Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yaşlı gözler, yanık yürekler, cılız bedenler, aç mideler, cahil dimağlar azaltılabildiği oranda insanlık yücelirdi. Hapishaneleri dolu, okulları boş, fakiri işsiz olan ülkeler harap olmaya mahkûmdu. Sefalet azalmadıkça tüm eğitim girişimleri, tüm çabalar boşa giderdi.
Sayfa 18 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Kentsoylular için demokrasi, düşünce özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, bilimsel eğitim, laiklik,kadin-erkek eşitliği gibi konular en az iş bulup bulamadıkları, eve ekmek götürüp götürmedikleri kadar önemlidir. Bu tür kavramlardan uzaklaşılması onları iş bulup bulamamak kadar rahatsız eder.
Reklam
Taşralilarin, demokrasi, düşünce özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, bilimsel eğitim, laiklik,hukukun üstünlüğü gibi konularda pek fazla ilgisi yoktur.Daha çok iş bulup bulmadığı, evine ekmek götürüp götürmediği gibi temel sorunlarla ilgilidirler. Hatta bu tür kavramları zaman zaman evine ekmek götürmesine engel olabilecek konular olarak görecek biçimde yetişmiştir.
Sayfa 176 - Türkiye'deki Değişimin Sosyo-Ekonomik AnaliziKitabı okuyor
208 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Türkiye'de Cinsellik Korkusu
Bu ülkede cinsellik hep korkulan bir şey oldu. Her zaman kaçınılan. Bu kitabın incelemelerini okuduğumda da cinsellikten korkan, onu ayıplayan ve bir o kadar da düşürmeye çalışan bir kitle gördüm. Kitabın içeriğinden çok içerisindeki karamalar bazı arkadaşlara dert olmuş. Ama bu insanların profillerine baktığınız zaman hep bir "özgürlük
Süt ve Bal
Süt ve BalRupi Kaur · Pegasus Yayınları · 20176,9bin okunma
Basınımız ve Eğitim sistemimiz şovenizm, militarizm, dogmatizm, konformizm ve cehalet üstüne kurulu. Hükümetin keyfi yönetimi sınır tanımıyor, tarihte eşi benzeri görülmemiş ölçüde sınırsız; basın özgürlüğü, düşünce, ifade, seyahat özgürlüğü, sanki İnsan Hakları Beyannamesi yokmuşcasına kısıtlı.Devasa bir polis örgütü kurduk, ihbarcılığı ulusal bir kurum haline getirdik, fiziksel ve ruhsal işkenceyi ince, rafine bir bilim haline getirdik.
.... Gelin Birazda Düşünelim: KÖLELİK Kölelik en genel tanımıyla, bir başka insanın “metası” olmaktır. Yani kişisel bir özgürlük ya da söz hakkı sadece sahibi tarafından belirlenmesi ve insandan ziyade “makine” olma durumudur. Dünyada uzun yıllar boyunca çeşitli şekillerde uygulanmıştır. İlk olarak yaklaşık 11.000 yıl önce ortaya çıkmıştır.
Reklam
Neden boşanmaya çalışan kadınlar ve genç insanlar şiddetin hedefinde?
İşte tam burada birbirine bağlanıyor meseleler: Boşanma hakkını kullanmak kadınların karar alma özgürlüğünün sembolü, genç insanlar bu özgürlüğü kazanmanın; gele-ceğin sembolü olarak görülüyor. Özellikle de üniversiteli kadınlar, eğitim alan kadınlar. Bu dinamiği şiddetle bastırırsa kendi imtiyazını koruyacağını sanan bir erkeklik var. Kadınların
Sayfa 112Kitabı okudu
Hitler Almanya'sında kışla yasasıyla davranış biçiminin, geleneksel ve "burjuva" yaşam tarzının yerine geçirilmesinin hedeflendiği izlenimi uyanıyor: Anlamsız Drill şiddeti, 1934 yılından başlayarak eğitim alanını işgal etmeye başlamış ve Alman halkının kendisine karşı uygulanır olmuştu. Belli bir haber ve eleştiri özgürlüğü olan o dönemin gazetelerinde, askerlik-öncesi alıştırmalar çerçevesinde ergenlik çağındaki erkeklerle kızlara çok yorucu yürüyüşler yaptırıldığı belirtiliyor: Sırtlarında çantalarıyla, gecikenlere hiçbir biçimde acıma gösterilmeksizin, günde 50 kilometreye varan yürüyüşler. Bu yürüyüşlere karşı çıkma cesaretini gösteren anne babalar ve doktorlara siyasal yaptırım tehdidinde bulunuluyordu.
Sayfa 99
Alper'se annesine kesinlikle katılmıyordu ve susmadı: "Bizim okuldakiler gibisin aynı," dedi. "Amerikan sistemiyle en iyi eğitimi al, Amerikalıların kurduğu okulda oku, hocalarının oradan mezun olmasıyla övün, kendin de oraya gitmeyi hayal et ama Sıtarbaks'ı taşla." "Babasına hayır olsun diye mi yapıyor
Sayfa 38 - Giriş, Çözdüm nihayet o büyük sırrıKitabı okudu
Jean Jacques Rousseau;
İnsanın özgürlüğü; istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır.
Reklam
..... Ütopya Gerçek Olabilir mi? Ütopya Eleştirisi Ütopya olarak adlandırılan ülke; herkesin el ele verip ateş çemberleri etrafında keyifle sohbet ettiği, paranın, mücevherlerin ve kaftanların değer görmediği bir topluluktur. Fakir zengin ayrımı olmadan, halkın hırsızlık veya dilenciliğin ne olduğunu bilmeyecek kadar huzur içinde yaşamasına imkân
Avrupa ve Şark arasındaki mesafe merkezi Türkiye'de olan Osmanlı İmparatorluğu'nun 1850'deki Kırım Savaşı'yla doruğa çıkan gerileyişi sayesinde kapanmaya başladı. Türkiye'nin Rusya'ya karşı Fransız ve Bri­tanya'ya katılması Hıristiyan ve Müslüman güçlerin tarihte ilk defa ger­çek bir ittifak içinde yer aldıkları
Sayfa 1015 - Yapı Kredi Yayınları.
249 syf.
9/10 puan verdi
Mükemmel Dünyanın Peşinde Ütopya'ya Yolculuk
Thomas More'un 1516 yılında kaleme aldığı Ütopya eseri, edebiyat ve felsefe dünyasında iz bırakan, ideal bir toplum tasviri sunan ütopik bir romandır. Eserin ismi, "iyi yer" ve "olmayan yer" anlamlarına gelen "ou-topos" kelimelerinden türemiştir. {Eserin Konusu} Ütopya, denizci Raphael Hythlodaeus'un,
Utopia
UtopiaThomas More · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202020,3bin okunma
... eğitim sisteminin daha gelişmiş olması ve özellikle hepimizin diğer bütün ırkların ve karşı cinsin üyeleriyle aynı insanlığı paylaştığımıza dair artan farkındalık bulunur (bu her iki fikirde kati bir şekilde kutsal kitaplara aykırıdır ve biyolojik bilim ve özellikle de evrim sayesinde gelişmiştir). Siyahların ve kadınların ve Nazi Almanya'sındaki Yahudilerle Çingenelerin çok kötü muamele görmüş olmasının bir nedeni, tam insan olduklarının algılanmamasıydı. Filozof Peter Singer, 'Hayvanların Özgürlüğü' isimli kitabında, insani muameleyi, bunu algılayabilecek kadar beyin kuvvetine sahip bütün türlere yaymamız gerektiği şeklindeki türcülük ötesi duruma geçmemiz fikrinin, bu fikri en güzel ifade eden savunucusudur. Belki de bu gelecek yüzyıllardaki ahlaki 'Zeitgeist'ın hangi yönde ilerleyeceğinin ipucunu veriyor. Bu, daha önce yapılan köleliğin kaldırılması ve kadınların eşitliği gibi reformların oluşturduğu gidişata uygun bir durum olurdu.
Sayfa 261 - Kuzey YayınlarıKitabı okudu
«Madem ki eğitim özümsemeci olamıyordu, eğitim özgürlüğü de gereksizdi; özümsemeyi geliştirmediğinden inanç özgürlüğü de gereksizdi; karşılıklı olarak özümsemeye zemin sağlamadığı andan itibaren, toplanma özgürlüğü gereksizdi; eğer özümsemeci olarak çalışılamıyorsa, çalışma özgürlüğü gereksizdi.»
Sayfa 109
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.