İnsanların acılarına ve sevinçlerine ruhsal gücümü besleyen bir besin gibi yalnızca kendi açımdan bakıyorum. Tutkularımın etkisiyle çılgınca şeyler yapamıyorum artık. Toplumda saygın bir yer edinme tutkumu yaşam koşulları yok etti, ama sonra bu duygum başka bir biçimde çıktı ortaya. Çünkü toplumda saygın yer edinme tutkusu iktidar tutkusundan başka bir şey değildir. En çok da çevremdeki insanların üzerinde egemenlik kurmaktan haz duyuyorum; beni sevmelerinden, bana sadık olmalarından, benden korkmalarını sağlamaktan. En büyük iktidar bunlar değil midir? Buna geçerli hiçbir hakkınız yokken birinin acısının veya sevincinin nedeni olmak.. Gururumuzun en tatlı besini bu değil midir? Peki mutluluk nedir? Doymuş bir gururdur mutluluk.
2. Baskı, 2016 basım, İstanbul, İletişim YayınlarıKitabı okudu
Hüzün tutkunluğu toplumumuzda en yaygın olan duygusal tutkunluktur. Birisi, "nasılsınız?" sorusuna, "eh nasıl olalım, iyi diyelim de iyi olalım," türünde cevap verirse, bu kişide bir karamsarlık tut kusu vardır. Şarkıların, türkülerin, şiirlerin, hikâye, masal ve efsanelerin hüzün dolu olduğu bir toplumda, bu tutkunluğun
Bugün hiç kimsenin cesareti yok, özet haklara sahip olmak için, egemenlik hakları için, kendisi ve kendi eşitleri karşısında derin saygı duyguları için bir mesafe tutkusu için ortaya çıkmaya
Russel bu eserinde dışsal etkenlerden bağımsız kendisinin de deyimiyle hatalı ahlak-dünya görüşlerinden ve yanlış yaşam alışkanlıklarından kaynaklanan yaygın mutsuzluk nedenlerini irdelemiş ve okura çözüm önerileri sunmuştur. Başlıklar kapsamında değindiği sebepleri ve çözüm önerilerini kendi adıma daha kalıcı kılmak istedim ve mümkün olduğunca
Sahip olma tutkusu insanın zamanla olan ilişkisini de giderek değiştirdi. Gelecek şimdinin üzerinde acımasızca egemenlik kurmaya başladığından bu yana, insanlar kendilerinin olmayan zamanlar yaşamaya başladılar. Şimdiyi geçmişin birimkimlerinin zenginlikleriyle birlikte yaşıyoruz, ama hayatlarını çocukluk yıllarının sarsıcı yaşantılarının etkisinde sürdüren insanlar şimdinin hafifliğini özgürce yaşayamıyor.
İnsanlardaki şiddet eğilimi, kaba egemenlik tutkusu, bütün bunların korkunç ve ahmakça ve ilkelce açığa vuruluşu, uygarlığın yenemediği, bastıramadığı yabansılık ürkütüyor beni. Sanki hayata, dünyaya güvenim kalmadı.