“Patronumun gözüne girmek için çalışmıyorum. Hiçbir şeyi,
hiçbir zaman anlayamadınız. Güçlü olmak için çalışıyorum,
onlardan bir eksikliğim olmadığını kanıtlamak için çalışıyorum.
Kimseye muhtaç olmak istemiyorum. En korktuğum
şey bu; annemi düşünüyorum, Şermin Teyze’yi, Mualla
Teyze’yi.... Tümü de muhtaçtılar, kimliklerini yitirmişlerdi,
yaşamıyorlardı sanki. Onlar gibi olmak istemiyorum,
erkek ya da kadın kimseye muhtaç olmak istemiyorum, istemediğim kişiyle birlikte olmak zorunda kalmayacağım, bunlar
için de para gerek, para bir çeşit özgürlük. Hayır zengin
koca da istemiyorum, bu kez onu bırakıp gitme özgürlüğüm
olmaz, hem bir işe yaramak istiyorum ben, beynimi kullanmak
istiyorum, o kadınların, annemin, o teyzelerin donuk
gözlerini, ölmüş balık bakışlarını anımsadıkça, çalışıyorum
işte, çalışacağım da. Anlamıyor musunuz siz, kendim olmak
istiyorum, kendi adımla anılmak istiyorum ve erkeklerden,
evlilikten yalnızca dostluk bekliyorum. Dostluk da saygı da
eşitlikle olur, anlamıyor musunuz, eşitliğin olmadığı yerde
ikisi de yok.”