If you want love, you gon' have to go through the pain
If you want love, you gon' have to learn how to change
If you want trust, you gon' have to give some away…
-Eğer aşkı istiyorsan, acıdan geçmek zorunda kalacaksın.
Eğer aşkı istiyorsan, nasıl değişeceğini öğrenmen gerekecek
Güven istiyorsan, birazını vermen gerekecek.
If you bleed, I bleed the same way.
If you're scared, I'm on my way.
I don't need to know if you've run away.
If you've fled away, go back home!
Just go home...
-Eğer kanarsan, bende aynı şekide kanarım.
Eğer korktuysan, yoldayım.
Uzaklara kaçtın mı, bilmeme gerek yok.
Eğer uzaklara kaçtıysan, eve geri dön!
Sadece eve dön...-
To wait an Hour - is long -
If Love be just beyond -
To wait Eternity - is short -
If Love reward the end -
Bir saat beklemek - uzundur -
Eğer Sevgi hemen ardındaysa -
Sonsuzluğu beklemek - kısadır -
Eğer ödül Sevgiyse en sonunda -
Düneyin bi canlı yayında konusu geçen ve merak edip izlediğim 1,5 saatlik bir belgesel. Ve kesinlikle öneriyorum. Hatta şiddetle tavsiye ediyorum. Sosyal medya hesaplarımı kapatmakla ne kadar da doğru bi iş yapmışım aslında şu an farkediyorum.
#If you’re not paying for the product, then you’re the product.”
-eğer bir ürüne para vermiyorsanız, ürün sizsiniz demektir.
# " 'Beğen' düğmesini yaparken amacımız 'Pozitifliği ve sevgiyi yayabilir miyiz?' fikriydi. Günümüze gelindiğinde gençlerin yeterince beğenilmeyince depresyona gireceğini ve siyasi kutuplaşmaya yol açabileceğini hiç düşünemedik."
#"Doğru olanı yapmanın yerini havalı olanı yapmak aldı."
If you fall a sleep, you will dream. If you work now you will live your dream.
(Eğer şimdi uyuyakalırsan rüya göreceksin. Eğer şimdi çalışırsan rüyanı yaşayacaksın)
Hayallere giden yolda yılmak yok yola devam 👍 😊
Who gon’ pray for me?
Benim için kim dua edecek?
Take my pain for me?
Acımı kim alacak?
Save my soul for me?
Ruhumu kim kurtaracak?
‘Cause I’m alone, you see
Çünkü gördüğün gibi yalnızım
If I’m gon’ die for you
Eğer senin için öleceksem
If I’m gon’ kill for you
Eğer senin için öldüreceksem
Then I’ll spill this blood for you,
hey Bu kanı senin için akıtacağım...
“
I know not how to tell thee who I am.
My name, dear saint, is hateful to myself,
Because it is an enemy to thee;
Had I it written, I would tear the word.
Juliet
My ears have yet not drunk a hundred words
If no one heard it, did it happen?
If a person cannot leave a mark, do they exist?
İnternette herkes tarafından övülen ama asla elimin gitmediği bir kitaptı The Invisible Life of Addie LaRue. Hiç aklımda yokken ani bir kararla okumaya başladım ve şimdi de iyi ki okumuşum diyorum. Öncelikle çok yavaş akan bir kitap olduğunu belirtmekte fayda var. Bir bölümde ana karakterimizin günümüz maceralarını diğer, bölümde geçmiş yaşamının anlatması ve kitabın yarısından sonra ikinci karakterimizin hayatının detaylarını okumamız bazı okuyuculara kitabın yavaş aktığı hissini verebilir. Tabi bu benim kitabı 2 günde bitirmeme engel değildi. Ben Addie’in geçmişini ve onu günümüze getiren kararlarını severek ve inanılmaz bir merak içerisinde okudum. Bu kitap yazardan okuduğum ikinci kitaptı ve Addie’nin maceralarının ardından Schwab’ın kaleminin gerçekten sihirli olduğuna emin oldum. Sizi hikayenin içerisine hapseden, merak başta olmak üzere diğer pek çok duyguyu çok başarılı bir şekilde size hissetiren bir yazar kendisi. Slow burn diye de tabir edebileceğimiz hikayeleri okumakta bir sıkıntı yaşamıyorsanız eğer The Invisible Life of Addie LaRue kesinlikle şans vermeniz gereken bir kitap.
Çok bilinen If şiirinin Bülent Ecevit çevirisini tercih ettik listede. İyi okumalar.
çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse
sen aklı başında kalabilirsen eğer
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır
hem kendine güvenebilirsen eğer
bekleyebilirsen usanmadan
yalanla karşılık vermezsen yalana
kendini evliya sanmadan
kin