Özgürlük doğru anlamıyla otoritenin çocuğudur. Çünkü özgür olmak, her istediğini yapmak değildir; kendine egemen olmak, sağduyuyla davranmayı bilmek ve ödevlerini yapmaktır. Oysa öğretmenin otoritesi, tam da bu kendine egemen olma yetisiyle çocuğu donatmak için kullanılmalıdır. Öğretmenin otoritesi, ödev ve sağduyunun otoritesinin bir yönünden başka bir şey değildir. Demek ki çocuk, öğretmenin sözleriyle otoriteye uymaya ve onun üstünlüğünü yaşamaya alıştırılmalıdır; daha sonra onu kendi bilincinde bulması ve ona uyması, ancak bu koşulla olanaklıdır.(E.Durkheim)
Harriet Martieneau
Martineau'ya göre bir toplumun ne derece uygar olduğu halkının içinde yaşadığı koşullarca belirlenir. Kuramsal idealler herkese uygulanmadıkça bir toplumun ne kadar uygar olduğunun ölçütü olarak düşü­nülemez. Martineau hayatı boyunca ABD'de köleliğin son bulması için mücadele etmiştir. Uygar bir toplumun gerekleri hakkındaki prensiplerini, sömürünün ve toplumsal baskının diğer türlerini tanımlamak ve önlemek için uygulamıştır. Endüstriyel Britanya' daki işçi sınıfının karşılaştığı adaletsizlikler ve Batı dünyasında kadınların köleleştirilmesi bunların arasındadır. Martineau özgürlük konusunda kendisiyle iftihar eden, ama kadınlara baskı uygulamayı sürdüren bir toplumun ikiyüzlülüğüne dikkat çekmiştir.Martineau'nun işaret ettiği gibi kadınlar insanların yarısını teşkil ettiği için bu tutum bilhassa küçük düşürücüdür: "Uygarlık ölçütü aranıyorsa, toplumun yarısının diğer yarısı üzerinde güce sahip olması koşulundan daha iyisi bulunamaz." Martineau birçok çağ­daşının aksine sadece kadınların eğitim veya oy kullanma hakkı için mücadele etmekle kalmamış, toplumun hem aile hayatında hem de kamusal hayatta kadınların özgürlüğü­nü nasıl kısıtladığını açıklamıştır. Günümüzde hem metodolojik bir toplum incelemesi yapan ilk kadın olarak hem de feminist bir sosyolojik perspektifi formüle eden ilk kişi olarak kabul edilmektedir
Reklam
Richard Sennett
Sennett, işçi sınıfının "kültürlenmiş" hale gelmeye zorlandığım, eğitimin kabul ve saygı görmenin yolu olarak görüldüğünü söyler. Fakat bu kayda değer problemlere yol açmıştır. Öncelikle her zaman ağır, fiziksel işlere değer vermiş insanlar orta sınıfın "kalem oynatma" işleri "gerçek iş " gibi görmemiştir. Bu işler
Amitai Etzioni
Etzioni'ye göre sosyologların sosyal hayat hakkında düşünmesi ve kafa yorması yeterli değildir ; toplumu iyi yönde değiştirme çabasına aktif olarak katılmaları gerekir. Etzioni, bireysel haklar ve topluluk sorumlulukları arasında denge sağlamanın şart olduğunu çünkü bunların birbiri olmaksızın var olamayacağını ileri sürer. Özellikle genel
Zygmunt Bauman, Akışkan Modernite
Toplum modernitenin "katı modernite" olarak bilinen ilk aşamasını geride bıraktıkça; kimliğin kaynağı zayıflayarak parçalanmış tüketici kimliklerine yol açar, insanlar büyük kalabalıklar halinde dünyayı dolaşır, ekonomik belirsizlik, rekabet artar ve iş güvencesi azalır. Küresel toplum akışkan , çok değişken ve belirsiz hale gelir.
Başlangıçta söz vardı. Ve söz Tanrı'ya, peygamberlere aitti. Söz, yaratanındı. Zamanla söze başkaları da ortak oldu. Ticaret ve teknoloji bu süreci hızlandırdı. Matbaa, yerel dillerin kullanımı, genel eğitim ve sonunda radyo, telefon vs. herkesi söze ortak etti. Hepimiz söze ve onun aracılığıyla dünyaya sahip olduk. Dünyaya sahip olma çabamızla onu bir bütün olmaktan çıkarıp kısırlaştırdık, kendi sözcüklerimizin içine hapsettik. Hükmeden artık biziz. Söz bizim!
Sayfa 34 - İletişim Yayınları - Sözcük MahpuslarıKitabı okudu
Reklam
818 öğeden 681 ile 690 arasındakiler gösteriliyor.