Hakan Özer

Hakan Özer
@ehozer
Kitaplar güzeldi. Büyük laflar etmek eşsizdi. Kitaplarda yazılanları paylaşmak... yetmiyordu. Bir sigara daha yaktı. Daldı karanlığa.
Yazyalnızı - İki Deli Derviş
Yazyalnızı - İki Deli Derviş
Behçet Çelik
Behçet Çelik
Kahveleri aldıktan sonra boş masa olmadığını fark ettiler ve meydana doğru yürüyüp kütüphanenin önündeki ağaçları çevreleyen banklardan birinin kıyısına iliştiler. Kahvesini yanına bırakıp bir sigara sarmaya başlayan Hasan, "Ne vardı bugün?" diye sordu. "68'den çıktım şimdi," diye yanıtladı Alper ve dersteki tartışmayı geçen yıl onların da yapmış olabileceğini düşünerek sordu: "Halk kimdir Hasan hocam sence?" Hasan başını hafifçe çevirip akıl sağlığından şüphe duyduğu birine bakar gibi baktı Alper'e. Bir sorun göremeyince sessiz kalıp düşünmeye başladı. Alper hemen bir yanıt alamayınca bu sorunun onlara sorulmamış olduğunu düşündü önce. Akabinde, "Ya da Hasan o hafta dersi kaçırmıştı," diye geçti aklından.
Sayfa 14 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
Reklam
Şimdi Alper'in almakta olduğu dersleri Hasan bir yıl önce almış olduğundan, denk geldiklerinde ya da Alper başı sıkışıp danıştığında Hasan yine yardımcı oluyordu. Öğretmeyi, paylaşmayı, dayanışmayı seven, öğrettikçe mutlu olan insanlardandı Hasan. Alper, kendisi gibi bencilliğini ve bireyciliğini saklamayan insanlara, Hasan ya da kendi annesi gibi insanların daha bir şevkle yardımcı olmasını eğlenceli buluyordu. "Müslümanın konvört etmek istediği gayrimüslime sokulması ile aynı kafa," diye açıklıyordu zihninde bunu kendisine.
Sayfa 15 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
Yürüdü; yürürken parkasının önünü açtı; müziği susturup kulaklığı boynuna indirdi. Bu haliyle kendini stetoskobu boynunda bir doktora benzetti; Kuzey Meydan'ın ortasındaki cam piramidin yanından geçerken lisans yıllarında bir seminerde dinleyip öğrendiği Osmanlı bimarhanelerinin camdan bir binada hizmet veren modern hali içinde, hastalarına müzikle şifa dağıtan bir doktor olduğunu hayal etti. Hayali, bir çizgi romanın renkli sayfalarına dökülmüş gibi belirdi zihninde. "Şimdi bu gerçek olsa daha inşaatının ihalesinde bile..." Telefonunu çıkarıp Sözlük'e girdi, "hakikat" başlığının altına "sen hayallerimin katilisin çok geç anladım," yazdı ve yüzünde mağrur bir gülümsemeyle yoluna devam etti.
Sayfa 14 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
"Hayal kırıklığı!" diye düşündü ve bir refleks bir fikrisabit gibi o dize belirdi yine zihninde: "Hep ayrılık, isteğe erince istek ölür..." Düşünce, ne yöne sekeceği kestirilemeyen küçük bir top gibi bir başka tarafa zıpladı: "O da bir başka hayal kırıklığı." Lisenin ilk yılında dayısının tavsiye görünümlü zorlamasıyla okuduğu ve hayran olduğu Necip Fazıl'ı annesine övdüğünde işittikleri kendisini safi sersem olarak hissetmesine neden olmuştu. Annesine göre, sözü ile eylemi tutarlı kişileri okumalı ve Nazım'dan şaşmamalıydı. Zaten kısa bir süre sonra anlamıştı Alper: Dayısı Necip Fazıl'dı, annesi Nazım Hikmet... Hatta ülke böyleydi: Yarısı Necip Fazıl'dı yarısı Nazım Hikmet... Alper, isteseler de istemeseler de, her iki yarının da diğerinden izler taşıdığını, bunun kaçınılmaz olduğunu annesiyle dayısı arasındaki gergin ilişkiyi gözlemleyerek fark etmişti. Peki, kendisi kimdi? Ne taraftaydı? Tüm bunların uzağında biçimlenmek isteyen yeni insandı o. İsteği gerçekleşecek miydi? Bunu kendisi de çok merak ediyordu.
Sayfa 13 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
Güney Meydan'a yaklaşırken, sanki yönetmen beğenmemiş de sahne yeniden çekiliyormuş gibi, derste girdiği tartışmayı zihninde bir daha yaşıyordu. Zihninde her şey yolundaydı. Karşı tarafı da o konuşturunca her tartışmanın galibi oluyordu insan ama ağzını açtığı anda...
Sayfa 13 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
Reklam
Gök gürledi; yağmuru, esintiyi ve gitgide uzaklaşan taka sesini bir yıldırım aydınlattı. Karşı kıyıda müezzinler korosu bir işaret almışçasına arka arkaya ezan okumaya başladılar. Boğaz'ın üzerinde bir yükselip bir alçalan martılar gibi biri inerken diğeri çıkıyor, biri sanki durup dinleniyor, birinin avazı çok öteye gitmiş de diğerlerini oradan yanına çağırıyormuşçasına uzaktan geliyor ve yağmur sesine eklenen bu ilahi kanon, az önce girdiği tartışmada sükûnetini kaybeden Alper'i hem teskin ediyor hem hüzünlendiriyordu. Tartışma esnasında bir kibrit alevi gibi çakıp parlayan Alper, şimdi o alevi kuvvetli bir nefesle yitirmişçesine durulmuştu. Her tartışma sonrası böyle hissediyordu: Yanık bir kibrit misali kararmış, eğrilmiş ve bütünüyle tükenmiş...
Sayfa 12 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
Martı sesleri Alper'i şimdiye geri getirdi. Teslimi yaklaşan bir final ödevi için Tanpınar'ın Huzur'unu okuyordu zoraki. Okumak da denemezdi. Çoğu sayfayı atlıyor, ödevi için işe yarar bulduğu kısımları çekip alıyordu metinden. Kısa, çok kısa bir an, romanı okurken tasavvur ettiği âlemin içinde hissetti kendini; sanki aniden bastıran yağmurdan kaçan Nuran'la Mümtaz'ın önce sesleri sonra da suretleri şu Boğaz yamacında belirecek ve Alper, onları görüp zihnindeki tasavvur ile karşısındaki gerçekliğin benzerliğini kıyaslayacaktı. "Hayalimdekinden de uyuzlardır kesin," diye geçti aklından. Bakışları takayı aşıp karşı kıyıdaki pembe binaya, Sabancı Öğretmenevi'ne ulaştı. Oradan da geçen yıl mezun olduğu fakültesine... Böylece zihninde bir dolu anı canlandı.
Sayfa 12 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
"Hayalinden daha tatminkâr bir hakikat var olabilir mi?" Hararetli tartışma sonrası, hoca derse ara verdiğini duyururken Alper'in zihni yine bu soruyla meşguldü. Tartışmanın bu soruyla hiçbir ilgisi yoktu; lakin sanki bu soru zihnini kap bellemiş bir suydu da, bulduğu her çatlaktan sızarak varlığını hatırlatıyordu Alper'e.
Sayfa 11 - Giriş, Hayalin turkuaz denizlerindeKitabı okudu
200 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 3 days
Kurt Mıntıkası
Kurt MıntıkasıJavier Marias
7.1/10 · 61 reads
Reklam
Arkadaşımı Taksim'deki beş yıldızlı oteline uğurlarken zihnimde deliller toplanmıştı. Biraz yukarıda nedense bir dükkânı yıkamışlar, deterjanlı pis sular mazgala kadar yoldan aşağı akıyordu. Kimsenin farketmediği bir uygarlık dersi olabilir miydi bu ya da Garson Bey'in altın dişi, caminin duvarına yaslanmış oturan tinerci çocuklar. Tüm bunlarla ve daha kim bilir ne belli belirsiz izlerle vardığım yer, paslanma olasılığı yüksek, soğuk, demir bir yüzeydi. Bu düşük yoğunluklu çıkarsama yüzünden yeterince sarılıp sırtını pat patladım mı arkadaşımın, bilmiyorum. Ama gözlerimizin nemlenmesinden, ikimiz de bunun son görüşmemiz olduğunu duyumsamıştık, bence.
Sayfa 110 - Son GörüşmeKitabı okudu
Garson Bey'in de keşfettiği ve gözlerini kısarak bakmayı tercih ettiği boşluk, daha epeyce masanın üstünde asılı kalacakken bir bölümü Ağa Camii'nin akşam ezanını hızlıca okuyan müezzini tarafından dolduruldu. Neyle giriş yaparsak yapalım, o sözcüklerin bu boşlukta kendilerine bir yuva bulamayacaklarını biliyorduk sanki. Kapıdan sekiz on
Sayfa 109 - Son GörüşmeKitabı okudu
Behçet, dükkânında yoktu. Mamak'ın en genç tutuklularından biriydi Behçet. Daha on yedi idi. Güleç idi. Kapıları kırılır, evlerine girilir, yabana sürülür-kırılırların diyarından, Diyarbakır'dan getirilmişti. Şimdi sahaf dükkânında, o daracık yerde gelenleri gepgeniş mesellerle oyalıyordu. İnsanlar kitap satmaya ya da almaya değil, onunla yârenlik etmeye gidiyorlar dedim arkadaşıma. Hiç değişmemiş demek, diye yanıtladı tam kıvamındaki hünkârbeğendinin son lokmasını ağzına götürürken. Siyah ütülü pantolon üstüne beyaz tiril gömlek giymiş, ince bıyıklı güngörmüş hafif göbekli garson, sanki konuşmamızı duymak istemiyormuş gibi başını kibarca öteye çevirip bekledi. Yandaki masalardan birine bakıyordu aslında. Gıcırdayan eski panjurun aralığından, tenhada müessesenin aleyhine bir iş çevrilip çevrilmediğini görmek ister gibi. Sonra bir boşluk bulmuşçasına araya girdi ve ekmek kadayıflarınıza kaymak ister misiniz diye sordu. Bu akşama doğru, yıllar sonraki ilk karşılaşmamızda öncelikle sarfedilen kolestrollü, yüksek tansiyonlu, romatizmalı sözcükler aklımıza aynı anda geldi, gülümsedik, isteriz dedik Garson Bey'e. Elindeki adisyona ciddiyetle iki çizgi çekip döndü gitti.
Sayfa 109 - Son GörüşmeKitabı okudu
9.1k öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.