Elhan-ı Şitâ
Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş; Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi kar Geçen eyyâm-ı nevbahârı arar... Ey kulûbün sürûd-i şeydâsı, Ey kebûterlerin neşîdeleri, O bahârın bu işte ferdâsı: Kapladı bir derin sükûta yeri
Gubbe 54
Bir cemiyette ahlâk ve âdetlerin ne suretle değiştiğini kelimele- rin istihalesinde görmeli. “Üstat” kelimesinin son senelerde aldığı mâna, bu bakımdan, küçük bir tetkike değer! Eskiden “üstat”, herkesçe tasdik edilmiş ehliyetlere verilen büyük bir payenin ismiydi. Üstat, dâhiden bir derece aşağıda idi: Üstat Ekrem edebî mertebede Dâhi-i Âzam’ın arkasından gelirdi. Üstat, ehliyetin son olgunluk merhalesini ifade ettiğinden yaş, baş ve sakal merhumlarını da içine alırdı. İhtiyarın saygı gördüğü, sakalın çenede çirkin görünmediği devirlerde, “üstat” kelimesinin de utanılacak bir mânası olamazdı. Son senelerde, maddî hayat zevkinin istilâ edici bir şekil alma- siyle, üstat kelimesinin de yavaş yavaş itibardan düştüğü görülür: Ak saçlı Anatole France, bu kelime ile kendisine hitap edilmesine hiç tahammül edemezdi. Anatole France’ın kâtipliğini uzun seneler yapmış olan bir yazarın geçenlerde yayınladığı Hâtırat kitabında, “üstat” hitabı karşısında, yaşlı ve büyük san’atkârın zarif hiddetini nakleden satırları okumağa değer. Bizde bu kelime, şimdi, yarı yarıya küçümseme ve alayı içine alan bir garip şaka lâfzıdır. Üstat, okuyup yazmakla vaktini boşuna geçirmiş bir aptal ve bir bunağın sıfatı şeklinde mânidar bir tebessümle söylenir. Bu kelimenin macerası, birçok sosyal kıymetlerin etrafımızda nasıl değiştiğini gösterir.
-Üstad-
Reklam
Bûs-î lâ'linle çıkar evce nevâ-yı âşıkân Ey büt-i hânende ma'cûn-ı sadâ-efzâ bûyâ
"İlişkimizde sevgiyi görebilmek için; ilana yazılan " Deniz manzaralı muazzam ev!" gibi pazarlandığını amargi görmek için lokasyona intikal edildiğinde; küçük kare bir camdan kafanı hafif sağa eğersen görebildiğin bir deniz manzarası gibiydi oradaki sevgi. Benim de, bu ilişkideki sevgiyi görebilmek için, kafamı hafif sağa eğmekle geçirdiğim zaman yüzünden artık boynum tutulmuştu. Boyunlukla gezmiyordum ama kas gevşetici krem sürmüşlüğüm vardır."
“Saçma sapan diyebilmek için her şeyden önce manasını anlamalı, değil mi?”
Sayfa 171Kitabı okudu
Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Günahlarımı, bilgisizlik yüzünden yaptıklarımı, haddimi aşarak istediğim kusurlarımı, benden daha iyi bildiğin bütün suçlama bağışla! Allah'ım! Ciddi ve şaka yollu yaptıklarımı, yanlışlıkla bilerek istediğim Günahlarımı affeyle! Bütün bu kusurların ben de bulunduğunu itiraf ederim. Allah'ım! Şimdiye kadar yaptığım, bundan sonra yapacağım, gizlediğim ve açıya vurduğum ve benden daha iyi bildiğin günahlarımı affeyle! Öne geçiren de sen, geride bırakan da sensin. Senin gücün her şeye yeter"
Reklam
469 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.