Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Çizer Eflatun Nuri bir söyleşisinde şöyle bir şeyden bahsediyordu, aklımda kaldığı kadarıyla: “Bir trenin penceresinden gözüm güzel bir kıza takılmıştı. Tren hareket edince onu daha fazla görebilmek için geriye yürüyor, tren camından onu seyrediyordum, ta ki bir aynaya rast gelip de kendi yüzümü görene kadar. O görüntüyle birlikte genç bir delikanlı değil de altmışlı yaşlarda bir ihtiyar olduğumu fark ettim.” Hiç kimse kendisinin yaşlandığına inanmaz. Sağlığımız yerindeyken yaşlılığın yaklaştığını tecrübe etmeyiz. Aslında yaşlanma sürecinin etkilerini algılarız; içten içe yaşlandığımızın farkındayızdır. Ama ölüm gerçeğinden kaçmak için zamanı yok sayarız.
Zehra, ablasının çarşafa girdiği günü hatırlıyordu. Bin zahmetle eflatun bir ipek çarşaf, bir çift rugan iskarpin tedarik edilmişti. Zavallı kız o hevesle Beykoz'daki bir akrabasına gidecek, birkaç gece misafir kalacaktı. Mürşit efendi hiç yoktan o gün bir aksilik çıkarmış, yağmur bahanesiyle onu iskeleden çevirmişti. Aldığını, bulduğunu sokak kadınlarına yediren bu adam çocuklarına karşı çok "hasisti". Yağmurun yeni elbiseyi bozmasından korkmuştu.
Reklam
Mevlâna, cisimlerin âlemi olduğu gibi, tasavvurların, tahayyüllerin ve vehimlerin de bir âlemi olduğunu söyleyerek Eflatun'un ideler âlemine benzer bir âlemin varlığından da söz eder.
Sayfa 53 - rumi
Çizer Eflatun Nuri bir söyleşisinde şöyle bir şeyden bahsediyordu, aklımda kaldığı kadarıyla: “Bir trenin penceresinden gözüm güzel bir kıza takılmıştı. Tren hareket edince onu daha fazla görebilmek için geriye yürüyor, tren cebinden onu seyrediyordum, ta ki bir aynaya rast gelip de kendi yüzümü görene kadar. O görüntü ile birlikte genç bir delikanlı değil de altmışlı yaşlarda bir ihtiyar olduğumu fark ettim.” Hiç kimse kendisinin yaşlandığına inanmaz.
Sayfa 48
“Ne âlâ! Herkes ilmi mekteplerde mahdut kafalı hocalardan okur, sen doğrudan doğruya ehlinden; Aristo, Eflatun, Kant, Kont gibi birinci sınıf dâhilerden okuyorsun!” diye beni teşvik ederdi. Teşvik ediyor diyorum amma belki de alay ediyordu da ben farkında olmuyordum.
Hürriyet’in Yüksek Önem ve Riski …
Varolmak bir yaratıcı faaliyetse, hürriyet bunun temel şartı ve alt yapısıdır. Hürriyetsiz oluştan yaratıcı aktivite beklemek, varlık sırrına terstir. Eflatun “ İnsan ruhunu harekete getiren en önemli şey, insanı özgür tutan şuur halidir.” derken bu gerçeği çok güzel yakalamıştı. Hürriyet, bir risktir, bunu bilmek lazım. Hatta hürriyet, bir riskten de öte, her şeyi riske atmaktır. Ne var ki, bu risk göze alınmadan da ne hayat sırrına yaklaşmak mümkün olur ne de insanlık kervanını ileri götürmek. Kierkegaard “Ebedi hayat -buna kahramanca yaşamak da diyebilirsiniz- bir ödüldür ki, onu ancak her şeyi, hem de mutlak olarak riske atanlar elde eder.” derken bir oluş gerçeğine açıklık getiriyordu. Bu risk, aşkın ta kendisidir. Şunu da biliyoruz. Hürriyet, insanın hep “ben” deme noktasına gelmesini yani, firavunluk riskini taşıyor. Ve insanlık bu yüzden çok zehirli kahırlara maruz kalmıştır. Ama, unutmamak gerekir ki, bu riski göğüslemekten kaçan bir yürüyüş hep “sen” demenin pençesine düşer; yani zillet riskine mahkum olur. (Sf.143-144)
Sayfa 143 - Yeni Boyut, 10.Baskı, 1999Kitabı okuyor
Reklam
Geçmiş Gelmek Üzeredir...
Bir trenin penceresinden gözüm güzel bir kıza takılmıştı tren hareket edince onu daha fazla görebilmek için geriye yürüyor tren camından onu seyrediyordum ta ki bir aynaya rast gelip de kendi yüzümü görene kadar o görüntü ile birlikte genç bir delikanlı değil de 60'lı yaşlarda bir ihtiyar olduğumu fark ettim hiç kimse kendisini yaşlandığına inanmaz sağlığımız yerindeyken yaşlılığın yaklaştığını tecrübe etmeyiz. Aslında yaşlanma sürecinin etkilerini algılarız; içten içe yaşlandığımızın farkındayızdır ama ölüm gerçeğinden kaçmak için zamanı yok sayarız Eflatun Nuri
Sayfa 47
206 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Posta Kutusundaki Mızıka
Demek, "Dost insanın bir ikinci kendisidir." Demek, "Sevgi hiç ayırt etmez; sevenle sevilen aynı şeydir," -Kim o? -Senim! Böyle bir diyalogda kapının varlığından kim söz edebilir? Merhabalar:) Bugün A. Ali Ural'ın "Posta Kutusundaki Mızıka" adlı kitabıyla geldim. Ben bu kitabı yıllar önce çok severek okumuştum.
Posta Kutusundaki Mızıka
Posta Kutusundaki MızıkaA. Ali Ural · Şule Yayınları · 202019,9bin okunma
Tüm İncelemelerim: Yazarlara Göre
NOT: BAZEN ARKA ARKAYA ÇOK FAZLA İNCELEME PAYLAŞTIĞIM İÇİN SORULUYOR. BUNLAR BANA AİT VE BİR SÖZLÜK SİTESİNDEKİ ÜYELİĞİM SÜRESİNCE PAYLAŞTIĞIM İNCELEMELER. BURAYA ZAMAN BULDUKÇA TAŞIYORUM. ________________________________________________
Agatha Christie
Agatha Christie
- Agatha Christie - 15 İnceleme
On Küçük Zenci
On Küçük Zenci
: #31463494
Roger Ackroyd Cinayeti
Roger Ackroyd Cinayeti
:
153 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
“Zamanı Aşan Şehirler” Üzerine Okuma Notları "Zamanı Aşan Şehirler" Yazar Ersin Nazif Gürdoğan'ın, İz Yayıncılık aracılığıyla, 2022 yılında okurla buluşturduğu eseri. Yaklaşık iki yüz sayfa hacmindeki eser, beş bölümden ve yirmi beş konu başlığından oluşmaktadır. Kitap; "Bakü, Şeki, Taşkent, Semerkant, Buhara"
Zamanı Aşan Şehirler
Zamanı Aşan ŞehirlerErsin Nazif Gürdoğan · İz Yayıncılık · 201310 okunma
Reklam
Eflatun Abinin Tahtakurusu
Çoğumuz hayvanları severiz. Hele kedi-köpek gibi hayvanlara içimiz titrer. Yemeğimizi onlarla paylaşır, oynaşır, şakalaşırız. Kimisi de kuşlara hastadır. Muhabbet kuşu, saka, kanarya gibi kuşlar hayatlarında önemli bir yer tutar. Bizim bir Eflatun Abimiz var. Eflatun Nuri. Yılların karikatürcüsü. Şu sıralar 70'li yaşlarına merdiven dayamış bulunuyor. (Allah ömür versin.) Eflatun Abi garip alışkınlıklarıyla meşhurdur. Mesela çalıştığı gazeteden "Sigara almaya gidiyorum" diye çıkıp, dört yıl sonra, elinde bir paket sigarayla dönerek aynı masaya oturduğu Bab-ı Ali'de yıllardır konuşulur. Eflatun Abi hayvanları sever ama öyle herkes gibi kedi, köpek beslemez. Onun yıllar önce beslediği bir tahtakurusu varmış. Gazetede çalışırken arada bir cebinden kibrit kutusunu çıkarır, içerisinde beslediği tahtakurusunu sever, tekrar cebine koyarmış. Sıkı durun, Eflatun Abi tahtakurusunu nasıl besliyormuş dersiniz? Efendim, öğlen olup da Eflatun Abi karnını doyurduktan sonra, tahtakurusunu da cebinden çıkarıp bileğindeki damara yerleştiriyor ve oradan hayvanı besliyormuş. Tahtakurusu şişince de tekrar itinayla alıp kutusuna koyuyormuş. Sevmek o kadar kolay değilmiş di mi?.. Kedinin, köpeğin önüne yemek artıklarımızı atınca onu sevmiş mi oluyoruz?
Yusuf Kaplan'ın Önerdiği 100 Kitap listesi
BİRİNCİ AŞAMA OKUMA LİSTESİ 1-İslam'ın Dirilişi-Sezai Karakoç. 2-İnsanlığın Dirilişi-Sezai Karakoç (Birinci Aşama bitince yeniden okunacak). 3-Diriliş Neslinin Amentüsü-Sezai Karakoç.
Toplumsal sorunların bilinçli olarak ele alınışı yine bu dönemdedir. «Marko Paşa» dergisiyle beliren Mustafa (Mim) Uykusuz, toplum katlarının sorunlarını karikatürümüze ilk yansıtandır. Mim Uykusuz'un Marko Paşa dergisinde çizdikleri salt o yıllarda değil, günümüzde de tazeliğini ve gücünü sürdürmektedir. Uykusuz'dan sonra aynı doğrultuda gidenler; Ferruh Doğan, Semih Balcıoğlu, Ali Ulvi, Yalçın Çetin, Turhan Selçuk, Tonguç Yaşar, Zeki Bevner, Eflâtun Nuri, Meray Ülgen, gazete, dergi, sergi ve albümlere çizdikleri karikatürleriyle aynı görüşü sürdürmüşlerdir.
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.