Hayatımıza, yaşam biçimimize ve hatta psikolojimize etki eden ve yön veren bir cümle; El alem ne der?
Kıyafetlerimizden, seçtiğimiz eşe; gittiğimiz okuldan, aldığımız telefona kadar her şeye büyük etkisi var maalesef ki.
Peki hiç “Allah ne der”i düşünüyor muyuz?
Düşünsek de el âlem ne der den sonra düşünüyoruz.
Ya Peygamber efendimiz ne der, bunu aklımıza getiriyor muyuz?
Peygamber efendimiz hayatta olsa “ne der” i aldığımız kararların kaçta kaçında düşünüyoruz?
Bizi yoktan var eden, kendine muhatap kabul eden, günahlarımızı tövbe ile affeden “Allah ne der” in derdinde olalım. Olalım ki Allah bizden belki razı olur, kulum benim rızamı kullarımın ayıplamasından, küçük görmesinden, yadırgamasından ötede tuttu, öyleyse ben de ondan razıyım desin.
Annenin evladından kaçtığı, herkesin kendi derdine düştüğü, hatta peygamberlerin bile “nefsim, nefsim!” dediği mahşer meydanında “Ümmetim, Ümmetim!” diye dua eden Peygamber efendimiz ne der onu düşünelim, onu dert edinelim ki şefaat dilemeye yüzümüz olsun.