Kādi İyaz (rahmetullahi aleyh) şöyle demiştir: "Havz hadisleri sahih, bunlara inanmak farz, tasdik etmek imandandır. Ehl-i sünnet ve'l-cemaate göre bunlar zahir anlamı üzeredir ve tevil edilmez, üzerinde tartışmaya girilmez. Konuya ilişkin hadisler mütevatir, râvileri ise bir grup sahabedir."
Sayfa 110Kitabı okudu
Şia'nın "Masum İmamlar" diye bir iddiası var. Kur'an ve Sünnet'te "Masum imam yoktur" diye bir şey yok, değil mi? "Masum imamlar yoktur" diye tayin edici bir nass yok. Bir kimse buna inansa ve biraz daha ileri gitse, "Bizim masum imamlarımızın Allah ile öyle bir halleri vardır ki, ona ne mukarreb bir melek ne de bir Nebî muttali olmaz" dese -Humeynî böyle söy lüyor mesela- bu insanın peygamber inancı ne kadar muteberdir?
Sayfa 188 - Rıhle Kitap - Humeynî'nin mezkûr sözleri için el-Hukûmetu'l-İslâmiyye kitabına işaret etmiş.Kitabı okudu
Reklam
“Hz. Peygamber hayatta iken bir kimsenin bağışlanması ve arzusunun yerine getirilmesi için onun duasını talep etmek” mânasında bir tevessülün meşruiyeti ve böyle bir şefaatin varlığında görüş ayrılığı yoktur. Kıyamet gününde Hz. Peygamber’den insanlara şefaat etmesinin isteneceği, onun da insanların bağışlanması için Allah’a dua ve niyazda bulunacağı inancı Ehl-i sünnet inançları kapsamında yer almıştır (Buhârî, “Tefsîr”, 17/5; Müsned, III, 500).
Kur'an-ı Kerim'i bir beze sarıp duvara asmak, kendimizi darağacına asmaktan farksızdır. Kim ki Kur'an bilmedi, sanki dünyaya gelmedi demektir. Hz. Osman (r.a) demiştir ki: "Benim için en kötü ve en uğursuz gün, içinde Kur'an-ı Hakim'e hiç bakmadığım gündür."
Sayfa 117 - SemerkandKitabı okudu
223 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Genel Bilgi: Kitap aşırı kolay okunabilen gereksiz bilgilerden kaçınılmış mezhep görüşlerini kısa ve öz vermiş. Gayet anlaşılır ve İman esaslarını kendi içinde anlatmış. Ben beğendim. Okunmasını tavsiye ederim. Genel bir bilgi edinmek, fikir sahibi olmak için okunabilir. ÖZET: İSLAM'IN İNANÇ ESASLARI/İLYAS ÇELEBİ İslam dininin temel
İslam'ın İnanç Esasları
İslam'ın İnanç Esaslarıİlyas Çelebi · İSAM / İslam Araştırmaları Merkezi · 200947 okunma
‘Işık’ nitelemesi, sadece Kalender Çelebi ve onun taraftarları için kullanılmadı. On altıncı yüzyılın son çeyreğine kadar olan tüm Osmanlı fermanlarında, bugün adına Aleviler dediğimiz topluluklar ‘Işık Taifesi ’ adı ile anıldılar. Bayramlarda Işık Taifesi’nin kös ve nakkare çalarak şehirlerde gezmemelerine dair, 19 Zilkade H. 966 (M. 1558) günlü bir padişah fermanı; “Edirne Kadısına hüküm ki; ... Aşure günlerinde ışık taifesi dahi sancaklar kaldırıp da­vul ve nakkare ve def ve dümbelek ile açıkça şehirde gezip Müs­lümanların hâkimlerine bu tür şeriata aykırı hareketlerin yasak­lanması gerekir iken, izin verilip yasaklanmadığı işitildiğinden im­di.. Ahyolu’daki Işık Taifesi’nin takip edilmelerine dair, 15 Sefer H. 975 (M. 1567) diğer bir padişah fermanı; "Ahyolu Kadısına hüküm ki; Mektup gönderip, Ahyolu İlçesi’ne Hatun İli Bucağı’na ada­let üzre ışık taifesi toplanıp, Bahçeli adındaki başkanları Tur ad­lı Işık için (haşa), peygamberdir diye inandığından başka (...) Ehl-i Sünnet ve Cemaat’ten ibadet üzre Müslümanlara ‘Boş yere aç gezerseniz ve başınızı yere korsunuz’ deyip Feraız kitaplarına ‘Saman ve kepekten ibarettir, samanı hayvan soyu ve kepeği kö­pek yer. O kitapları okuyan da hayvan ve köpektir’ diye çekişti­rip söverek...” On altıncı yüzyıla kadar söylenmiş Alevi nefeslerinde Alevi ozanlar kendilerini ‘Işık’, bağlı bulundukları yolu da ‘Işık İnancı’ ola­rak tanımladılar. Aşıklarız baş oynarız bu yolda Hâkk’ı inkar eden düşmanmızdır Var ey münkir nice anlarsan anla Severiz, Işık bizim imanımızdır Kaygusuz Abdal
Sayfa 61 - KalkedonKitabı okudu
Reklam
"Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak; biri hariç diğer hepsi cehennemde olacak." Oradakiler hayretle, "O kurtulacak grup hangisidir yâ Resûlallah?" diye sordular, Peygamber Efendimiz (s.a.v), "Benim ve ashabımın yolunda olanlar" buyurdu. Tirmizî, İman, 18
Sayfa 43 - SemerkandKitabı okudu
Ehli Sünnet inancı, insan idrakinin kuvvet ve kudretinin sınırlı olduğunu kabul ile, Allah-u Teâlâ'nın emirleriyle amel etmek ve kendi mutluluğuna neden olan inanç ve akâidini korumak esası üzerine kurulmuștur. Onlar bu görüşleriyle aklı ve onun idrak kudretini küçültmüş değillerdir. Nitekim Hz. Peygamber -Sallallhu aleyhi ve sellem - bir hadisinde "Hâkim hükmedeceği zaman ictihad ederde sonra ictihadında isabet ederse kendisine iki ecir vardır. Yine hükmedeceği vakit ictihadda bulunur, (fakat ictihadında) yanılırsa ona da bir ecir vardır" diyerek fıkıh bablarına taalluk eden meselelerde aklın kullanılabileceğini, doğru kullanıldığı takdirde onda yalan ve yanlışIık olmadığını belirtmiş oluyordu.
"Şerafettin GÖLCÜK ve Süleyman TOPRAK tarafından Konya'da kaleme alınan ve birçok ilim talebesi ile ilahiyatçıların kütüphanelerinde yer alan
Kelam
Kelam
adlı kitapta Ehl-i sünnet inancı ile taban tabana zit olan şu görüş yer almaktadır ki, bunun kabul edilmesi mümkün değildir. Müellifler tasdik bakımından insanları üç gruba ayırdıktan sonra 3. Maddede şöyle derler: "Kalbiyle tasdik ettikleri halde diliyle tekzip edenler. Bunlar ise Allah katında mümin oldukları halde insanlar nezdinde kâfirdirler; bunlara mümin muamelesi yapılmaz..." Bir insan dili ile kalben inandığı şeyleri ikrah olmaksızın tekzip ederse bütün âlimlere göre kâfir olur. Bu konuda Ehl-i sünnet âlimleri arasında hiç bir görüş ayrılığı yoktur.
Kelime-i Tevhid'in Anlam ve Şartları
Kelime-i Tevhid'in Anlam ve Şartları
Hûbyâr Sultan Tekkesi Şeyhi Mustafa Temel
"Köyümün ismi Hübyår'dır. Büyük Türk sufisi Hoca Ahmet Yesevi'nin halifelerinden biri Húbyår Sultan'dır. Anadolu'ya İlk gelen Horasan pirlerindendir. Bu Rum diyarını, Diyar-ı Rum'u İslamlaştırmak ve Türkleştirmek için gelmişlerdir. Sünniler ve Aleviler özbeöz Türk olarak Orta Asya'dan gelmişlerdir. Burada uzun boylu çelişkiler var. Hattı zâtında kitap bir, din bir, yol bir, inanç bir ama bir kısım gereksiz çekişmeler var. Politikacılar bizi bir araya getirmek istemiyor. Hepimiz Orta Asya'dan gelme Öz Türkleriz. Farkımız, ayrılığımız yok. Kansa, etnik kökense birdir. Orta Asya'dan gelmiş Türkleriz. Mezhepse "Ehl-i Sünnet ve'l-cemaat" diyoruz. Bunun manası peygamberimiz hangi inanç ve itikat üzerinde ise bende aynı itikat ve inancı taşıyorum demektir. Bir peygamberin bir yolu olur. Tapılacak tek Allah'tır. Kur'an hepimizin kılavuzudur. Ahir zaman peygamberi Hz. Muhammed Nebi'mizdir. Alevilik-Bektaşilik düşüncesi, kültürümüzde önemli etkileri olan tasavvufi bir yorumdur."
Reklam
Mu'tezile'nin bir inancı var: Eceli insanlar değiştirebilir.
Sayfa 89 - Ecel ve Rızık değişir mi?Kitabı okuyor
Hicri dördüncü asrın başlarına kadar ehl-i sünnet itikadı, fıkıh ve hadis âlimlerinin inancı şeklinde varlığını sürdürdü. Daha sonra İmam Maturidî (v. 333/944) ve Ebu'l-Hasan el-Eş'ari, (v. 324/936) Ehl-i Sünnet'in Kelâm İlmini sistematik bir hale getirdiler. Toplumdaki sapık fırkalarla mücadele etmeye başladılar. Bu iki zattan sonra onların usulünü devam ettiren İmam Bakillani, İmam Gazali, Fahrettin Razi gibi âlimler sayesinde İslâm toplumlarında ehl-i sünnet itikadı yerleşti, bozuk fırkaların İslâm toplumlarındaki tesirleri yavaş yavaş kayboldu.
482 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.