Enfes bir paragraf!
Çünkü şimdi varoluşun derinliklerine dalması gerekiyordur, dudaklarında bir dizi alışılmadık soruyla: neden yaşıyorum? Yaşamdan nasıl bir ders almam gerekiyor? Nasıl böyle, şu olduğum halimle oldum ve böyle oluşumdan niçin acı çekiyorum? Kendine eziyet eder: Ve hiç kimsen kendine böyle eziyet etmediğini, çevresindeki insanların ellerini daha çok siyasal tiyatroda sergilenen fantastik hayali olaylara tutkuyla uzattıklarını, ya da yüzlerce maske takarak delikanlılar, adamlar, ihtiyarlar, babalar, vatandaşlar, din adamları, memurlar, tüccarlar olarak caka sattıklarını, asla kendilerini değil, durmaksızın ortak komedilerini düşündüklerini görür. "Niçin yaşıyorsun?" sorusuna, hepsi de "iyi bir vatandaş, ya da bilgin, ya da devlet adamı olmak için" yanıtını vereceklerdir hiç duraksamadan ve de gururla; oysaki onların asla başka bir şey olma ihtimallerı yoktur ve neden özellikle bu şeydirler? Ah, neden daha iyi değildirler?
Sayfa 38
Tek kelimeyle muazzam.
Büyük insan niye hararetle tam tersini, yaşamı hissetmeyi, yani yaşamda acı çekmeyi istemektedir? Çünkü kendisi hakkında yanıltılmaya çalışıldığını ve onu kendi mağarasından çekip almak doğrultusunda bir tür anlaşmanın var olduğunu fark etmiştir. Bu yüzden ayak direr, kulaklarını diker ve kararını verir “ben kendime ait kalacağım!” Korkunç bir karardır bu; ancak zamanla anlar böyle olduğunu. Çünkü şimdi varoluşun derinliklerine dalması gerekiyordur, dudaklarında bir dizi alışılmadık soruyla: Neden yaşıyorum? Yaşamdan nasıl bir ders almam gerekiyor? Nasıl böyle, şu olduğum halimle oldum ve böyle oluşumdan niçin acı çekiyorum? Kendine eziyet eder: Ve hiç kimsenin kendine böyle eziyet etmediğini, çevresindeki insanların ellerini daha çok siyasal tiyatroda sergilenen fantastik hayali olaylara tutkuyla uzattıklarını, ya da yüzlerce maske takarak delikanlılar, adamlar, ihtiyarlar, babalar, vatandaşlar, din adamları, memurlar, tüccarlar olarak caka sattıklarını, asla kendilerini değil, durmaksızın ortak komedilerini düşündüklerini görür. “Niçin yaşıyorsun?” sorusuna, hepsi de “iyi bir vatandaş, ya da bilgin, ya da devlet adamı olmak için” yanıtını vereceklerdir hiç duraksamadan ve de gururla; oysaki onların asla başka bir şey olma ihtimalleri yoktur...
Sayfa 38 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Zamanın oyuncağı olmaya son vermek"
(...) insanların tüm düzenlemeleri, düşüncelerin iyice dağıtılıp, yaşamın hissedilmemesine yönelik değil midir? Büyük insan niye hararetle tam tersini, yaşamı hissetmeyi, yani yaşamda acı çekmeyi istemektedir? Çünkü kendisi hakkında yanıltılmaya çalışıldığını ve onu kendi mağarasından çekip almak doğrultusunda bir tür anlaşmanın var olduğunu fark
208 syf.
10/10 puan verdi
Grigory Petrov'un Finlandiya'nın gelişimini anlattığı 118 sayfadan oluşan kitabı. Timaş Yayınlarına ait olan kitabı okudum. Kitap önsözle birlikte toplam 15 bölümden oluşuyor. Kitapla ilgili çok fazla alıntı yaptığımın farkındayım. Ancak kitabın hemen hemen hepsi alıntılık. :) ••• Sonradan hatırlamak üzere inceleme yazdığımdan bundan sonraki kısım
Beyaz Zambaklar Ülkesi
Beyaz Zambaklar ÜlkesiGrigory Petrov · Ayrıntı Yayınları · 201797,9bin okunma
Müthiş bir pasaj daha
İnsanların tüm düzenlemeleri, düşüncelerin iyice dağıtılıp, yaşamın hissedilmemesine yönelik değil midir? Büyük insan niye hararetle tam tersini, yaşamı hissetmeyi, yani yaşamda acı çekmeyi istemektedir? Çünkü kendisi hakkında yanıltılmaya çalışıldığını ve onu kendi mağarasından çekip almak doğrultusunda bir tür anlaşmanın var olduğunu fark etmiştir. Bu yüzden ayak direr, kulaklarını diker ve kararını verir “ben kendime ait kalacağım!” Korkunç bir karardır bu; ancak zamanla anlar böyle olduğunu. Çünkü şimdi varoluşun derinliklerine dalması gerekiyordur, dudaklarında bir dizi alışılmadık soruyla: Neden yaşıyorum? Yaşamdan nasıl bir ders almam gerekiyor? Nasıl böyle, şu olduğum halimle oldum ve böyle oluşumdan niçin acı çekiyorum? Kendine eziyet eder: Ve hiç kimsenin kendine böyle eziyet etmediğini, çevresindeki insanların ellerini daha çok siyasal tiyatroda sergilenen fantastik hayali olaylara tutkuyla uzattıklarını, ya da yüzlerce maske takarak delikanlılar, adamlar, ihtiyarlar, babalar, vatandaşlar, din adamları, memurlar, tüccarlar olarak caka sattıklarını, asla kendilerini değil, durmaksızın ortak komedilerini düşündüklerini görür. “Niçin yaşıyorsun?” sorusuna, hepsi de “iyi bir vatandaş, ya da bilgin, ya da devlet adamı olmak için” yanıtını vereceklerdir hiç duraksamadan ve de gururla; oysaki onların asla başka bir şey olma ihtimalleri yoktur.
Sayfa 38 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Eğitici Memurlar
Memur olarak gittiğiniz yerde daha ilk günden itibaren yeni yöntemleri uygulayınız. Eskisini bırakıniz. Bu çürük yönetim şeklinin kamu kurumlarında hiçbir izi kalmasın. Halk da anlasın ki, memurlar halkın hizmetkârıdır. İş için size başvuranlara, size eziyet eden sineklere bakar gibi bakmayınız. Elinizden geldiği kadar herkesin işini kolaylaştırınız. Herkese karşı güleryüzlü davranınız. Sonunda halk şunu bilsin ki: Eğer bir kimsenin dediği olmuyor ve istediği yapılmıyorsa; bu, sizin o işi yapmak istemediğinizden değil, o işin kanun ve yönetmeliklere uymadığındandır.
Sayfa 33 - Timaş Yayınları, 2005 Mart Baskısı, Çeviri: Ali Çankırılı
Reklam
Eğitici Memurlar
“Adaletsizliğin büyük öğretmenleri kimlerdir, biliyor musunuz? (…) Bizzat memurlar!”
Sayfa 36 - Bilgi Yayınevi - 4. Baskı/Ekim 2019Kitabı okudu
İnsanların tüm düzenlemeleri, düşüncelerin iyice dağıtılıp, yaşamın hissedilmemesine yönelik değil midir? Büyük insan niye hararetle tam tersini, yaşamı hissetmeyi, yani yaşamda acı çekmeyi istemektedir? Çünkü kendisi hakkında yanıltılmaya çalışıldığını ve onu kendi mağarasından çekip almak doğrultusunda bir tür anlaşmanın var olduğunu fark