İvan İlyiç'in Ölümü. Bir ölüm ki ne ölüm. Öylesine dehşete düşürücü öylesine hırpalayıcı oldu. Her şey çok sıradan çok alelade bir şey okuyormuşsunuz gibi başlıyor. Şaşırtacak, üzecek ya da sevindirecek olağanüstü şeyler olmuyor fakat çok geçmeden İvan İlyiç de ölümü de birdenbire bu sıradanlık sebebiyle sokaktaki insanlara, arkadaşımıza, ailemizden birine hatta bize dönüşüyor. Bu farkındalıkla birlikte başlıyor İvan İlyiç'in sızıları. Ölümle yüz yüze gelip onun bir karanlık değil de aydınlık olduğuna inanana, ölümünü kabullenene kadar da dinmiyor. İvan İlyiç'i bu kadar etkileyici yapan da tüm bu süreçte İvan'ın gerçekçiliği sebebiyle ona dokunabiliyoruz ve tam da onun gibi ölümü kendimize konduramıyoruz.