.' Evet, böyle söylüyor. Mevlâna'nın sözünü ettiği sır aşktır. Müzik ise onu aşka çağıran ezan.
Sayfa 573Kitabı okudu
Selamünaleyküm Hayırlı Sabahlar Hayırlı Cumalar...
(17) Hikâye: “Bunları aklı başında olanlardan başkası düşünmez bile” âyetinin erbabı olan has müritler şöyle rivayet ettiler ki. Seyyid hazretlerinin ömrü sona erince ve öteki dünyaya hareketi yaklaşınca, hizmetçisine bir desti sıcak su hazırlamasını emretti. Hizmetçi (biraz sonra gelip): “Suyu ısıttım” deyince Seyyid: “O halde git kapıyı muhkemce kapa ve daşarıda, garip Seyyid dünyadan göçtü, diye bir sala ver” dedi. Hizmetçi: “Ben de ne yapacak diye başımı ibadethanenin kapısına koyup gözetledim: Seyyid kalktı abdest aldı, gusletti, elbisesini, giydi, ecel kadehini içerek evin bir köşesinde kıvrıldı ve: “gökler temizdir, feleklerde olanların hepsi temizdirler. Temiz Rıhlar ve temiz ruhlu hepsi hazırlanmışlar. Ey bana bir emanet veren hâzır ve nazır Tanrı! lütfedip gel, bu emaneti benden al, “İnşallah beni sabredicilerinden bulursun ” diye bağırdı ve göçmeğe hazırlanıp, dedi: Şiir: “Ey dost, beni kabul et ve canımı al. Beni mest edip her iki dünyadan al götür. Sensiz hep ne ile gönlüm rahat ediyorsa içime ateş koy, benden onu al” Ve canını Tanrı’ya teslim etti diye anlattı. Bunun üzerine hizmetçi çığlık kopararak elbiselerini yırttı. Seyyid’in ölüm haberi Sâhib Şem-seddin’e ve ilerigelenlere ulaşır ulaşmaz fer-yadedip saçlarını yolarak geldiler. Kayseri (Dâru’l - fath) nin bütün büyük ve küçükleri başlarını açtılar. İman ehli hakkında yaptıkları gibi, hafızlar Kur’an okuyarak, şeyhler zikrederek, bilginler sarıkları perişan bir vaziyette ve okuyucular sela vererek Seyyid’i kendi mübarek mezarlığına gömdüler.
493 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.