Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hakan Özer

Hakan Özer
@ehozer
Kitaplar güzeldi. Büyük laflar etmek eşsizdi. Kitaplarda yazılanları paylaşmak... yetmiyordu. Bir sigara daha yaktı. Daldı karanlığa.
Yazyalnızı - İki Deli Derviş
Yazyalnızı - İki Deli Derviş
Behçet Çelik
Behçet Çelik
1130 okur puanı
Kasım 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
334 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Macar
MacarSolmaz Kamuran
8.4/10 · 63 okunma
Reklam
"O kadar kendimizle ve birbirimizle meşguldük ki hayatımıza değil bir çocuk, bir kediyi bile sokmak aklımıza gelmedi; başlangıçta bizi birbirimize çeken farklılıklarımız bir süre sonra tahammül edilmez çelişkiler yarattı. Çelişkiler çatışmaya dönüştü, bu defa karşılıklı olarak birbirimizi değiştirip kendimize benzetme savaşına giriştik ve iş mahkemede bitti. Birlikte bir dünya kurma umuduyla bir araya gelmiştik, sonunda birbirimizin dünyasını duman ettik."
Sayfa 286Kitabı okudu
"Her neyse erkeklerin dövüşler tarihi böyle bir tuhaflıktır işte... Savaşırken barışı hayâl edersin ve sonra barış içinde yaşarken içinde bir ses savaş naraları atmaya başlar."
Sayfa 276Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
...geriye kalan sadece arada bir görülen beklenmedik rüyalardı, buna bir hayâlin iç çekişi de denilebilirdi.
Sayfa 256Kitabı okudu
Çalışmak ve ortaya iyi şeyler çıkartma arzum ruhumu öylesine sardı ki bir de baktım kalbimde kötü duygulara, nefretlere yer kalmamış, bir zamanlar var olanlar da kuruyup toza dönüşmüş; zaaflarımı sulayıp yeşertmedim, tamamen yok olmasalar da kıyıda köşede cılız birer ot olarak kaldılar.
Sayfa 231Kitabı okudu
Reklam
Yaşamak, sürekli bir değişimin ortasında, o değişimin parçası olduğunu kimi zaman fark edip kimi zaman da unutarak, kimi zaman bundan hoşlanarak kimi zaman da nafile bir çabayla ona karşı çıkmaya çalışarak tükettiğimiz ilahî bir mucize.
Sayfa 230Kitabı okudu
Hiç dikkatinizi çekti mi bilmem, bütün kadınlar küçük birer kızken hiç durmadan kıkırdayıp kahkahalar atar, ama sonra bir gün o şen gülüşler birdenbire yüzlerinden silinir. Sanki bir yerlere düşüp kaybolurlar, nereye gider o kaygısız neşe, kimler çalar kadınların yaşam sevincini?
Sayfa 225Kitabı okudu
Başkalarının hayatları hiç fark ettirmeden zihninizi ele geçirir ve bir türlü izin vermez kendi kendinizle kalmanıza, içinizi dökeceğiniz satırları karalamanıza, sonra bir de bakarsınız zaman geride kaskatı bir anılar yumağı bırakarak buharlaşıp uçuvermiş.
Sayfa 207Kitabı okudu
Konuşurken insanın yurdundan uzaklarda toprağa karışmasının ne acı olduğunu söyledi; ben onun gibi düşünmüyorum, nefes alırken oralardan uzak kalmaya dayanan bedenin, içi boşalmış bir çuvala döndüğünde nerede yattığının ne önemi olabilir? Keşke doğduğumuz yerlerde huzur içinde yaşlanıp ölebilseydik, ama kader bize yürümemiz için bu yolu göstermişti.
Sayfa 193Kitabı okudu
İstanbul'da çiçekçiler el üstünde tutulur olmuştu, hatta bir de Şükûfecibaşıcılık makamı oluştu. Çiçekçilerin en ustası, en başı olan bu şahsa karşı diğerlerinin nasıl davranması gerektiğini anlatan berat sanırım sizlerin de hoşuna gidecektir. Beratta şöyle deniliyordu: "Bütün çiçek yetiştiricilerin bu berat hamilini kendi başkanları bilmelerini emrediyoruz; onun karşısında nergis gibi baştanbaşa göz, gül gibi baştanbaşa kulak kesilmelidirler; zambak gibi on dilli olmamalıdırlar; mütevazı olmalı, gül tomurcuğu gibi ağızları kapalı olmalı, istenmeden önce kokusunu yayan mor sümbül gibi vaktinden önce konuşmamalıdırlar; nihayet, menekşe misali tevazu ile eğilmeli ve dikbaşlı olmamalıdırlar."
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
Oysa anadilinde konuşmak, anayla sarmaş dolaş olmak demektir, onun şefkatli kollarında olmak gibidir. İnsan başka diller öğrenebilir, o dillerde meramını anlatabilir, hatta bunu mükemmel de yapabilir ama yine de derin bir duygunun ifadesi ancak onunla ete kemiğe bürünür. Canınız çok yandığında ya da mutluluğun şahikasında dolaştığınızda, annenizden öğrendiğiniz kelimelerden başkası sizin hislerinizi tam olarak yansıtamaz. Kendi dilinin gurbetine düşmüş, düşürülmüş bir insan, tesadüfen o dilde konuşan birine rastladığında, o kişi bir yabancı bile olsa yurdunun toprağına kavuşmuşçasına sevinir, hasretle dinler başka kulaklara tuhaf gelen o sesleri.
Sayfa 182Kitabı okudu
Bence Tekirdağ yaşamak için kötü bir yer değildi, tabii eğer bunu kendiniz seçtiyseniz, başkaları tarafından mecbur tutulduğunuz takdirde dünyanın her yeri bir sürgün yeri değil midir?
Sayfa 175Kitabı okudu
Özgürlük en güzel bir çift kanatla ifade edilebilir; kuş olmak insan olmaktan daha güzel değil midir?
...ayrılırken "Her şey para değil, dostum," dedi, "Her şey para değil." Her şey nedir, diye düşündüm eve dönerken. Dağda otlayan keçi için her şey kayalık tepelerdi, balık için içinde yüzdüğü deniz, kuş için kanadıyla titrettiği gökyüzü, ya insan için? İnsana o tepeler, o gökyüzü, o deniz yetmiyordu. Başlangıçta anne için bebeğinin küçücük yüzünü gördüğü ilk an, bebek için küçücük yüzünü gömerek onun memesine iştahla yapıştığı andı her şey ama sonra... Çölde su, denizlerde ada her şeydi; susuzluktan yanana bir tas su derya gibiydi, selde sürüklenene bir ağaç dalı sanki bir ada. Kör için değneği, dilsiz için elleri, müzisyen için bestesi, şair için şiiri her şeydi. Mahpus için demirlerin arasından görünen uzaklardaki ıssız tepelerde başıboş yürümek, o ıssız tepelerde dolaşan çoban için uzaktan görünen şehir her şeydi. Yoksul için para, hasta için ilaç, âşıklar için vuslat her şeydi. Derviş için bir lokma, bir hırkaydı her şey, sultanlar içinse gördüğü ve görmediği ama sahibi olduğu engin mülktü, ama belki de o sadece ava gitmeyi, kırlarda avarelik etmeyi isterdi, ya başı, dişi, dizi ağrıdığında ne yapardı... Şu fânî dünyada her şeyin ne olduğu her an her fânî kul için değişebilirdi, her şey birden hiçbir şey olabilirdi.
Sayfa 157Kitabı okudu
Çocuk olmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu düşündüm; dertlerden azade, tasasız, gamsız, yalansız bir dünyaydı onlarınki, gün boyu hiç durmadan oynuyor, karınları acıkınca uzatılan ekmeği iştahla dişliyor, uykuları gelince hemencecik uyuyorlardı, rüyaları bin bir masala parmak ısırtacak zenginlikte... Bir zamanlar ben de onlar gibiydim, ama hangimiz değildik ki? Sağ ayağını hafifçe sürterek mutfaktan tabak getiren yaşlı kadın da, karşımda oturan pos bıyıklı adam da şu anda kucağıma tırmanmaya çalışan küçük oğlan çocuğundan farklı değillerdi hayatlarının başında.
Sayfa 133Kitabı okudu
9,1bin öğeden 9bin ile 9bin arasındakiler gösteriliyor.