Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dünya Adil Bir Yer Değil
Bugün dünyadaki 35. yılım, doğum günüm. Cahit Sıtkı’nın deyişiyle: “Yolun yarısı”. Bu zamana kadar yaşadıklarımdan, şahit olduğum binlerce hayat hikâyesinden, kendimce okuduğum kitaplardan, dinlediğim müziklerden, izlediğim filmlerden bir terapist olarak şunları öğrendim: İnsan nisyanla malüldür ve fena halde hüzne, hüsrana mahkûmdur. Her hal
فمن الذي يستطيع ان ينصركم غير الله عز وجل ALLAH azze ve celle"nin dışında size yardım etmeyi kim güç yetirebilir ?
Reklam
غلبه الكفار على المسلمين ليس بنصر انما هو استدراج لهم وامتحان للمسلمين Kafirler yardım olmaksızın müslümanlar üzerine galib olurlar. Ancak bu durum onlar için istidraç müslümanlar için imtihandır.
Şeyh, imam, âlim, allâme, sahasında tek, Hüccetü'l-İslâm Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Ahmed el-Gazâlî et-Tûsî (Allah onu rahmetiyle kuşatsın, rızâsına ulaştırsın ve kendisini cennetlerin en güzel yerlerinde yerleştirsin) der ki: Dostlarının kalplerini muhabbetinin ateşiyle yakan, onların bütün düşüncelerini kendisinde toplayan, ruhlarını yüce zâtına kavuşma iştiyakı ve O'nu müşahede aşkıyla coşturan, gözlerini ve basiretlerini yüce cemâlini görmeye bağlayan Allah'a hamdolsun.
NUR RİSALELERİNDE HZ. ALİ İLE İLGİLİ RİVAYETLER
"BEN İLMİN ŞEHRİYİM, ALİ DE ONUN KAPISIDIR."(1) Nur Risaleleri'nde "Keramet-i Aleviye" diye sunulan bu büyük iddiaların temel dayanağı, işte bu hadistir. Bu hadisin Nur Risaleleri'ninde zikredilmesinin sebebi, müellifinin gizli ilimlerin Hz. Ali'ye verildiğine inanması ve bundan kendisi ve risaleleri lehine
Sayfa 223 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
ey nefsim! kurtuluşa doğru koş; keskin ince ağızlı, bilenmiş kılıçlar gibi ol; nüfuz et iyice derinlere. çünkü, eğer insanlar yaratılış incelikleri üzerinde düşünselerdi, niçin yaratıldıklarını araştırsalardı, hiçbir insan gülme nedir bilmezdi.
Sayfa 232 - insan yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Fazla et yeme âdeti olan Türkler ve benzeri diğer milletler ile vücutlarında fazla et bulunan kimseler en güçlü bedenlere sahip olup savaş ve çatışmalarda en çok zorluk ve sıkıntı çıkaranlardır. Ancak hazım gücü kuvvetli olan ve hastalığı bulunmayan kimseler hariç eti hazmetmek zor bir şeydir.
A'ZEB
Abdullah b. Mes‘ûd, “On günlük ömrüm kalsa yine de Allah’ın huzuruna bekâr olarak çıkmamak için evlenmeyi tercih ederdim” demiştir. İki karısı vebadan ölen ve kendisi de bu hastalığa yakalanan Muâz b. Cebel, Allah’ın huzuruna bekâr olarak gitmek istemediğinden, çevresindekilerden kendisini hemen evlendirmelerini istemişti. Hz. Ömer de aynı şekilde birden fazla kadınla evlenmeyi tercih ediyordu. İlk müslümanların inancına göre evli bir kimsenin kıldığı iki rekât namaz, bekârın kılacağı yetmiş rekâttan daha üstündü; bir mücahid cihada katılmayandan ne kadar üstünse bekâra nisbetle evli kişi de o kadar faziletliydi. Rivayete göre, bekâr yaşamayı tercih etmiş olan Bişr el-Hâfî vefatından sonra kendisini rüyada görenlere, “Allah bana çok yüksek makamlar verdi, ancak yine de evlilerin derecesine ulaşamadım; çünkü Allah bekâr olarak huzuruna çıkmama rızâ göstermedi” demiş ve çoluk çocuğun yüküne katlanıp nafakalarını temin etmek için didinen Ebû Nasr et-Temmâr’ın kendisinden yetmiş derece daha yüksekte olduğunu söylemiştir.
Yurdunu bulsa, kasvetli rüzgâr; Teninden korkma, etinden, bedeninden... Sürülsen, ölürsün; kaçsan evin, zindan. Prangalar hükmün sürsün, Silahlan dövüş, meydan ortasında döğüş Unutma namahrem elleri, yiğitlenen köpekleri Derdini sırtla, el et de geç. Yurdunu bulsa, kasvetli rüzgâr; Teninden korkma, etinden, bedeninden...
Reklam
"Ey Rabbimiz bize zorluklara karşı tahammül gücü bağışla, adımlarımızı sağlam kıl ve hakikati inkar eden bu topluma karşı bize yardım et" (Bakara ,2/249-251)
Yedinci Bürhan (Yedinci delil,hüccet)
Ey arkadaş! Gel, şimdi bu cüz'iyatı bırakıp saray şeklindeki bu acib âlemin eczalarının birbirine karşı olan vaziyetlerine dikkat edeceğiz. İşte bak, bu âlemde o derece intizam ile küllî işler yapılıyor ve umumî inkılablar oluyor ki âdeta bütün bu saraydaki mevcud taşlar, topraklar, ağaçlar, her bir şey, birer fâil-i muhtar gibi bütün bu
HUZEYFE EL-MAR’AŞÎ’NİN NASİHATLERİ
Huzeyfe el-Mar’aşî (rah.), Hicrî ikinci asırda yaşamış evliyadan olup İbrahim bin Edhem Hazretlerinin talebesidir. Antakya’ya yerleşmiştir. Süfyân-ı Sevrî Hazretlerinin meclisinde bulunmuş, ondan hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Yediğinin sâfî helâl olmasına çok dikkat ederdi. Birçok hikmetli sözü naklolunmuştur. Bazıları şöyledir: “Dört hususa, yani; gözüne, diline, kalbine ve nefsinin arzularına sahip ol! Gözün ile harama bakma, kalbinde olandan başka bir şeyi konuşma. Kalbinde Müslümanlara karşı kin, haset gibi kötü hisler olmasın. Nefsinin hevâsına yâni gayr-i meşrû arzularına uyma.” “Eğer sende şu üç haslet varsa, Allâhü Teâlâ’nın yarattığı her hayırda nasibin vardır. Amellerini sırf Allâhü Teâlâ’nın rızâsına kavuşmak için işle. Kendin için sevdiğini, din kardeşin için de sev. Yediklerinin helâlinden olmasına son derece dikkat et!” “Şu iki şey, bütün hayırları kendisinde toplar: Yenilenlerin sırf helâlinden olması ve amellerin de sırf Allah rızası için olması.” “Kalp katılığından daha büyük bir musibet yoktur.” 23 Nisan 2024 Fazilet Takvimi
Birinci Bürhan ( Birinci delil,hüccet)
Gel, her tarafa bak, her şeye dikkat et! Bütün bu işler içinde gizli bir el işliyor. Çünkü bak, bir dirhem kadar kuvveti olmayan bir çekirdek küçüklüğünde bir şey, binler batman yükü kaldırıyor. Zerre kadar şuuru olmayan,gayet hakîmane işler görüyor. Demek, bunlar kendi kendilerine işlemiyorlar. Onları işlettiren gizli bir kudret sahibi vardır. Eğer kendi başına olsa bütün baştan başa bu gördüğümüz memlekette her iş mu'cize, her şey mu'cizekâr bir hârika olmak lâzım gelir. Bu ise bir safsatadır.
Dirhem; Ağaçları başlarında taşıyan çekirdeklere işarettir. Zerre kadar şuuru olmayan : Kendi kendine yükselmeyen ve meyvelerin sıkletine dayanmayan üzüm çubukları gibi nâzenin nebatatın başka ağaçlara latîf eller atıp sarmalarına ve onlara yüklenmelerineKitabı okuyor
Şiddetli, çaresiz öpücükler, sonra... "Silah kullanmayı bilen bir kızdan daha seksi bir şey yok." Alt dudağımı dişlerinin arası- na alıp hafifçe ısırdı. "Ateş etmeyi ne zaman öğrendin?" "Babam bana on bir yaşındayken öğretmeye başladı." Kollarımı boynuna doladım ve ellerimi sarı saç tutamlarının arasına gömdüm.
Sayfa 180
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.