Demokrat Parti'nin başlattığı ve bugüne kadar gelen siyaset anlayışı, rant ekonomisine dayandığı için ekonomik sorunlara çözüm üretemiyor, ortalama on yıl geçmeden ülke derin bir ekonomik krize giriyor, her krize girdiğinde askeri müdahale veya darbe ile yeniden düzenlemelerle kriz aşılmaya çalışılıyordu. Ancak bu süreçte sadece ekonomi şekillendirilmiyor, iç ve dış siyaset de ABD tarafından yönlendiriliyordu.
Sayfa 87Kitabı okudu
Sokak sokak gezip kitaplar toplanıyor.
Özellikle eski tarihi kitaplar ve din kitapları. Ekonomik kriz ve geri dönüşüm bahanesi altında kitaplar toplanıyor ..Metaverse çağına giderken dijital dışında hiç bir şey kalmasın istiyorlar !!! Kitaplarımıza sahip çıkalım.
Siyaset ve Retorik
İçeriğin siyaseti olduğu kadar formun da siyaseti vardır. Form, dikkatimizi tarihten başka tarafa çevirmek anlamına gelmez, form gerçekte tarihe erişimin bir biçimidir. Sanatsal form konusunda yaşanan büyük bir kriz -diyelim ki on dokuzuncu yüzyılın sonu ve yirminci yüzyılın başında gerçekçilikten modernizme geçiş- neredeyse her zaman tarihsel bir kargaşayla bağlantılıdır. Burada bahsedilen kargaşa, Birinci Dünya Savaşıyla sonuçlanan siyasal ve ekonomik karışıklık dönemiydi. Bu, modernizmin bir başka şeyin semptomu olmanın ötesine geçmediğini iddia etmek anlamına gelmez. Ancak kültürel form alanında yaşanan yeterince derin bir kriz, aynı zamanda genellikle tarihsel bir krizdir
Sayfa 13Kitabı okudu
Alıntı_02
Sermaye hareketlerinin serbestliği, dijital teknolojinin de gelişmesiyle birlikte, paranın kısacık sürelerde bütün dünyada tur atabilmesine olanak sağladı. Eskiden bir yerde sorun çıktığında paranın oradan çıkması izinlere tabiyken şimdi anında bir dijital işlemle çıkıp başka yere gidebiliyor. Bu konularda belirli limitler içinde otomatik olarak
Sayfa 20 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Şu anda insanlık her alanda müthiş bir kriz yaşıyor. Ekonomik anlamda, adalet anlamında, ahlak anlamında, inanç anlamında... Bu insanlığa sadece ve sadece ümmet-i Muhammed model olabilir.
Sayfa 20Kitabı okudu
Ekonomik kriz, deprem ya da sel gibi bir şey değil, dediler. Tanrı'dan gelen bir afet değil! İnsanın kendi kendine yarattığı bir felaket! Onun için de biz karışmıyoruz, dediler.
Sayfa 131 - doğan kitapKitabı okudu
KEÇİLER OLMASA KAHVE İÇEMEYECEKTİK .
Her sabah güne dinç başlamak için içtiğimiz kahvenin hikayesini biliyor musunuz?
İlginçtir bu hikaye.
Örneğin keçiler olmasa belki de kahve içemeyecektik.
Milattan sonra 800'lü yıllardı.
Bugün Etiyopya dediğimiz Habeşistan'ın Kaffa şehrinin yüksek yaylarında Kaldi adında bir çoban keçilerini
İktisadi kazanımlardan istifade edemeyen, gücün seçkinlerde olduğunu hisseden ve kurumlara güvenini yitiren bir toplum. Farklı partiler arasındaki mücadelenin giderek kutuplaşması ve sıfır toplamlı hale dönüşmesi. Kurumların ihtilafları çözmede ve aracılık etmede yetersiz kalması. Kurumları daha da istikrarsızlaştıran ve onlara duyulan güvenin içini daha da boşaltan bir ekonomik kriz... Seçkinlere karşı halkı savunduğunu iddia eden, halka daha iyi hizmet etmek için kurumsal denetimlerin gevşetilmesini talep eden bir tek adam. Tanıdık geliyor mu?
Sorun şu ki bunlar sadece bir ülkeyi değil pek çok ülkeyi anlatıyor. Bu örneklerden biri, tek adam Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini seküler seçkinlere karşı konumlandırarak bütün kurumsal frenleri ortadan kaldırırken, muhafazakâr orta sınıfların ve kırsal seçmenlerin desteğini istediği Türkiye olabilir. Victor Orbán’ın aynı şeyleri yaptığı ve bunlara fazladan göçmen karşıtı söylem ve eylemlerin eklendiği (ülke halen Avrupa Birliği kurumlarınca sınırlansa da) Macaristan olabilir. Tek adam Rodrigo Duterte’nin gerçek ve şüpheli uyuşturucu satıcılarına ve kullanıcılarına karşı ölüm timleri kurduğu ve muhaliflerini şeytanlaştırdığı Filipinler olabilir. Fransa’da 2017 başkanlık seçimlerinde, 21. yüzyılın asıl çatışmasının sol ve sağ arasında değil, küreselleşmeciler ve yurtseverler arasında geçtiğini söyleyerek ustaca bir yeniden tanımlama yapan ve sarsıcı bir zafere çok yaklaşan Marine Le Pen olabilir.
Veya Donald J. Trump olabilir.
Sayfa 544Kitabı okudu
