İnsanların görünüşle, zâhirle ilgili takıntıları, aslında içlerindeki büyük boşluğu örtmek içindir. İçi boş olan dışına abanır. Yaradan'dan kopan insan görünüşe ve gösterişe daha çok önem vermeye başlar. Güzelliğin kriteri Hakk'in değil nefsin hoş gördüğü olur. İnsan ruhunu değil bedenini önemsemeye başlar. Ruh arka planda kalır, beden öne çıkar. Bedeni süslemek, kafasına göre değiştirmek, beden zevkleriyle oyalanmak en önemli işi olur. Ruhun ihtiyaçlarını ihmal eder. O zaman da derin bir boşluğa ve karanlığa düşer.