İmam Şafii (Rahimehullah); Gülünce bana: "mütevazi olamazmısın?" dediler. Ağlayınca bana: "neden gülmüyorsun?" dediler. Tebessüm ettim: "gösteriş yapıyor" dediler. Kaşlarımı dalgalandırdım: "şimdi asıl yüzünü gösterdin" dediler. Susunca bana: "kendini ifade edemiyor" dediler. Biraz konuşunca: "çok konuşuyorsun" dediler. Hoşgörülü olunca bana "korkaksın" dediler. Eğer cesur olsaydım bana "intikam" aldı diyeceklerdi. Biraz cesaretle geldim bana "duygusuz/pervasız" dediler. Eğer dengeli olsaymışım böyle davranmazmışım... "Hayır" dediğim zaman beni yabancı olarak gördüler. Onlarla ayni fikirde olduğum zaman" taassupçu"dediler. Ve farkettim ki insanları ne kadar memnun etmeye çalışsam, sürekli eleştirildim. Bu nedenle insanlarla alakalı endişelenme. Sen Allah'ı memnun et.
Rey'i Nass'ın önüne geçirmekle suçlanan İmam'ın cevabı
Muhammed Bakır: Dedemin metodunu ve hadislerini kıyasla değiştiren sen misin? Ebû Hanife: - Sen, kendine yaraşır bir biçimde yerine otur. Ben de kendime yaraşır bir şekilde yanına oturayım. Çünkü benim sana olan saygım, dedenin sağlığında sahabilerin ona olan saygısı gibidir. (Bunun üzerine oturdular. Ebû Hanife söze şöyle girdi:) Sana üç sorum var bunları cevapla: 1. Soru: Ebu Hanife: - Kadın mı daha zayıf, yoksa erkek mi daha zayıftır? Muhammed Bakır: - Elbetteki kadın zayıftır. Ebu Hanife: - Kadının mirastaki hissesi, erkeğinkine göre ne kadardir? Muhammed Bakir: - Erkeğin payı iki, kadının payı birdir. Ebu Hanife: - Dedenizin dediği de budur. Eğer ben onun dinini değiştirmiş olsaydım, kıyasa göre erkeğe bir, kadına iki pay verirdim. Çünkü kadın erkeğe göre daha zayıftır. 2. Soru: Ebu Hanife: - Namaz mı, oruç mu daha efdaldir? Muhammed Bakır: - Namaz daha efdaldir. Ebu Hanife: - Dedenizin dediği de budur. Eğer dedenizin sözünü değiştirseydim, ay halinden temizlenen kadına kıyas gereği namazları kaza etmesini, tutmadığı oruçları ise kaza etmemesini söylerdim. 3. Soru: Ebû Hanife: - Idrar mı, yoksa meni mi daha necistir? Muhammed Bakır: - Idrar daha necistir. Ebu Hanife: Işte, eğer dedenizin dinini kıyasla değiştiriyor olsaydım; idrarda sonra gusledilmesini, meniden sonra ise abdest alınmasını isterdim. Fakat, dedenizin dinini kıyasla değişmekten Allah'a sığınırım. Bunun üzerine Muhammed Bakır yerinden kalkarak Ebû Hanife'yi kucaklar yüzünü öperek ona ikramda bulunur.
Sayfa 652Kitabı okudu
Reklam
"Eğer gıybet yapacak olsaydım, annemin gıybetini yapardım. Çünkü benim iyiliklerimi almaya herkesten çok o layık ve hak sahibidir."
Sayfa 123 - Semerkand/ Abdullah b. el-MübarekKitabı okudu
İbn-i Mübarek şöyle der: Eğer birisini gıybet etmiş olsaydım elbette annemin gıybetini yapardım. Çünkü o, sevaplarımı almaya daha layıktır.
Hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: "Kainattaki bütün canlılar öldükten sonra Allah Taâlâ ölüm meleğine kendi ruhunu da almasını emrettiği zaman, Azrail: - İzzet ve Celâline yemin ederim ki, eğer ben şimdiki hissetmekte olduğum ölüm acısının şiddetini bilmiş olsaydım hiç bir mü'minin ruhunu alamazdım, diyecektir."
Sayfa 32 - Bedir Yayınları
"Aslında bütün bu telaş, bir fâninin ölümü unutma hikayesidir."
Peygamber ki, arkasında ne bir dinar ve ne de bir dirhem altın bırakmış değildir. O kendine ne bir sevgili ve ne de bir dost edinmiş değildir. Nitekim Rasûlullah (sav) şöyle buyurmaktadırlar:"Eğer ben kendime birini dost edinmiş olsaydım, mutlaka Ebû Bekir'i dost edinirdim. Fakat sizin arkadaşınız olan ben , Rahmân olan Allah'ın dostuyum"
Reklam
158 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 12 days
Cevaplar.
Parça ve bütün. Zihin ve benlik. Duygular ve düşünceler. Siyah ve beyaz. Işık ve ses. Dünya ve Güneş. Sevgi ve acı. Sen ve ben. İçlerinde anlamlarını bilmediğiniz herhangi bir kelime var mı? Yoktur herhalde. İkili kavramların tanımladıklarının yakın ve uzak ilişkilerini de biliyorsunuz dimi? Peki hepsini karman çorman hâle getirdiğimizde de
Taoculuk Zen ve Batı Kültürü
Taoculuk Zen ve Batı KültürüAlan Watts · Yol Yayınları · 199654 okunma
“Yezidler olduğu müddetçe Hüseyinler de var olacaktır”
İMAM HÜSEYİN VE KERBELA OLAYI Prof. Dr. Ali Yaman İmam Hüseyin Peygamberin torunu ve İmam Ali ile Hz. Fatıma’nın ikinci çocuğu idi. O zamana kadar Araplar arasında pek rastlanmayan bu adı ona Hz. Muhammed vermiş idi. Bazı kaynaklarda Hüseyin doğduğu zaman Hz. Muhammed’in kulağına “ O cennet çocuklarının efendisi (Seyyid)dir.” diye seslendiği
Neden alim yetiştiremiyoruz? Prof.Dr. Mehmet Akif Koç’un konuşmasından geniş bir özet sunuyoruz: Hicri ilk üç asırda ne zaman ne gerekmişse ulema onu görmüş ihtiyacı karşılama teşebbüsüne girişmişler. Mesela Hicri dördüncü asırda İbn-i Nedim’in fihristiyle karşılaşıyoruz, daha önce yok. Dört asır boyunca bütün alanlarda ilim kaleme alınmış,
131 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.