Islam tarihinde sade yaşama yönelik tekelci vurgu, dünyadan el etek çekme veya sapık, anlamsız ve amaçsız zühde eğilim gösterme; en iyi, en ilerici Müslümanın en gerici olma sebebi oldu !
"Kur'ân-ı Kerim'de dünyadan el-etek çekme hoş karşılanmamış, dünya-âhiret dengesi vurgulanmıştır; *İnsanın ahirete hazırlanırken dünya nimetlerinden nasip almayı da unutmaması gerektiği* belirtilmiştir".
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
Kafka'nın bilinmeyen günahların cezası ve kefareti olarak giderek yoğunlaşan bir biçimde kendine uyguladığı dünya nimetlerinden el etek çekme disiplini, uygun karşılanmayan dürtüleri bastırmaya yaradı, ama sonuçta bu disiplinin kendisi öç alırcasına tahrip edici bir nitelik aldı. Kafka'nın belirli yiyecekleri yemeyişinden kendini zorladığı açlık diyetine geçişinde giderek artan bir vahşet öğesi vardı; ölümüne yol açan hastalığının -gırtlak veremi- yutmayı olanaksızlaştırması yüzünden bir bakıma gerçekten açlıktan ölmesi, bu diyete acıklı bir ironi yükledi. Bir koşer kasabın torununun -görünürde pratik nedenlerle başlayıp sonradan da ahlaki ilke olarak vejetaryen olması, kesinlikle rastlantısal değildir. Ama Kafka işi daha da ileri götürdü. Sofu ataları gibi dinsel kurallara tümüyle uymaya yöneldi, ama büyük bir farkla: Kaşrut ya da Yahudi beslenme kurallarına uyulması, bireyle cemaat arasında bir bağ kurarken, Kafka'nın uyguladığı ritüeller onu cemaatten tamamen kopardı ve sadece atalardan kalma geleneklere değil, kendi ailesine bile yabancılaşmasına neden oldu. Topluluk içinde "geviş getirmek" tuhaf kaçtığı için, zamanla yemeklerini tek başına yeme alışkanlığını geliştirdi ve bir başkasının karşısında yemek yemekten nefret etti.
Sayfa 127 - Can Yayınları, Coetzee’nin mektubundan, Ernst Pawel, The Nightmare of Reason: A Life of Franz KafkaKitabı okudu
Bu dünyadan el etek çekme adıyla öyle bir sonuç doğuyor ki; ilahî nimetler ve memleket nimetleri gibi bütün nimetler züğürtlere, haylazlara, murdarlara ve gayri Müslimlere kalıyor
Dünyaya yüz çevirip insanlardan uzaklaşarak münzevi bir hayat sürmenin daha dindarca bir tutum olduğunu düşünen pek çok insana rastlamak mümkündür. Halbuki müttaki olmakla zahidāne bir hayat arasında önemli bir fark bulunduğunu gözden uzak tutmamak gerekir. Hıristiyan keşişlerinde görüldüğü gibi dünyadan tamamen el etek çekme ve toplumdan soyutlanma anlamında bir zühd, Allah Resülü'nce tasvip edilmemiş, bu eğilimi taşıyan bazı arkadaşları da onun tarafından uyarılmıştır. Çünkü o, dünyaya da ahirete de layık olduğu değeri veren, ashabına da bu yolda rehberlik eden bir önderdi. Nitekim bir hadisinde, "Dünyada zahid olmak, helal olan şeyleri (kendine) haram kılmak ve malı bir tarafa bırakıp atmak değildir. Dünyada zahid olmanın gerçek anlamı, sahibi olduğun şeyleri Allah'ın sahip olduğu (ve vaat ettiği) şeylerden daha çok itimat edilmeye layık görmemen ve başına bir musibet geldiğinde -kalıcı bir musibet dahi olsa- ondan elde edeceğin sevabı daha fazla arzular olmandır." Dolayısıyla Allah'ın dostu yani velisi olmak için, toplumdan ve Cenab-ı Hakk'ın helal kıldığı dünya nimetlerinden, mahrum kalmadan ailevi ve toplumsal sorumlulukları yerine getirerek iman ve salih amel ikilisine sarılma kararlılığını tercih etmek esastır. Zira Cenab-ı Hak, dostluğuna hak kazanabilmesi için kişide iman ve takvadan başka şart aramamaktadır. Çünkü Peygamber Efendimizin ifadesiyle, "Allah, insanların suretlerine ve mallarına değil, kalplerine ve amellerine bakar. "
Sayfa 119
Müslümanlarla Hristiyanlar arasındaki coğrafi yakınlaşma zamanla zühd eğilimli müslümanlarla,rahipler arasında inanç ve yaşantı yakınlaşmasına da yol açar.Sûfîler,rahiplerden sûfî adının türetildiği yün elbise ve daha başka unsurları benimseyip almışlardır.Bunlar arasında kuşak bağlama,sûkût orucu,dünyadan el etek çekme,hûlûl inanç ve uygulamaları yer alır.Hatta hristiyanların,sufileri,dolayısıyla tasavvufu etkilemesini göstermesi açısından,ruhbanların barındıkları binaların işlevini üstlenen tekkenin ilk defa bir hristiyan emiri tarafından yapılarak sufilere bağışlandığını tespit etmekteyiz.
Reklam
194 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.