Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hakan Özer

Hakan Özer
@ehozer
Kitaplar güzeldi. Büyük laflar etmek eşsizdi. Kitaplarda yazılanları paylaşmak... yetmiyordu. Bir sigara daha yaktı. Daldı karanlığa.
Yazyalnızı - İki Deli Derviş
Yazyalnızı - İki Deli Derviş
Behçet Çelik
Behçet Çelik
1128 okur puanı
Kasım 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
«Hiç bir zaman gözüm tutmadı şu Bedri’yi. Belli dönemin belli aydın tipi. Paçası sıkıştı mı öte yana geçiverir. Yarı aydın, yarı inançlı, yarı namuslu. Hatta hatta paçasının sıkışmasına da gerek yok. Burdan görünür öbür yana yaltaklanır, ne edeceğini bilemez.» Yüzünden bir tiksinti belirtisi geçti. «İğrenç bir dünyada yaşıyoruz.»
Sayfa 294 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Reklam
«İnsan düşüncesi sıkıldı mı, olgun bir yemiş gibi balı pırtlıyor içinden.»
Sayfa 296 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Üsküdar’dan çok yolcu binmişti Köprü’ye, kalabalıktı vapur. Selim kalabalığı seviyordu. Bir köylü çocuğu olmasına karşın kent yaşamından, bu harıltı gürültüden hoşlanıyordu. İlginç ve tuhaf buluyordu insanları. Koşullandırılmıştı bu insanların düşünceleri, öfkeleri, sevinç ve kederleri. Uyanık görünseler de aslında uyuyorlardı. «Uyurgezer bütün bunlar!» diye düşündü. Doğru ve namuslu yaşamdan habersiz, ona buna kazık atarak, sinekten yağ çıkarmaya çalışarak, gündelik nafakayı doğrultmak uğruna, gündelik nafaka çıkınca daha çoğunun özlemi içinde, elbirliğiyle bozuk bir düzeni ayakta tutmaya uğraşıyorlardı. Sömürüyü bile bile yürütenlerin, uyanıkların, hinoğluhinlerin elindeydi dizginleri. Aldananlar, aldatanla bir safta sanıyorlardı kendilerini. Bir yanılgıydı bu, bir aldatmaca. Silkinebilseler görüvereceklerdi gerçeği. «Aldatmaca ne kadar açık!» diye düşündü. Demek insanoğlu gözüne batanı görmeyecek kadar kör.
Sayfa 287 - Bilgi YayıneviKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
199 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Bir Kadının Penceresinden
Bir Kadının PenceresindenOktay Rifat
7.8/10 · 720 okunma
Reklam
«Bakınca bütün İstanbul’la birlikte bakıyor.»
Sayfa 93 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Küçük şişe rakıdan sonra büyük de dibine inmeye başlayınca, kafalar iyiden iyiye tütsülendi. Rakının çoğunu Nüvit’le Bedri içmişlerdi. Nüvit şimdi bir öfke dalgasına kaptırmıştı kendini. Yüzü alabildiğine güleç, kimin nenin sözü edilse bağıra çağıra sövüyordu. Sağlı sollu politikacılara, aydınlara, kitaplara, dergilere, gazetelere, yollara, apartmanlara, sever görünüp de sevmesini bilmeyen kadınlara sövüyordu. Drug-store’dan, pub’dan, club bilmem kaçtan, snac-bar’dan ve bankadan geçilmiyordu sokaklar. Tümüne birden sövüyordu. Sakallı sakalsız, uzun saçlı, dazlak, bıyıklı, bıyıksız bütün insanlara sövüyordu. Tepedeki evinin çinkoları Kayışdağ’dan esen rüzgârla dökülmüştü. Bütün ahşap evlere, yalılara, apartmanlara sövüyordu. Ayağa kalktı: — Çıkalım! dedi. — Nereye çıkılır bu saatte! Yine sövecekti ki...
Sayfa 116 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Bizimki geceden korkan çocuğun türkü çağırması gibi bir avuntu, diyor. Toplum sorunları avutuyor bizi. Kişisel sıkıntılarımızı unutuyoruz. Oysa herkesin, köydekinin, kenttekinin, bakın bu konuda diretiyorum, bin bir ruhsal sorunu var.
Sayfa 115 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Benim ülkemde acı, kemerlerle, kubbelerle örtülür, korunur, toplumsallaştırılır. Bireysel, sivri acı yok gibidir. Öğreniyoruz. Acemilik sancısı.
Sayfa 21 - ykyKitabı okudu
141 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
İçinde yıldız gibi kayarak, rahatça bağlantı kurulup, yan gelip yatarak okunacak cinsten bir roman değil Resul. Yeryüzündeki hâl-i pür-melâlimizden gayet memnun olan okuma adayları için rahatsızlık verebilir, deyim yerindeyse “hikâye” anlatmıyor. Dil ve içerik başkalığı H. Kıran’ın ilk okuduğum Dağ Yolunda Karanlık Birikiyor’dan âşinâ olduğum, sevdiğim bir tarz; nev’i şahsına münhasır. Dücane Cündioğlu’nun bir tespiti vardı: Fırlatılıp atılmışız bir kere bu dünyaya. Biz kendimizi burada bulduk. Bir baktık ki buradayız. Yaşamı seçmedik, ona mâruz kaldık. Şaşkınız. Resul bu mâruz kalmanın, şaşkınlığın içinde… Bir çıkış arıyor, arıyoruz… Bedenden, bilinçten kaçabilir miyiz, gidilebilir bir yer var mı? Bu zulümden kurtulmak mümkün mü, nasıl? Bu sorulara cevap arayan Resul’un yer yer akıllara durgunluk veren hâli ile hallenmek isterseniz ne âlâ, çünkü kitap bittiğinde de elde avuçta kalan aynı soru işaretleri. “Resul durumu anlıyordu. Kimseye kırgın değildi. Hüküm böyleydi. Yüzünü ekşitmesi mi? Bir kere ağzı kanla doluydu, bunun kendi kanı olması durumu iyice tatsızlaştırıyordu. Karnın altına alınan darbeler insanı kilitliyordu. Az üstüne vurmak nefessiz bırakabiliyordu. Böbrekler coşkulu bir kusma isteği, karaciğer ve dalak ise içinde bir bomba patlamış gibi. Doğal olarak ben Resul gülümsemekte güçlük çekiyorum.” (S. 117)
Resul
ResulHüseyin Kıran · Sel Yayıncılık · 201794 okunma
Reklam
Çoğu kez salt düşünmekle doyar, söylemekle yetinir beynimiz; aklından geçirmek eyleme geçirmenin tohumudur muhakkak, ancak bu tohumun kendisi yeterli olur. Aklın bu yetinme yetisine ne kadar şükretsek azdır. Ya isteklerimizi kaçınılmaz biçimde gerçekleştirmek zorunda olarak programlanmış olsaydı beynimiz ve bedenimiz. Dünya bizim için muhteşem bir
Sayfa 98 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Saçları körpe bir lacivert. Turkuaz dişlerini göstererek gülümsüyor. Gümüş bir susuşu var.
Sayfa 55 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
9,1bin öğeden 9bin ile 9bin arasındakiler gösteriliyor.