"Zihin, hafızadan tahliye edemez olduğu yerde, hafızanın işgalini bertaraf etmek üzere, onun sömürgesine karşı bir saltanat geliştirir: firar eder! Bu eylem, zihnin, tekdüze yerden kesilmesidir, hayatın anlamsızlığına evrensel bir boyut getirmesidir, aslolan boşluğun içine girmesidir: hiçliğe düşüş! Hiçliğe ön kazandıran bu boşluk, zirvesi, tutkusu, yüceliği, evresi olmayan bir kayma, vakitten düşmedir; kaygının ya da araştırmanın ödüllendirilmeyişi, yatıştırma hastalığının olmayışı, yaşamı uyaran önyargıların reddedilişi, benliğini anlamlandıran, onu var eden, gerekli kılan yargıların yerden yere vuruluşudur. Hiçlik yayından fırlayan, onun sınırsızlığında dinelen, varoşsal hudutunda biçimlenebilirlikten ipini koparan boşluk, kendi boşluğuna yönelir, orada egemen olur. Bu egemenlik, bilinç denkleminin dışında, ezber verilerin iptalinde, arınma gerektirmeyen, hiçliği kirletmeden, ayrılık ayarlarını yerle bir eden, onu çürüten bir boşluktur."
G̳ür̳s̳e̳l̳ ̳Öz̳k̳ır̳
A̺s̺l̺i̺n̺s̺a̺n̺