...Suyûtî ise "el-Makametü'l-lû'lüiyyesinde konuyla ilgili olarak şunları yazar: "İlim öğrenen amel için öğrenmiyor. Fıkıh öğrenmek dünyalık oldu. Ahiret hatıra getirilmez oldu. Büyükler horlandı, küçükler öne geçirildi. Kötüler yükseldi, iyiler aşağılandı. İlim adamına uyulmuyor, halim selim insanlardan haya edilmiyor. Bid'atler Sünnet oldu, Ömer gelse değiştiremez oldu, ölüm alimlere kızıl altından sevimli oldu. Cahiller alimlere, bayağı insanlar hayalılara galebe çaldı. Din işlerini ehli olmayanlar üstlendi. Cehalet ölçüsünce, her cahil aşırı çirkinlikler yapar oldu."
Sayfa 312Kitabı okudu
Müslüman olmayan bir ülkede doğan bir kişi, ana babası gayr-ı müslim olduğu ve sırf bu çevrede doğduğu için Müslüman olmadığına göre, bu kişi cehenneme mi gidecek? Kişinin doğduğu yer ve çevresi onun Müslüman olması için asıl etken değildir. Asıl etken, kişinin bizzat kendisi, kendi iradesidir. Vahyi bilgiye ulaşanlar için, Hz. Peygamber'in
Reklam
Her şeyden evvel şunu bilelim ki, bu dört mezhep hiçbir bakımdan birbirinin zıddı ve gayri değildir. Aralarındaki farklar, cüz'i ve fer'i amel bahislerine ait olup, herbirinin dayandığı senetlere göre, ayrı ayrı her biri ictihatlarında haklıdır. Dördünün de gayesi, Peygamberler Peygamberinin yolunda, muazzez sahabilerinin ayak izlerine uygun olarak yürümektir. Onun içindir ki, isimleri "Sünnet ve Cemaat Ehli'dir. Bazı iz'ansızlar, "İslâmda daha evvel mezhep bölümleri yokken sonradan niçin olmuş?" gibi, tamamıyla sathî, Hıristiyanlığa kıyas edici, ahmak ve mevzudan uzak bir tavır takınırlar ve bu mezhepleri din üzerinde birer ihtilaf bölümü sanırlar! Mezheplerin zuhurunda tek sebep şudur ki, Saadet devrinden başlayarak, Sahabiler ve Sahabilerin Tâbileri devri boyunca her incelik malûm bulunuyorken, zaman geçtikçe bazı noktalarda ve muamelelerde müphemlikler başlamış; ve bunun için, biricik gaye o yolun tayin ve tespitinden ibaret olarak, yekpâre ve mutlak din sisteminin nokta nokta gösterilmesi icap etmiştir. İşte bu tayin ve tespit fiilinde, esas bakımından tamamıyla mutabık olan dört büyük imamdan her birinin cüz'i meseleler üzerindeki ihtilafından, dört ayrı, fakat esasta müşterek mezhep doğmuştur. Dördünün de gayesi ve yolu birdir. Bu mezhepleri, Hıristiyanlığın, her biri küllî olarak öbürüne zıt ve her biri batıl mezhepleriyle kıyas etmenin imkân ve ihtimali yoktur. Nitekim İslâmiyet iddia eden ve "Sünnet ve Cemaat Ehli'nden sayılmayan nice mezhep vardır ki, esastan kıl kadar inhiraf ettiği için batıllar manzumesi içinde tasnif ve mutalâa edilir ve kendilerine topyekûn dalâlet fırkaları ismi verilir.
Bu bid'atçıları tanımada selefin altın bir kuralıdır. Dünyanın her köşesinde sünnet ehli kendilerini ve fikirlerini gizleyen bid'atçıları tanımada bu metodu uygulamışlardır. Şayet bir kişinin gittiği yoldan şüphedeyseniz ve size zarar vermesinden endişeliyorsanız, o zaman bu kişinin arkadaşlık yaptığı insanlara bir bakınız. Bu yolla o kişiyi daha iyi tanıyabilirsiniz.
173- Ömer b. el-Eşecc'den rivayet edildiğine göre, Ömer (radıyallahu anh) şöyle dedi ki: 'Bir takım insanlar gelecekler ve Kur'ân'dan sizi şüpheye düşürecek deliller getirerek sizinle tartışacaklar. Onlara sünnetlerle karşı durun. Çünkü sünnet ehli olanlar Allah'ın kitabını daha iyi bilirler. ' Dárimí hd. no: 119
Sayfa 58
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.