İmanını Koru...
Kim bu kitapta bulunanları ikrar eder, onlara iman eder, onları rehber edinirse, onların bir harfi hakkında bile şüphe etmez, onların bir harfini bile inkâr etmezse; işte o kâmil manada Sünnet ve Cemaat Ehli'dir. Sünnet onda kâmil olarak bulunmaktadır. Kim de bu kitapta bulunanlardan bir harfini inkâr eder ya da onlardan bir harf hakkında şüpheye düşerse veya duraksarsa, işte o bidat ehlidir.⁴²⁷ Kim Kur'ân'ın bir harfini ya da Rasûlullâh (sav)'den gelen bir şeyi inkâr ederse ya da bunlar hakkında şüphe ederse Allâh'ın huzuruna inkârcı olarak çıkar. Şu hâlde Allâh'tan kork! Sakın! İmanını koru!
Sayfa 179
Reklam
Şia'ya buğzetmek vaciptir!
Ehli Sünnet itikadına göre Sahâbîlere sebbedip(sövme) buğzedenleri sevmek şöyle dursun, onlara buğzetmek vaciptir.
Sayfa 199 - Mevsimler KitapKitabı okuyor
Eğer hak üzere ve kendinden önceki Sünnet Ehli'nin yolunda sebât etmek istersen; kelamdan, kelamcılardan, cidâlden, tartışmadan, kıyastan ve din hususunda münazara yapmaktan uzak dur. Zira onların sözünü kabul etmesen bile onlara kulak vermen kalpte şüphe meydana getirir ki bu (batılı) kabul olarak yeter. Böylece helak olursun. Hangi zındıklık, hangi bidat, hangi heva, hangi dalâlet ortaya çıkmışsa mutlaka kelamdan, cidâlden, tartışmadan ve kıyastan kaynaklanmıştır. Bunlar bidatlere, şüphelere ve zındıklığa açılan kapılardır.
Sayfa 159
- Ebû Seleme b. Abdurrahman'dan rivayet edildiğine göre Aişe (radıyallahu anhā) şöyle dedi: Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) hastalandığın- da Cebrail (aleyhisselâm) onu şu duayla okurdu: 'Zarar veren her hastalıktan, nazarı değen her gözden, hased ettiğinde hasetçinin şerrinden Allah'ın kelimeleriyle sana şifa niyaz ediyorum. Muslim, Selam 39
Sayfa 103
- Rib'iy b. Hiraş'tan rivayet edildiğine göre Huzeyfe (radıyallahu anh) şöyle dedi: Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yatağına girdiğinde şöyle derdi: 'Allah'ım senin adınla yaşar, senin adınla ölürüm.' Uyandığında da şöyle derdi: "Öldükten sonra bizi ihya eden Allah'a hamdolsun. Dönüşümüz yalnız O'nadır. Buhari, Ahadis'ul-Enbiya 10, Ebû Davud, Sünnet 20, Tirmizi, Tibb 18, İbn Mace, Tibb 36, Müsned c.1 s.270
Sayfa 102
Reklam
Said b. Cübeyr'den rivayet edildiğine göre, Abdullah b. Abbas şöyle dedi: Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hasan ile Hüseyin'e: 'Allah'ın tam olan kelimeleriyle sizleri her türlü şeytana, her türlü zararlı hayvana ve her türlü kem göze karşı (Allah'ın) sığınağına emanet ediyorum.' Ardından şöyle derdi: Atanız da İsmail ile İshak'ı böyle dua ederek Allah'ın korumasına emanet ediyordu. Buhari, Ahadis'ul-Enbiya 10, Ebú Davud, Sünnet 20, Tirmizi, Tıbb 18, İbn Mace, Tibb 36, Müsned c.1 s.270
Sayfa 102
Ehli sünnet itikadı herkesin gıdası olan nesnedir. Bu itikat kimin kalbine yerleşirse, onun saadetinin tohumu olur..
Biz Türkler bu şehirleri kılıçla aldık. Hepimiz ehli sünnet vel cemaat mezhebini takip ederiz. Bizim yurdumuzda kötü mezhepler yoktu. Ama ne zaman ki bu kötü mezhepliler sizin aranızda iş tutmaya başlarsa sırlarınıza erişirler, varınızı yoğunuzu ve yönetim şeklinizi öğrenirler. Eğer ansızın size karşı bir düşman ortaya çıkarsa hemencecik onun etrafında toplanırlar. Bazısı dini düşmanlığı bazısı da ezeli düşmanlığı sebebiyle düşmanlarınızla ortak olurlar. Sizin ne durumda olduğunuzu düşmanınıza haber verirler.
Sultan AlparslanKitabı okudu
Dindar görünümlü bir bid'atçinin şerri, günahkar bir sünni'nin şerrinden daha fazladır. Bir adamın sünnet ehli olduğunu görürsen; yolu ve gidişatı kötü olsa, fasık ve facir olsa, günahı çok olsa, zalim olsa bile eğer Sünnet üzere ise onunla beraber ol. Onunla otur. Zira onun masiyeti (günahı) sana zarar vermez. Bir adamın çokça ibâdet eden âbid bir kimse olduğunu, bütün lezzetleri terk edip ibâdet sevgisiyle yanıp tutuştuğunu fakat bid'at ehli olduğunu görürsen; onunla oturma, onun sözünü dinleme, yolda onunla beraber yürüme. Çünkü ben senin onun gittiği yolu güzel bulup onunla beraber helak olmayacağından emin olamam.
Sayfa 154
Reklam
Abdullah ibni Abbas radıyallâhu anhümâya şu âyet-i kerîmenin tefsiri soruldu: "O kıyamet gününde birtakım yüzler sevinçten pırıl pırıl parlayacak; birtakım yüzler de kederden simsiyah kesilecektir. Yüzleri simsiyah kesilenlere: 'İman ettikten sonra inkâra mı düştünüz? O halde gerçekleri inkâr ettiğiniz için tadın bu azabı!' denilecektir."(Âl-i İmrân 3/106) İbni Abbas da bu âyet-i kerîmeyi şöyle tefsir etti: "Ahirette yüzleri ak olanlar, Ehl-i Sünnet ve'l-cemâat ile ilim ehli olanlardır. Yüzleri kara olanlar ise, Kitab ve Sünnet'e tâbi olmayan, bid'at ve dalâlet ehlidir."
Vehhabiler
Bunların dinleri ve adetleri, ümmetin imamlarına ve âlimlerine, sofilerine ve salihlerine, evliya ve asfiyasına itirazdır.
İnandığın davayı hakkıyla yaşamak
Öyle ki Müslüman dilenci aç uyuyor ama kirli olacağı ihtimaliyle mayası İslam halifesinin parası ile alınan ekmeği yemiyor. Ehli sünnet mezhebinin imamı, bu ekmeğin dicle'ye atıldığını duyduğu andan itibaren ömrünün sonuna kadar dicle'den tutulmuş bir balığı ağzını sürmüyor..
Sayfa 87 - Fecr Yayınları
Ehli sünnet, irade ve rızayı birbirinden ayırmışlardır. Onlara göre, Allah Teâlâ günah ve kötülükleri de irade eder ve bunların yapılması için izin, fırsat ve güç verir. Fakat bu O'nun kötülükleri sevmesinden ve bunların yapılmasına râzı olmasından dolayı değildir. Çünkü "O, kullarının küfre düşmelerine ve kötülük yapmalarına rıza göstermez."84 Ancak imtihan bunlara da fırsat verilmesini gerektirir. Çünkü imtihan edilen bir kimseye yanlış yapma imkân ve fırsatının da verilmesi lâzımdır. 84 -Zümer, 7; Mâide, 64, 87; Hac, 38; Şurâ, 40
Ehl-i sünnet tarîkatlerin çok olması; şadırvana gelen suyun aynı, çeşmelerin değişik ve farklı olması gibidir. Ve yine unutma ki ( tarîkatlerin) çeşitli olmasının asıl sebebi, insanların farklı farklı olmalarındandır. Yoksa hâşâ, bu yolların birbirine tersliği, birbirini beğenmemezligi yoktur, olamaz. Bunun aksini söyleyenlerden uzak durasın. Onlar, suyu görseler de henüz suyu içmemiş lâkin içmiş taklidi yapan ağzı kurulardır. Bu yolları birbirinden ayrı görmek cehâlet alâmetidir. Cahillerle dostluk; helâk edici ateştir. Bu gerçeği beyânla " Bir kapıda, her kapıda; her kapıda, hiç kapıda." Tâbiri ehli Hakk tarîkatlerin bu birlikteliğini ne güzel anlatır. Tarîkatın tarifi bundan ibarettir.
Resim