Hakan Özer

Hakan Özer
@ehozer
Kitaplar güzeldi. Büyük laflar etmek eşsizdi. Kitaplarda yazılanları paylaşmak... yetmiyordu. Bir sigara daha yaktı. Daldı karanlığa.
Yazyalnızı - İki Deli Derviş
Yazyalnızı - İki Deli Derviş
Behçet Çelik
Behçet Çelik
1132 reader point
Joined on November 2017
Şu anda okuduğu kitap
1968'de Fransa'da etkili olan Situasyonistler, toplumun seyirlik bir topluma, bir gösteri toplumuna dönüştüğüne işaret eden ilk devrimci hareketti. Eco'nun "semiyotik gerilla savaşı" tespitine, şöyle cevap vermeleri beklenebilirdi: "Sözcükler, partizanların silahları gibidir; savaş alanında terk edildiklerinde karşı devrimin eline geçer ve savaş esirleri gibi angaryaya tabi tutulurlar." Haklıydılar; ama bu, 1968 yılının, aradan 20 yıl geçtikten sonra tarihsel içeriğinden tamamen arındırılmış bir ahlaka, bir başkaldırı simgesine, bir görüntüye, ilk iki sayısı düşmüş bir 68'e dönüşmesine engel olmadı.
Sayfa 37 - Kör DövüşüKitabı okudu
Reklam
Simgeler de göçebe bir hayat sürüyor. Bugün çevreci bir hareketin simgesi olabilecek bir caretta caretta, yarın pekâlâ büyük bir turizm şirketinin amblemi de olabilir. Yakın geçmişte sol hareketin benimsediği "geçmişi sahiplenmek, geleceğe yürümek" gibi bir tema, çoktandır banka reklamlarında kullanılıyor.
Sayfa 37 - Kör DövüşüKitabı okudu
Vitrinler, hep bir bolluğa işaret eder. Ama bu bolluğu mümkün kılan, onu vareden, onun için harcanan, o sırada tükenen yer almaz vitrinde. Vitrin, teşhir ettiği malın bir emek ürünü olduğunu gizler bakan kişiden. Nasıl piyasa farklı emek biçimlerini eşitler ve malları soyut bir değişim değerine indirgerse, toplum vitrine dönüştüğünde de bütün yaşantılar, yitirilen fırsatlar ve sarfedilen emek bir imajdan ibaret kalır. Rumeli Hisarı’ndaki bir antikacının vitrininde, on dokuzuncu yüzyıldan kalma bazı ibrikler var. Zamanında defolu sayıldıkları için pazarlanamamışlar. Defoları, veremli işçilerin soluklarıyla birlikte cama üfledikleri kan damlaları. İbrikler bugün antika fiyatında. Ama acıyı vitrine çıkaranlar, her zaman öteki olmayabilir. Acı çekenlerin kendileri de artık yaşadıklarını seyirlik kılabiliyor.
Sayfa 38 - Seyredenin GörmediğiKitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
Vitrinde Yaşamak
Vitrinde YaşamakNurdan Gürbilek
7.9/10 · 777 reads
Galleria Ataköy'de dükkânı olan biri, bir gazeteciyle görüşmesinde Galleria'yı Kâbe'ye benzetmiş. Benzetme, gerçekten de çoğunluğun Galleria'yla neden ilişki kurduğunu açıklıyor. Galleria'ya gitmek için, bir yolculuk yapmak gerekiyor. Bu açıdan Galleria, örneğin Beşiktaş Pazarı gibi gidilen, Karaköy ya da Aksaray altgeçitlerindeki dükkânlar gibi geçerken girilen, Şişli'deki pasajlar ya da Beyoğlu’ndaki dükkânlar gibi iş, sinema ya da tiyatro çıkışı uğranabilen bir yer değil, ancak "ziyaret edilebilen" bir yer. Ama aslında ne bir çarşı, ne de bir mabet. Geleneksel, tanıdık kavramların hiçbiri onu açıklamaya yetmiyor. Birçok açıdan bir mesire yerine, en çok da malların sergilendiği ve seyredildiği, Meta'nın ziyaret edildiği bir fuara benziyor. Galleria, alışverişi şehir hayatının bir parçası olmaktan çıkarıp kendi başına bir amaç, malları kullanım değerleri bütünüyle silinmiş bir değişim değeri haline getirmekle kalmıyor, bakılanla kurulan ilişkiyi de önemli ölçüde değiştiriyor. İnsanlara kendi şehirlerinde turist olma imkânını veriyor; mekânla kurulabilecek tanışıklık ilişkisinin imkânlarını tümüyle ortadan kaldırarak.
Sayfa 30 - Vitrinde YaşamakKitabı okudu
Reklam
80 sonrasında Türkiye'yi bir sis kapladı; birçok şey görünmez oldu. Sisin örttüğü insanlardı, ilişkilerdi, nesnelerdi. Sis dağıldığında, her şeyin net birer görüntü haline geldiğini fark ettik. Bakılanla kurulan ilişki aslen bir seyir ilişkisine, sözün kendisi bir vitrine dönüştü. Birçok şeyin gösterildiği için ve göründüğü kadarıyla varolduğu, sergilendiği için ve seyredildiği kadarıyla değer kazandığı bir toplum çıktı ortaya. Epeydir vitrinde yaşıyoruz hepimiz.
Sayfa 28 - Vitrinde YaşamakKitabı okudu
Birkaç yıl önce, bir arkadaşım bir soru atmıştı ortaya: "80'lerde festivallerin, hapishaneden yükselen çığlığı bastırmaya yaradığı söylenebilir mi?" Soru, orada bulunan herkese fazla sert, fazla dolaysız, fazla acımasız gelmiş olmalı. Kimse, kastedilmediği halde birden bir vicdan yoklamasına dönüşen soruyu cevaplamak istememişti. Ne söylense yanlış olacaktı. O zaman da soruyu soran, kendi sorusunu kendisi cevapladı: "Bunu söylemek yanlış olur, ama söylememek de yanlış olur."
Sayfa 14 - GirişKitabı okudu
334 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 11 days
Târihî romanlara öteden beri ilgim var, bir de Solmaz Kâmuran’ın akıcı üslûbu olunca bu romanı okumak müthiş bir keyif oldu. İbrahim Müteferrika’nın hayatı, uzun yıllar özenle emek harcayan mahâretli yazarımız tarafından mükemmel şekilde anlatılıyor. Yazarın dediği gibi: “Türkiye'de roman okumak o kadar da bilinen bir şey değil. Okuyucu her şeyi
Macar
MacarSolmaz Kamuran · İnkılâp Kitabevi · 201063 okunma
"Burası ise sahipsiz, bakma sen onun sokaklarını dolduran milyonlara. Herkes kendi derdinde, hayatını idame ettirebilmenin peşinde, İstanbul'a neler olduğu kimin umurunda... Zavallı İstanbul... Ben, İstanbul'u sokağa düşmüş güzel ve soylu bir kadın gibi düşünürüm, kıymetini bilmeyenlerin elinde, hem de asırlardır..."
Sayfa 283Kitabı okudu
"Sanki saçlarına yıldızlar yağmış."
Sayfa 333Kitabı okudu
Reklam
Bazıları alışkanlık sepetini düzenle yerleştirir içine bolca huzur koyar, bazılarıysa onu tıkabasa tutkuyla doldurur, ama sonuçta her ikisi de birbirini sevenlerin, birbirinden vazgeçemeyenlerin paylaştığı birer alışkanlık sepetidir. Alışkanlık sevgiyi yok eder denir, aynı şeyleri tekrarlamak sıkıcıdır denir, ama aslında tek başına yapılan ya da paylaşılmayan tekrarlar sıkıcıdır, bıktırıcıdır ve insan gerçekten sevdiği birinden asla bıkmaz.
Sayfa 313Kitabı okudu
İkili ilişkilerin alışkanlığa dönüşmesi kötü bir şey olarak değerlendirilir, oysa alışmak aynı zamanda ortak bir dil yarattığı için insanların birbiriyle anlaşmasını da kolaylaştırmaz mı? Karşınızdakinin kaşının kalkışı, gözünü kırpışı, başını kaşıması, dizini titretmesi, durduk yere esnemesi, dudaklarını ısırması ne demektir bilirsiniz. Alıştığınızın dışında bir davranışla karşılaştığınızda gösterdiğiniz tepki belki de sahip olduğunuz güvenli düzeni kaybetme korkunuzdan kaynaklanıyordur.
Sayfa 312Kitabı okudu
"İnsan değişir, dün kızdığıma bugün ancak gülebilirim, dün nefret ettiklerimi bugün sevemesem de en azından onlara daha hoşgörülü bakabilirim. Yirmi yaşındaki ben otuz yaşındaki benden, otuz yaşındaki ben ise bugün elli yaşında olan benden ne kadar farklı... Ve imkân olsa da onları bir araya koysam birbirleriyle kavga bile edebilirler. Yarınki benin bugünküne nasıl bakacağını ise hayâl bile edemiyorum."
Sayfa 300Kitabı okudu
334 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 11 days
Macar
MacarSolmaz Kamuran
8.4/10 · 63 reads
"O kadar kendimizle ve birbirimizle meşguldük ki hayatımıza değil bir çocuk, bir kediyi bile sokmak aklımıza gelmedi; başlangıçta bizi birbirimize çeken farklılıklarımız bir süre sonra tahammül edilmez çelişkiler yarattı. Çelişkiler çatışmaya dönüştü, bu defa karşılıklı olarak birbirimizi değiştirip kendimize benzetme savaşına giriştik ve iş mahkemede bitti. Birlikte bir dünya kurma umuduyla bir araya gelmiştik, sonunda birbirimizin dünyasını duman ettik."
Sayfa 286Kitabı okudu
9.1k öğeden 9k ile 9k arasındakiler gösteriliyor.