Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
sevde
sevde
@ejderyaokur
Bookstagram: @ ejderyaokur :)
104 okur puanı
Ağustos 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Arka kapak yazısındaki gibi 90'lar tadında bir kitap. Yağmur'un ağzından anlatılmış. O dönemde yaşanan zorluklar,abisi tarafından sürekli baskı altında olduğu yetmezmiş gibi bir de baş örtüsünden dolayı yargılanıyor. Bunlar olurken Hamza Yağmur'a kapısını,yuvasını açıyor. Beraberinde gelişen olayları da kitapta okuyoruz.
Şennur Kasa... Kalemini bayıldığım, okumaya doyamadığım yazar. Sonunda beklediğim kitabın ellerimde. Bu mütevazi kalemi beni benden alıyor. Uyarlamalarına bayıldım. Her şey olması gerektiği gibi yaşanıyor,ön yargıyla yaklaşmak bana bu konuda pek mantıklı gelmiyor. Şennur Kasa'nın kaleminde en beğendiğim olay ise; çiftler birbirlerini asla aşağılamıyor, aşağılamıyor. Çıkar ilişkisi yok bi kere. Sonsuz, karşılık beklenmeden verilen sevgi... Ve yazar bunu çok güzel bir şekilde yansıtıyor. Yolun açık olsun güzel insan, diğer kitaplarını da sabırsızlıkla bekliyorum.
Otellerde hırsızlık yapan Parker bir gün yine hırsızlık yapmak için gittiği bir otelde Gümüş Saçlı Kızla karşılaşır. Gümüş Saçlı Kız,parasını çantasından düşürür Parker ise parayı araklamak ister fakat parayı aldığı yerde ona ait bir şey kalmıştır, defteri. Böylelikle hikayemiz başlar...
Çok severek okuduğum bir kitaptı. 2.kez bitirdim ve her okuduğumda değişik etkiler bıraktığını fark ettim. Hayattaki yerinizi belirlemeniz,amacınızı bilmeniz aslında ne kadar önemli. Bu kitap, size çok güzel şeyler bırakacak,düşünmenizi ve kendinizi sorgulayacağınız bir kitap. Tek kelimeyle harikaydı ve kesinlikle okunması gerektiğini düşünüyorum.
Kısaca: Dehri Efendi, küçük çocukları için, Anjel isminde Paris'ten İstanbul'a gelmiş, düşük ahlâklı bir kadını mürebbiye olarak alır.
Kadın yalıda, Dehri Efendi'nin büyük oğlu Şemi'yi, Dehri Efendi'nin on sekiz yirmi yaş küçüğü olan "Amca Bey"i, Dehri Efendi'nin kızı Melâhat'ın kocası Sadri'yi "paralarından yararlanmak için" baştan çıkarır ve bu üçünü yalı içinde büyük bir ustalıkla idare eder.
Bu sene favorilerime girecek olan kitap. Dili beni benden aldı. Bu zamana kadar bunca hayranlıkla okuduğum çok nadir kitap olmuştur. Kitabın sonu her ne kadar tahmin edilebilir bir durum olsa da yine de ağzımı açık bırakmaya yetti. O zamanın durumları çok hoş bi şekilde ifade edilmiş, kalemden dökülmüş. Klasiklerden olmasına rağmen,basit bir dili var ve anlaşılması güç değil. Çok severek okuduğum bir kitap oldu,kesinlikle tavsiye ederim.
Okur Takip Önerileri
Kitabın konusunu yeterince anlamak için arka kapak yazısı yeterli. Olay tamamen arka kapak yazısından işleniyor,olaylar çok hoş bi şekilde anlatılmış. Çok hızlı akıp giden bir dili var ve bir bakmışsınız kitap bitmiş. Kitabın sonlarına doğdu ise doğru işler değişiyor ve olaylar karışıyor. Beni en çok etkileyen belki de yaralayan kitabın sonuydu. Çok hoş bir tarzı ve işlenişi vardı ama yine de okuduğum diğer distopyaların önüne geçemedi. Her şeye rağmen,sonu ve işlenişi için okunabilecek bir kitap. Distopyaya başlamak istiyorsanız bu kitap çok uygun.
Bu kitabın kurgusu tek kelimeyle muhteşem! İlk kitaptan daha hızlı aktı ve delirdim okumak için. Karakterler arkadaşım,düşmanlar düşmanım gibiydi. Kin doldum,aşk doldum,sevindim,üzüldüm,gözlerim bile doldu. Kitabın adından sonunu tahmin edebiliyorsunuz,bu kafanıza takacağınız son şey olsun. Kesinlikle şansların en güzelini hak eden kitap serisi. Tahminen 3.kitabı da gelecek. Merakla,heyecanla yollarını gözleyeceğim.
Kapağından ötürü deli gibi merak ettiğim bir kitaptı. Kısaca konusu; Cadı Avcısı olan bir karakterimiz var ve büyüye karşı yetiştirilmiş. Büyüyü,cadıları ortadan yok etmekle yükümlü. Görevinin bu olmasına karşın bir gün büyü otlarıyla yakalanıyor ve hikayemiz burada başlıyor.
Sizi içine çeken,kendine bağlayan bir kitap. Her satırında kayboldum ve su gibi aktı desem yeridir. Ciddi anlamda bi saat ara versem aklımın kaldığı,okuyayım da bitsin sonunda ne oldu diye merak ettiğim nadir kitaplardan. Kesinlikle heyecan doluydum okurken. Şiddetle tavsiyemdir.
Kitabımızın aşık bir kızın hikayesi konulu diyebiliriz. Beraberinde bu kızımız (Ateş) neler yaşamış, başından neler geçmiş,kimlerle karşılaşmış ve aşık olduğu adama karşı nasıl bir yol izlemiş bunları okuyoruz. Başlarda sade konusu itibariyle ilgi çekici gelmeyebilir fakat okudukça olayların aslında ne kadar sindirilerek işlendiğini ve özenle yazıldığını anlamanız mümkün. Bu kitap ya yaşanmışlıklara dayanıyor ya da yazar bu kitap için kendine ayrı bir dünya yaratmış. Anlayacağınız üzre kitap sizi bir dünyanın içine alıyor kah Ateş'e kızıyorsunuz kah Mehmet' bazenleri mutlu ediyor sizi,yüzünüzde bir tebessüm... Eğer siz de bu dünyada kaybolup gitmek istiyorsanız Çoban Yıldızı'nı hemen alıp okumalısınız! Ben de yazarın diğer kitaplarını okumak için sabırsızlıkla bekliyor olacağım.
Bunlar dışında içindeki şiirlerin,şarkıların dipnot olarak alınmasını isterdim. Şairlerin isimleri,şiirlerin ve şarkıların isimleri... Bazı kısımlarda gerçekten gözüm dipnot aradı.
Warcross'un ikinci ve söylentilere göre serinin son kitabı olan Wildcard; ilk kitaba göre daha yavandı,olaylar biraz daha azdı. Bana kesinlikle olay bakımından yetersiz gelmedi ama karakterler hakkında daha fazla bilgiye sahip olabilirdik. Yalnızca bu konuda bir eksiklik hissettim. Yazarın kalemiyle olayların güçlendiğini düşünüyorum. Hatta ilk kitaba göre daha derin ve saran bir yapısı var. Yine soluksuz okuyacağınız, su gibi akıp gidecek bir kitap. Emika, her zamanki gibi en sevdiğim karakter oldu. Onu içimde yaşayıp verdiği kararlara ortak olduğumu bile hissettim. Bu yılın favori serilerim arasına girecek muhtemelen. Herkes 2018'de okuduğu için ben biraz geç kalmış olabilirim ama olsun... İlk kitapta aklınızda oluşan soru işaretlerini yok edecek bir kitap, şiddetle tavsiye ederim.
Okuduğum en iyi bilim kurgu romanlarındandı. Kitabın konusunu kısaca arkasında okuyabilirsiniz zaten ben direkt olarak sizinle duygularımı paylaşmak istiyorum.
Marie Lu gerçekten efsane bir kurgu düzenlemiş. Kitabı başladığım gibi bitirdim. Sizi saran basit bir dili olmasıyla beraber aynı zamanda sizi çok şaşırtacak olaylar gelişiyor. Yazar dengeyi o kadar güzel ayarlamış ki; kitabı bitirdiğinizde bile ağzınız açık kalıyor, başka duyguların içine giriveriyorsunuz. Kitabın içinde her konudan bir parça bulundurmuş yazar. Heyecan, arkadaşlık, mücadele,aşk... Karakterler arasında da hoş bir uyum vardı. Karakterlerin orijinalliği, düşüncelerine kadar beni cezbetti. Benim en sevdiğim başkarakter olan Emika oldu. Güçlü yapısı, yaptığı işler, kararları beni çok etkiledi. Tavsiyemdir...
Hayvan Çiftliği fabl tarzında,okuması kolay bir kitap. George Orwell zaten kalemini sevdiğim bir yazar olmakla birlikte bu kitabıyla da pekişmiş oldu. Kitabımız, hayvanların başkaldırışıyla başlıyor, domuzların önderliğinde özgürlüklerini ilan etmiş olan bir toplum haline dönüşmüş oluyorlar. 1984 ile kıyaslandığı zaman verdiği duygular bakımından biraz yavan kalmış fakat betimlemeleri ve anlatımı kuvvetli. Kitabı okurken günlük hayattan örnekler bulup, kendinize hatta kendi toplumunuza yakın gördüğünüz fazlaca şey olabilir. Tabii ki bu da kitaba kendinizi daha yakın hissetmenizi sağlıyor. Ezilmişlerin başkaldırışlarına ayrıca önayak olmuş bir kitap. Yazar kitabı açık ve net yazmış bu nedenle de anlaşılmayacak hiçbir yönü yok. Dil sebebiyle de basit diyebiliriz yani herkesin okuyup kolaylıkla kavrayabileceği bir kitap. George Orwell okumaya başlamayan kişiler için ilk seçenek bu kitap olabilir. Kesinlikle tavsiyemdir.
Kitabın kurgusu efsane. Gerçekten tek kelimeyle muhteşem. Kalın olmasına rağmen yazar çok tadında yaymış, cidden zevkle okudum. Tek sorunum yavaş okunmasıydı. Evet çok güzel yaymış,kurgu,kitap kendini okutuyor. Ama tek günümü alması gerekirken 2 günümü vermem beni biraz üzdü. Ve Ay Günlükleri serisindeki gibi androidler vardı. Onun gibi ilerlemesini bekledim. Bazı kısımlarını Scarlet'a benzettim. Bazı yerleri durağan geldi. Açıklaması zor şeyler hissediyorum bu kitaba karşı açıkçası.
Bu kitaba olan hislerime,düşüncelerime hiçbir kelime tercüman olamaz. Yorumun başından ben alın alın okuyun, okutun notumu bırakıyorum. Üç genç kızımız var ve hayat üniversitede bu kızlarımızı bir araya getiriyor. Aynı evde yaşamaya çalışırken en önemli konulardan birisi olan dini konularda ve bazı düşüncelerde ayrılık yaşıyorlar. En ortada kalmış karakterimiz ise bana göre Peri. Her iki tarafı da araştırıp sorguluyor Peri çünkü arada kalmış. Bu durum hayatında hep olduğu için, ailesinden bu yana çelişkilerle büyüdüğü için ne yapacağını şaşırmış durumda. Evini paylaşacağı iki kızımız dışında Azur adında bir profesörümüz var. Azur, dinle alakalı konuları öğretmekten çok tartışmayı seven bir profesör. Bu kıymetli hocamızın derslerine sadece müslüman olanlar değil, birçok dine mensup insanlar da katılabiliyorlar. Harika bir tartışma ortamı, kesinlikle içinde olmak istedim ve öyle hayal ettim. 'Ben olsam ne derdim?'. Merak etmiyorum değil. Siz olsanız acaba ne derdiniz? Tartışmalara nasıl katılırdınız? Bilgi sahibi olmamız gereken her konuya itina ile değinmiş ve çok güzel bir biçimde anlatmış. En basitinden ''kapalı,müslüman bir genç kadın feminist olamaz mı?'' gibi soruların yanıtını bulabileceğiniz okurken gerçekten 'Bu kadar muhteşem bilgileri bu kadar güzel bir biçimde nasıl alabilirdim?' dedirtecek bir kitap. Her şey tüm olağanlığıyla, aşkıyla,tüm çıplaklığıyla anlatılmış efsaneler efsanesi bir kitaptı. Gerçekten daha çok konuşurdum ama bu kitabı okuyan insanlarla konuşacak daha çok şeyim var gibi. Elimden gelse hepimizi toplardım...
Biz, Ölümlüler almak için gün saydığım ve sonunda indirimde bulup kaptığım bir kitaptı ama bana çok durgun geldi. Kitapta birçok karakter var ve onların bulundukları durumlar var keyifli fakat durağan bir kitaptı benim için. Olaylar güzel ele alınmış, yazım tarzı ilgi çekici, bölüm başlarındaki açıklamalar benim için ayrı ayrı güzeldi. Ama olayların yüzeyselliği ve durağanlığı kısacık bir kitap olmasına rağmen biraz sıktı.Ama karakterler,gruplar ve kitabın sonu bana göre efsaneydi. Kusurlarıyla birlikte Ness'İ bu kitapla tanıdığım için mutluyum. Sıra Son ve Ötesi'nde :).
Kitabımız garip mesajlar alan genç kızımızla başlar. Başta itici gelen konuşmalar kendini tatlılığa bırakır ve sizi pek de istemeyeceğiniz bir son bekleyebilir. Ya da benim gibi 'aman iyi be' de diyebilirsiniz. Kitabın yazımı sade ve okunması kolaydı bu yüzden tek gecede bitirip depresyona girebilirsiniz. Kitap kalın gibi görünse de kitapta fazla olay yoktu. Sadece Haziran ve Furkan arasındaki olayları okuduğunuz için kitabın ilerideki sayfalarında da ne olacağını tahmin edebiliyorsunuz. Çerezlik, boş zamanlarda okunabilecek tatlı bir hikayeydi.
Ness ile Biz, Ölümlüler kitabıyla tanışmıştım bildiğiniz üzere ve kitaptan pek fazla haz etmemiştim. Bana kalırsa bu kitap ona göre daha akıcı, daha etkileyici ve daha sürükleyiciydi. Başlığıyla tamamı ile örtüşen kurgusu 'gerçekten son ve ötesi' dememe sebepti. Kitabın akıcı olmadığını ve beğenmediğini söyleyen birkaç yorum okudum. Sanırım kitap ya çok sevilmiş ya da hiç sevilmemiş. Ama bana kalırsa kurgusuyla, yazımıyla her şeyiyle bütün olmuş bir kitap. Kitaptan daha fazlası benim için çünkü sonuna kadar sürekli sorularla devam ediyorsunuz. Tek sevmediğim yanı sonunun seri kitabı gibi bırakılması. Sonunu ben aklımda sonlandıramıyorum... Ama bu saatten sonra da Ness kalp ben.
