Meğer mahrum kalmanın ne büyük meziyetleri, faziletleri varmış! Meğer biz ne şımarık, hatta küstah insanlarmışız! Mutluluğu hep büyük şeylerde aramaya kalkarız da, şöyle bir kuru ekmek parçasının bile insana o zevki verebileceğini bilmeyiz. Önümüze kolay, bol gelen şeyler, bizi ahlaksızlığa götürüyor, muhakkak! Her bulduğumuz şeyden sonra, daha bir iyisini bekleriz, bulamazsak kendimizi şanssız sayarız. İnsanları bu şımarıklıktan, bu açgözlülük felaketinden kurtarmak lazım.
Maddi hayat vasıtalarının bolluğu, lüks ihtiyaçlarının çokluğuyla insanlar hangi saadete erdi? Bir kısım insanın bu tükenmez ihtiyacını temin için şüphe yok ki başka bir kısım aç kaldı. Bu mavi gök altında, bu yeşil yer üstünde herkesin rahatça doyarak yaşamaya hakkı varken, bu pek mümkünken; neden bir yanda dökülüp taşan sofralar ve neden öbür yanda bir kuru ekmek bile bulamayanlar?
(…)
Yiyecek bir lokma ekmek bulmak ve kafada bir şey, bir ideal taşımak, ne büyük mutluluk!
Bir ömrün sonunda verilecek bir hesabı olmamak, insanlığın karşısında açık alınla çıkabilmek ne eşsiz mutluluk!..
Sayfa 73 - Timaş Yayınları, 14.Baskı: 2013 Ağustos