Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnkılap tarihi, beden eğitimi ve hele Türkçe'nin ders olarak üniversitelerde verilmeye devam edilmesi kabul edilemez bir şey. Onca yıl Türk millî eğitim sisteminden geçen öğrenciye, üniversiteye geldikten sonra da Türkçe dersi vermeye kalkmak, ilk ve orta öğretimin kendi kendisini inkârı, tümüyle başarısız, etkisiz ya da gereksiz olduğunun ikrarıdır. Üniversiteye gelene kadar geçen onca yıllık eğitim süreci içinde çocuğa Türkçe'yi öğretemediğini kabul etmek mânâsına gelir. Sadece dersler Türkçe değil, Türkçe'nin hem kendisi hem de grameri ve Türk Edebiyatı bizatihi birer derstir. Başa dönersek, üniversite öğretim dilinin öğretileceği ve öğrencilerin her bakımdan eğitilmeye hâlâ muhtaç bireyler olarak görüldüğü bir yer ise, gerçekte üniversite değildir.
Müspet ve Klasik Eğitim
Medeni dünyada okul eğitimi son derece zihinsel, bilimsel olup pek az insancıl ve hümanisttir. Alışılagelmiş terimleri kullanırsak bu eğitimin ifrat derecesinde "müspet", tefrit derecesinde "klasik" olduğunu söyleyebiliriz. Bugün, kreşten üniversiteye kadar eğitimin her safhasını geçmiş fakat hiçbir noktada iyi ve dürüst bir insan olması gerektiğini işitmemiş genç bir insanı tasavvur etmek pekâlâ mümkündür. Bu insan, ilk önce yazmayı ve hesap yapmayı öğrenmiş; daha sonrasında fiziğe, kimyaya, etnolojiye, coğrafyaya, siyasi teorilere, sosyolojiye ve tüm bilimsel disipline vakıf olmuştur. O, pek çok gerçeği ezberlemiş; en iyi ihtimalle düşünmeyi öğrenmiş fakat ince ve asil bir ruh olamamıştır zira bizler; tarihi, sanatı, edebiyatı, ahlâkı pek az dinler olduk.
Reklam
240 syf.
10/10 puan verdi
Atatürk sürekli devrimcilik isteyen bir önderdi." Büyüme ve değişmeyi hazmetme kapasitesi bakımından geleneksel toplumların çok daha sınırlı ve dışlayıcı bir karakter gösterdiği gözlemlenmektedir."Atatürkçülük, yüz elli yıllık bir tarihi gelişimin son ve radikal ifadesi olarak yorumlanabilir. " " İdealizm ve devlet adamlığını
Atatürk ve Demokratik Türkiye
Atatürk ve Demokratik TürkiyeHalil İnalcık · Kronik Kitap Yayınları · 2020933 okunma
Turgut Özal'ın Ailesi ve Kökleri
Her şeyden önce Atatürk Türkiye'sinin memuru bir ana-babanın çocuğu olarak, oldukça kültürlü ancak muhafazakar değerlere bağlı, bir ortamda yetişmiştir. "Cinlioğlu" ailesinden gelirler. Baba medrese eğitimi almıştır. Küçük kardeş Korkut Özal bunu hassaten belirtir ve "babam Malatya'da kalan son Osmanlı medresesinin en son icazetli memuru. Yani dini bir eğitim almış. Arapça'ya, Farsça'ya vakıftı. Osmanlıca'yı da çok iyi bilirdi" der. Ancak ailenin özellikle anne tarafının geleneksel değerlere daha fazla önem verdiği, ama genel anlamda da bir bütün olarak, çocuklarının isimlerine de yansıyacak (Turgut, Korkut, Yusuf) kadar, belli bir Türk/İslam tarih bilincine de sahip oldukları anlaşılmaktadır. Ailelerinin kökenlerini Battal Gazi'ye kadar da dayandırırlar.
Sayfa 84
176 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Modern
1944 yılında Fas’ın Cedide şehrinde doğdu. Çocukluğu II. Dünya Savaşı sonrasında, İslam coğrafyasında ve tüm dünyada meydana gelen sömürge karşıtı hareketlerin doğduğu yıllarda geçti. Taha Abdurrahman’ın babası, İslami ilimler eğitimi veren bir hocaydı. Bu dönemde Fransız sömürgesi olan Fas’ta Fransız idaresi geleneksel eğitim üzerindeki baskıyı
Bilgi Ahlaktan Ayrıldığında
Bilgi Ahlaktan AyrıldığındaTaha Abdurrahman · Pınar Yayınları · 202079 okunma
Bence de...
En değerli varlıklarımız olan çocuklarımıza resmi kurumlarda verilen dini eğitim maalesef çok kifayetsiz ve ruhsuzdur.
Sayfa 10
Reklam
Bir sömürge eğitimi felsefeleri var. Sömürdükleri ülkelerde o insanlar belli seviyelerde kalsın istiyorlar. Hatta Avrupa'da çifte eğitim standardı var, Fransa'da kullanılan Fransızca bir söz söylemişlerdi: "Ortadoğu için kâfidir." mânasına gelen bir söz. "Eğer doktora yapan kişi Ortașarklı ise tamam, bu kadar doktora yaptıralım, çok iyi yetişmeden doktor olsun gitsin!" diyorlar. Ama bir Fransız'a o kadar az bilgiyle, az başarı ile o unvanı vermezler. Çünkü kendi elemanlarının iyi yetişmesini isterler. Onlar için atasözü olmuş: "Ortașark için yeterli!"
Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim ve öğretimde birlik sağlanacak denilerek teknik ve mesleki eğitimin yanı sıra, İslâmî ilimlerden olan Kur'an ilimleri, fıkıh, fıkıh usulü, hadis, siyer, Arapça ve buna benzer eğitimlerin verildiği her birisi üniversite mesabesinde olan medrese eğitimi yasaklanarak toplumun tekrar İslâm esası üzere ayağa kalkmasını engelleme gayesiyle hareket edilmiştir.
Sayfa 12 - Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
Kitaplarda kaynak belirtme geleneği üzerine
Avrupa Hristiyan ilahiyat geleneğinde, yazarlar, yazdıklarının herhangi bir sapkınlık öğesi içermemesine büyük özen gösterir­ler, ancak buna rağmen, olur da kaynaklarında gözlerinden kaçan sapkınlık öğeleri varsa sorumluluğu kendi üstlerinde kalmasın (ve soluğu yanan bir odun yığınının üzerinde almasınlar) diye alıntılarını nerelerden yaptıklarını
➤Bir çocuğa sadece matematik öğretmek yetmez. Sadece matematik bilen çocuklar beş dörtten büyüktür gerçeğini öğrenir. Ancak bir çocuğa beşin dörtten büyük olduğunu öğretirken helal olan dördün haram olan beşten çok daha büyük olduğunu öğretemezseniz, eğitimi eksik kalır. ➤Bilgiyi sadece hafızaya yüklemek yeterli olsaydı bir flash disk ile tüm
Okuyorum Yayınları
Reklam
Karanlığa küfredeceğine bir mum yak
Eğitim “meselesi" sizin de kafanızı benimki gibi meşgul ediyorsa, eğitim ile alakalı her şeye istemeden de olsa dikkat kesiliyorsunuz.  Geçen akşam Yeni Şafak Gazetesi yazarı Yusuf Kaplan ile bir program vesilesiyle bir araya geldik. MTO olarak kısaltılan, Medeniyet Tasavvuru Okulu’ndan bahsetti kendisi. Çok yorucu bir gün geçirmişti ama
7 Aralık 1905’te Üsküdar’da doğan Halil Can, tasavvuf ehli arasında gelenek olduğu üzere, 4 yaş, 4 ay ve 4 günlük iken aile büyüklerinden eğitim almaya başlamış, akabinde, Vakıf Rüstem Paşa Mektebine kaydolmuştu. Selim-i Sâlis Numune mektebi ve Üsküdar Sultanisinden sonra 1923’te Eczacılık Mektebine giren Can, Temmuz 1925’te okulunu iyi dereceyle
533 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.