Hakan Özer

Hakan Özer
@ehozer
Kitaplar güzeldi. Büyük laflar etmek eşsizdi. Kitaplarda yazılanları paylaşmak... yetmiyordu. Bir sigara daha yaktı. Daldı karanlığa.
Yazyalnızı - İki Deli Derviş
Yazyalnızı - İki Deli Derviş
Behçet Çelik
Behçet Çelik
1125 reader point
Joined on November 2017
Şu anda okuduğu kitap
Alper, Güney Meydan'ın köşesindeki büfenin önünde duran dergilikten Uykusuz'u alıp kapağına baktı. Kapağın yarısından fazlasını kaplayan ve altında "Yeni Türkiye" yazan Türk bayrağının hilalinin yanına, yıldız olması gereken yere, müthiş bir hınçla tekme atan bir adam resmedilmişti. Penguen'i de çekip aldı ve onun
Sayfa 45 - Giriş, Aşka kılavuzmuş yavru kedilerKitabı okudu
Reklam
"Nereden esti? Sevdin mi peki?" diye arka arkaya iki soru sordu Zeynep Hanım. Alper, galip olduğunu düşünenlere özgü o evrensel tonlama ile yanıt verdi: "Ne seveceğim ya! Yarısını anlamadım zaten dede dede kelimeler anayasa hukukundaki gibi... Güya aşk romanı... Nuran mı Nalân mı bir kadın var herkes ona âşık o kimseye âşık filan
Sayfa 41 - Giriş, Çözdüm nihayet o büyük sırrıKitabı okudu
İdeolojiyi kazı, altından tüm egosu ve bencilliği ile birey çıkıyor ama bunlar bireyi duydu mu haç görmüş vampir gibi... Anlamıyorlar. Devrimin de tanrının da hayali güzel. Hakikate dönüştü mü Stalin oluyor, siyasal İslam oluyor...
Sayfa 40 - Giriş, Çözdüm nihayet o büyük sırrıKitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
"Kişilerarası ilişkileri bir kenara bırakıp fikri tartışmak imkânsız. Nerede Habermas'ın kamusal alanı nerede bizim salon? Fikirlere yön veren ilişkilerimiz, çıkarımız, beklentimiz... Hatta kişi, çıkarı gereği biriyle ters düşmemek için, inandığının tam zıddını dahi savunabiliyor. Kişinin ne söylediğini ekmeğini nereden kazandığı belirliyor... Ekmeğini? Her türlü ekmeğini... Maddi manevi... Ama bu sadece ne söylediğimizi belirler, ne düşündüğümüzü, gerçekte neye inandığımızı değil. Sen de yapıyorsun, yapmıyor musun? Yapıyorum." Öfkesi her daim kınını kesen bir kılıç gibi kendisine yöneliyordu düşündükçe. "Hani susacaktım, tartışmayacaktım artık? Hemen gaza geliyorum. Bunlarla tartışılır mı? Yobaz! Dayımdan ne farkı var bunların? Devrimi onun hidayeti arzuladığı gibi arzuluyorlar. Bunların inancının da ritüelleri, bayramları, şehitleri var... Babam bir şeye inanmıyor. Lakin o da öteki uçtaki benzerinden farksız. İnanmadığı halde inancı gündelik yaşamında kullanıp bir kimlik ve güç elde edenlerden... İdeolojiyi kazı, altından tüm egosu ve bencilliği ile birey çıkıyor ama bunlar bireyi duydu mu haç görmüş vampir gibi... Anlamıyorlar. Devrimin de tanrının da hayali güzel. Hakikate dönüştü mü Stalin oluyor, siyasal İslam oluyor..."
Sayfa 39 - Giriş, Çözdüm nihayet o büyük sırrıKitabı okudu
Alper'se annesine kesinlikle katılmıyordu ve susmadı: "Bizim okuldakiler gibisin aynı," dedi. "Amerikan sistemiyle en iyi eğitimi al, Amerikalıların kurduğu okulda oku, hocalarının oradan mezun olmasıyla övün, kendin de oraya gitmeyi hayal et ama Sıtarbaks'ı taşla." "Babasına hayır olsun diye mi yapıyor
Sayfa 38 - Giriş, Çözdüm nihayet o büyük sırrıKitabı okudu
Reklam
"Sizin işler ne alemde? Yoğun mu yine?" Zeynep Hanım sağ elinin parmaklarını boşlukta süzülerek inen bir balonu tekrar havalandırıyormuş gibi hafifçe sallayıp, "Sömürülmeye devam," dedi. Alper atıldı: "Üç ayda bir çift maaş, kapıdan alıp kapıya bırakmalı servis, kahvaltı bile veriyorlar hâlâ sömürü diyor ya." "Gel sen çalış oğlum o kadar meraklıysan, ben evde durayım," dedi Zeynep Hanım bir an tereddüt etmeksizin. Alper sustu. Yanında oturan büyük oğlunu işaret eden Zeynep Hanım, "Bugün olsa ben de bulamam böyle bir iş, bak Cengo ne şartlarla çalışıyor. Bu düzen böyle gittikçe iş filan da kalmayacak kimseye... Benim daha iyi koşullarla çalışmam sömürülmediğim anlamına mı geliyor? Niye koyuyor servisi Kimse geç kalamasın diye değil mi?" Tek kaşı havadaydı Zeynep Hanım'ın; "Masanın tadı kaçmasın," diye düşünüp sustu.
Sayfa 37 - Giriş, Çözdüm nihayet o büyük sırrıKitabı okudu
Yan yana birkaç girişten oluşan, kimi dokuz kimi on beş kimisi de sadece beş katlı blokların tam ortasında, etrafı zaman içinde esnemiş ve yer yer yırtılmış bir telle çevrili, zemini beton, pota çemberleri eğik sahaya baktı Alper. Şimdi sahada okula gidecek yaşta olup olmadıkları bile belirsiz birkaç çocuk koşturuyordu. "Ne kadar hızlı geçti zaman," diye düşündü, bakışlarını binalarda, camlarda gezdirerek. Hayat boyu görüşeceğini umduğu insanlar ya birer birer kaybolmuş ya da artık tanıyamadığı bir başka insana dönüşmüşlerdi. Mahallenin çocuklarının çoğu okumamış, hatta bir arkadaşı bir büyük market zincirinin siteye açılan şubesinde kasiyer olmuştu. Şimdi o çocuk Alper'e, sanki Alper ona ve onun gibilere ihanet etmiş gibi nefretle bakıyor, Alper de mecbur kalmadıkça o markete gitmiyor, giderse de eski arkadaşıyla karşılaşmamaya özen gösteriyordu.
Sayfa 34 - Giriş, Çözdüm nihayet o büyük sırrıKitabı okudu
Evleri okula çok uzak olduğu için yurtta kalıyordu Hasan; aslen Erzincanlılardı. O doğmadan İstanbul'a göçmüş kalabalık bir ailenin en küçük çocuğuydu. Ablalarının desteği ile okuyordu. Kahveleri de o ödemişti. Alper utandı bunları hatırlayınca. "Geliyorum hemen," diyerek ayaklandı ve o kalkınca kampüsün köpeklerinden biri, sanki bir maruzatı varmış da uzun süredir lafın bitmesini bekliyormuş gibi usulca Hasan'ın yanına sokuldu.
Sayfa 19 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
'Halkım için,' diyen herkesten de kaçarım... Kimsenin bir şeyi değilim ben, kimse de benim bir şeyim değil. Keyfederek yaşarım, ölürüm biter gider..."
Sayfa 18 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
Kolektif kurtuluş filan yok abi, biz diye bir şey yok, gemisini yürüten kaptan... Ötekiler kazansa ne değişecekti? Değişse kaç günlüğüne değişecekti? Politika dediğin kendi çıkarının peşinde koşanın maskesi... Hayvanlığımızı inkâr ettiğimiz için, hayvani isteklerimizi örtmek için icat etmek zorunda kaldığımız bir maske. İsterse azınlığın, ezilenin haklarını savunsun..." Hasan'ın itirazı netti: "Yok eşeğin siki!" Sonra, rakibini kıstırdığından emin bir satranç oyuncusu sükûnetiyle, "Niye siyaset okudun oğlum sen?" diye sordu, "İşletme filan okusaydın bu kadar bireyciysen." Alper umursamadı: "Valla abi ben hiç oynamıyorum, samimiyim... Ben müziğimi, basketimi, seksimi, bilgisayar oyunumu, çizgi romanımı, içkimi... Keyfimi ya keyfimi kovalarım. Bir kere geldim şu dünyaya, kimseye zarar vermeden, elimden geliyorsa yardımı da esirgemeden kendi hazzımı maksimize etmekten başka derdim yok. Benim kurtuluşum sevmediklerimden uzakta dev ekranda yurosıport izlemek... 'Halkım için,' diyen herkesten de kaçarım... Kimsenin bir şeyi değilim ben, kimse de benim bir şeyim değil. Keyfederek yaşarım, ölürüm biter gider..."
Sayfa 18 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
Reklam
"Benim derdim bunlar değil. Abi hadi annem babam, onlardan evvelkiler bir şeylere yaşarken inanmış, şimdi bu onların nostaljisi ama yetmişlerdeki fraksiyonların fikrinin, jargonunun doksanlarda doğmuş insanların ağzında ne işi var? Her ders bunlar... 'Kaliteli tartışma,' diyorsun da ben burayı böyle hayal etmemiştim cidden."
Sayfa 17 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
"İnsan bir başka insanın neden öyle yaptığını, neden öyle söylediğini çok sonra anlar. Anladığı an da anlamadığı anda vermiş ya da vermemiş olduğu tepkiler için pişmanlık duyar. Bunları belki eksik belki abartılı bulur... Lakin artık yapacak bir şey de yoktur. O ânı zihninde yeniden yaşarken söyler ne diyecekse. Yani, aynı anda bir arada olabilmenin tek yolu hayal etmektir bence." "Nasıl?" diye sordu Hasan. Alper hemen hemen aynı düşünceyi hemen hemen aynı sözlerle tekrar etti. "Eyvallah!" dedi Hasan pek bir şey anlamasa da. "Benim derdim bunlar değil. Abi hadi annem babam, onlardan evvelkiler bir şeylere yaşarken inanmış, şimdi bu onların nostaljisi ama yetmişlerdeki fraksiyonların fikrinin, jargonunun doksanlarda doğmuş insanların ağzında ne işi var? Her ders bunlar... 'Kaliteli tartışma,' diyorsun da ben burayı böyle hayal etmemiştim cidden."
Sayfa 17 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
Ne alâka ya, ben zengin avamdan da hoşlanmıyorum. Halk dediğin bir yığın insan. İçinde faşist var, Yirmi Yedi Mayıs'a devrim diyen var, pilavı elle yiyen var, götünde beş okka bokla gezen var, kokan var, karısını çocuğunu döven var... Ha elbette çok iyi insanlar da var... Bunun da zengini var, fakiri var, bana ne paralarından? Karşıyım abi ben böyle toptancılıklara, hissetmiyorum herhangi bir kalabalığın parçası kendimi, suç mu? 'Koyunlar', demek gibi bir genelleme bu. Siyasilerin kendi çıkarı için, kitleyi homojenize etmek için uydurduğu bir konsept...
Sayfa 16 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
Halk, tıka basa dolu halk otobüsüdür işte...
Sayfa 16 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
Hasan, "lşte bir ülkede yaşayanlar," dedi sardığı sigarayı Alper'e ikram ederken. Alper başıyla tanımı da sigarayı da reddetti. "Vatandaş kim o zaman?" "Yurttaşlık resmî bir hal," dedi Hasan ve ekledi: "Abi mesela Arap halkı, Türk halkı, Kürt halkı... Böyle..." Alper derste hocanın da sorduğu soruyu
Sayfa 16 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
9.1k öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.