Medine'ye gelişinden sonra Peygamber (s.a.v.) tarafından ilk girişilen iş, şimdi Mescid-i Nebevi denilen caminin inşası olmuştu. Bu binanın bir kısmında, yerden biraz yüksekçe, suffa denilen, üstü hurma dallarıyla örtülü bir bölüm inşa edilmişti. Bu, İslam'ın, içinde oturulabilen ilk üniversitesi idi. Müdavimleri, geceleri orada yatar ve
Eğer Tanrı yok ise, nesnel ahlâkî hakikatlerin varlığından söz edilemez. Tabii ki ahlâkî hakikatler nesnelmiş gibi hayat sürebiliriz ve tarih boyunca birçok ateist, ahlakın İlahî bir temele dayanması gerektiğine inanmadan, hayranlık uyandırıcı seviyede ahlâkî üstünlük göstermiştir. Fakat, benim burada iddia ettiğim şey şudur: Eğer Tanrı’yı bu
Allah lafzı, XV. yüzyıl ve öncesinde yapılan tercümelerde geçmez. Allah lafzı yerine Doğu Türkleri Tenri; Oğuzlar Tanrı kelimesini kullanır. Allah'ın adları çoğunlukla Türkçedir:
el-'afuvv "affeden" keçürgen; el-'azim "yüce" ulug; el'aziz "aziz" yiryen; el-ahad "tek" yalguz; el-bari
Arap kaynaklarında mesela 1330'larda İbni Battuta'nın seyahatnamesinde "berr et-Turkiyye el-ma'ruf bi-bilâd er-Rum" yani "diyar-ı Rum olarak bilinen Türk toprakları" diye geçer.
Büyük hukukçu ve Muhaddis Abdullah b. Yusuf ez- Zeyla'i'nin "Nasbu'r - Râye li- Tahrici Ahâdîsi'l - Hidâye" adlı eseri ahkâm hadisleri konusunda gerçekten benzeri olmayan bir kitaptır; çünkü yazarı, araştırmada bir an bile boş durmamış, bu uğurda her türlü engeli aşmış, büyük küçük demeden yitiğini kimde ve nerede
Herşeyi yoktan var eden Halik Allah, canlı olan mahlukatın ölümünü yaratan, öldüren Mümit Allah
Kuvvet ve kudret sahipleri üzerinde dilediği gibi tasarruf eden Muktedir Allah
Diri,tam ve mükemmel manasıyla hayat sahibi olan Hayy Allah
El-Vacib'ul vücut olan,varlığı hiç değişmeden duran Hakk Allah
Herşey helak olduktan sonra geri kalacak olan Ahir
İsm-i Hakem ve Hakîm, bedahet derecesinde Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın risaletine delâlet ve istilzam ediyor denilebilir. Evet, madem gayet manidar bir kitap, onu ders verecek bir muallim ister. Ve gayet güzel bir cemal, kendini görecek ve gösterecek bir âyine iktiza eder. Ve gayet kemalde bir sanat, teşhirci bir dellâl ister. Elbette