Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.12
Şehidül Hayy/ Yaşayan Şehit
"Yeryüzünde yaşayan bir şehit görmek isteyen Talha b. Ubeydullah'a baksın"(Tirmizi, 3739; Hâkim, el-Müstedrek, c. 3, s. 424 )
Yaşayan şehit nasıl olunurdu? Nasıl biriydi ki böyle bir söze muhattap kılınmıştı.
Şöyle bir hayatına bakıldığında nübüvvetin ilk yıllarında iman ettiğini görüyoruz. Hatta ilklerden. İman edenlerin
Talha b. Ubeydullah; Şehidü'l Hayy / Yaşayan ŞehitMuhammed Emin Yıldırım · Siyer Yayınları · 20201,414 okunma
Sineklerin Tanrısı: Acaba Sadece Bir Ada Masalı mı?
William Golding’in 1954 yılında yayımladığı “Sineklerin Tanrısı” romanı içerik itibariyle sosyo-lojik ve psikolojik ögeler ve imgeler barındıran bir romandır. Barındırdığı bu ögeler itibariyle kitabın, okuruna farklı fikirler kazandırdığını söyleyebiliriz. Evvelemirde eseri, zaman, mekan ve ola örgüsü kapsamında incelememiz, mahiyeti iyi
Tasavvuf klasiklerinden olan bir kitaba dair…
İsmail Hakkı Bursevi Hz’nin ( ö. 1725) Şam’da ikameti sırasında Şam valisi olan Recep Paşa’ya ithafen Tuhfe-i Recebiyye ismini verdiği 253 sayfalık bir eserdir. Tasavvuf klasiklerindendir ve 12 esmaül hüsna’nın şerhini beyan eder. El-Hayy, el-Alim, el-Mürid, el-Kadir, el-evvel ve’l- ahir, ez-Zahir ve’l-batın, er-Rahman ve’r-Rahim, el-Müdebbir ve’l-Mufassıl isimlerini vahdeti vücûd bakış açısını da hissettirecek şekilde satırlara nakşetmiştir. Osmanlıca metnine de isteyenler PDF formatında ulaşabilmektedir. Kitabın okuyucuda bıraktığı iz kısmına gelecek olursak, anlaşılması güç olan bir eser olması tasavvufi mertebelerin izahı hususunda bizi zorlasa da akıcı üslubu ile beraber kalbinizde bir lezzet bırakıyor. Esmalar ile kurulan bağlantılar sizi hayrete düşürürken hayatınızdaki yansımaları ile ilgili tefekkür etmenize vesile oluyor. Kitabın sonunda kelime sözlüğü yer alıyor. Menkıbeler ve şiirlerle süslenen kitap mana alemine açılan kapıya bir el uzatmaya gönlü olanlar için tavsiyemizdir.
Bursevi hazretleri de buyurmuş; O kendisinde çeşitli anlamlar olan bir kitaptır. Kendisinde mesâninin (Fatiha) sırları olan bir kitaptır. Manalarının sırrını idrak edemez. Kalıplarının sınırını aşandan başka…
"Divan Şiirini Sevdiren Adam" olarak bilinen yazarımız İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirmiş Divan edebiyatı alanında Profösör olmuştur. Her eserini severek okuduğum İskender Pala'nın bu eserini ise ayrı bir aşk zevkle okuduğumu ifade etsem yanıltmış olmam sizleri.. Niyetim inceleme
Kişisel gelişim kitaplarıyla pek aram yoktur. Lakin bu kitap her ne kadar kişisel gelişim kategorisinde yer alsa da daha çok bilimsel veriler ve deneylerle, inanılmaz güzel bir anlatımla birleşince mükemmel bir okuma keyfi sunuyor.
Yazarımız bir sinirbilim uzmanı. Anlatmak istediğini çok güzel bir şekilde anlatmış. Hem bilimsel verilerden ve yapılan deneylerden bahsediyor hem de okuyucuyu hiç sıkmadan ilerliyor.
Kitap çok iyi olmasına rağmen bir kelimenin sıklıkla kullanılıyor olması beni biraz rahatsız etti. "Evrimleşme" (Elbette herkesin inancına saygım var) Yazar bir çok konu başlığında bu kelimeyi fazlasıyla kullanmasına rağmen evrende ya da canlıların vücutlarında gerçekleşen milyonlarca olaydan birkaçını dahi okurken inanılmaz tefekkür edebiliyorsunuz. İnancıma göre canlıların vücutlarında gerçekleşen milyonlarca olan mucizevi olayları ancak el-Hayy olan Allah yapabilir. Ben okurken bu gözle baktım ve defalarca subhanAllah demekten kendimi alamadım. İnanılmaz bir tefekkürle kafamı kaldırdım kitaptan. Benim fazlaca sevdiğim, birçok bilgiye tek bir kitapta ulaşabildiğim keyifli bir okuma oldu.
Tavsiyedir efendim...
381 syf.
·
Puan vermedi
Uzunca bir yazı olacak. Vakit ayırırsanız sevinirim.
***
"Ey iman edenler, eğer siz Allah'a (Allah adına İslam'a ve Müslümanlara) yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır." (Muhammed, 47/7)
***
“Türkiye Radyoları Eskişehir muhabirinin bildirdiğine göre, tıp tarihinde ender görülen
·
Puan vermedi
Acizim, aciz olanı istemem derken Üstad ne demek istedi.
Acizliğimi biliyorum, zaaflarımı biliyroum, kış olunca dört kat örtünmeden üşüyorum, yazın sıcak hava da bi kaç derece yükseldiğinde bunalıyorum, bi iki gün su içmeyip yemek yemesem organlarım, bedenim benim olmaktan çıkıyor, sevdiğim birini kaybetsem acıdan kıvranıyorum, başıma bi ağrı girse dünyayı sessize alırcasına herkesten kaçıyorum, doğal afet sırasında çaresizce koşturuyorum, denize biraz daha derine girsem boğuluyorum, ateşe el uzatamıyorum, yüksekten korkuyor karanlıktan ürküyorum, kabuslara hükmüm geçmiyor, benden daha güçlüsü beni eziyor, sustuklarım içime yara bana dert oluyor, def edemiyorum hastalıkları, ya doktora teslimim ya yataklara ya da uzanan bir merhametli ele. Yetemiyorum da kendime, acizim..
Hasta iken en çok müşahede ettiğim haldir bu duygu, acizim .. kendime, bedenime, duygularıma, geleceğime veya geçmişime hükmüm geçmiyor, hayat benimdir derim ama hayatımı acizliğimle anlamalıyım ki hayatım benim değil. Ben de benim değil. Rabbi Rahiminin bir emaneti olan her zerreme nasil benimdir, hayatımdır derim. Hayatı veren Hayy iken, ben'i yapan kendimim, ne yöne yaptığım beni ilgilendirmez sadece tüm kainatı ilgilendirir aslinda. Emaneti olduğunu bilirsen Rabbinin kainat hukukunu istila etmez yan çizmezsin. Bilmezsen emaneti olduğun Rabbi, emanete hıyanet eder, kainat hukukuna tecavüzde bulunursun. Sana uzanan her rızık kul olman içince kül et nefsini, olmasin emanete hıyanet. Acizliğini bil nefsim ! Aciz olana kul olma. Ve de ki; acizim aciz olanı istemem..
Kalp Sevmesi
Kitabı elime aldığım an çizimlerine hayran kaldım. Bir çocuk kitabına yakışır şekilde ilgi çekici hem de çok nahif… İbn Tufeyl hani şu Hayy Bin Yakzan’ı yazan şahsiyet hani şu El Hamra da yaşayan. (El Hamrayı bir dizide tanıdığım andan beri hayran kalmıştım o yüzden belirtmeden edemedim.) Hayy Bin Yakzanı yazmadan önce ne düşünüyordu nasıl böyle bir süreç içine girdiği olayları kurgusal bir şekilde çocukların da düşünmesini sorgulamasını isteyen bir kitap olmuş. Ben daha önce böyle bir çocuk kitabı okumadım bu kadar zarif bir şekilde Yaradan’ı buldurmaya çalışan sorular ile kurguyu birleştirip yeryüzüne mest olmamızı isteyen bir anlatım takdire şayan! Bu kitabı yetişkinler de okumalı ve aklını kullanmayı öğrenen çocuklar da okumalı. Bir insan acaba hiçbir şey bilmeden geldiği bir dünyada kendini fark edebilir mi evreni tanıyabilir mi ? Kısacık bu kitap da hiçbir şeyin tesadüf olmadığını çocuklara uygun dille hakkıyla aktarmış. Özkan Öze teşekkürler…
Sizlere de iyi okumalar… ️
465 syf.
·
Puan vermedi
Müellifimiz, tam adıyla Muhyiddîn Muhammed bin Ali bin Muhammed el-Arabî el-Hâtimî et-Tâî olan Muhyiddin İbnü'l-Arabî (1165 - 1240) Şeyhü'l Ekber unvanı ile de bilinir.
Kısaca el-Fütûḥât olarak da anılan eserin tam adı el-Fütûḥâtü’l-Mekkiyye fî maʿrifeti’l-esrâri’l-mâlikiyye ve’l-mülkiyye’dir. Eser 1201-1231 yılları arasında tamamlanmış olup,
Bismilahirrahmanirrahim.
Allahın adını anarak başlamak istedim bugün. Bu güzel kitabı hakkıyla anlatabileyim diye. Daha da ileri gittim hatta. Medet ya Gavs dedim, medet ya Abdulkadir...
.
Tasavvufi eserler her zaman beni benden alır, ama hiç birinde şu kitabı okurken ki ruh haline bürünmedim, hiçbirinde satırlar akıp giderken bu kadar çok gözyaşı dökmedim, hiç bir kitapta resmen beni muhatap alarak, bana hitap ederek bu kadar söz işlemedi içime. Vesilesi yazan el de olsa, gönderen, okumamı, anlamamı isteyeni belliydi; muhatabı belli. Zaman bu zamanmış dedim. Kalk sıyrıl dinginliğinden, içine düştüğün açmazdan. Derdimden dolayı düşen ruhumu kaldırmak için bir sebep ararken tutundum satırlara. Naza çekilenden utandım da, naza bile çekemedim kendimi sadece Medet ya Gavs dedim, medet ya Peygamberin manevi oğlu Geylani...
.
Ne kadar anlatsam o kadar büyüsü kaçacakmış gibi geliyor şimdi. Bir Allah dostunun, gelişi önceden müjdelenen bir velinin kitabıdır bu gördüğünüz. Beni derin düşüncelere, derin araştırmalara, derin sohbetlere iten bir dervişin hikayesidir. Altı çizilen o kadar çok satır, tekrar açıp okunacak o kadar çok olaya şahitlik ettim ki, Elhamdülillah demeden duramadım. O olaylara şahitlik eden müritler gibi "Ya Hayy" demeden duramadım. Farklı bir boyuta, görünenin görünmeyenle, gaybın bilinenle buluştuğu bu muhteşem satırlara sizleri de davet ediyorum ve mutlaka okuyun, anlayın diyorum.
Robinson Crusoe ve düşündürdükleri
Akşit Göktürk çevirisini okuduğum için iki nedenden ötürü şanslıyım. 1. Çeviri kalitesi güzel 2. Bilinenin aksine Robinson Crusoe 5 kitaplık bir eser, Akşit hoca 1-2. eseri çevirmiş, bu nedenle adadan ayrılan Robinson'un ne yaptığını ve Cuma'ya ne olduğunu öğrenebildim.
Gelelim Robinson Crusoe'ya... Şerif Mardin'in dediği gibi ben de Robinson'u "dengesiz" buldum. Yaptığı eylemlerin bazılarında düzen, mantık veya insicam yoktu.
Eseri severek zevkle okudum. Bunda yazarın gazetecilikten, iktisatçılıktan gelen tarafının etkisi olduğuna inanıyorum.
Eser, başlangıçta ıssız adada yaşamış gerçek bir denizci olan Selkirk'in anılarından esinlendiğini düşünüyorum. Ancak yazarın kurgusunda Hayy bin Yakzan'ın etkisi de olduğunu düşünüyorum, bu etki çok yüzeysel, çok az miktarda zannımca.
Eserde Katolik-Protestan, İngiliz -İspanyol-Portekiz, Köle-Efendi, Allah'a inanan-Puta tapan gibi tezatlıklar üzerinden özeleştiri ve eleştirilerin yer aldığı kısımlar bir hayli fazla. Yer yer katılmadığım düşüncelerde olsa, yazdıkları elbette insanı düşündürüyor.
Bu kitap aynı zamanda ıssız adaya düşen birisi için el kitabı olma özelliğini ihtiva ediyor ve insana içinde bulunduğu en olumsuz durumda bile olumlu bakış açısı yakalamanın gerekliliğini hatırlatıyor.
Kitabı KitapDünyam Doğuyu Keşfet maratonunda okumak ve yorumlamakta ayrı bir zevkti doğrusu.
Amann ne biçim Bi kitap bu ya ?
İnsanın içini öyle bir karartıyor ki ...
Zaten memleket hiç aydınlık değil,
Hırsızın, yolsuzun , yobazın el üstünde tutulduğu bir memlekette , bunlar yetmezmiş gibi böyle kasvetli bir havada bu kitabı okumak hiç ama hiç iyi gelmedi bana...
Zaten sebepsiz bir can sıkıntısı tepeden tırnağıma kadar beni çepeçevre
Fahreddin er-Râzî'nin, Önsöz'ünde
'Esâsu't-takdîs' diye taktim ettiği bu ilmi eser, dört bölümden oluşuyor.
Allah-u Tealâ'nın zaman ve mekândan münezzeh olduğunun ispatı, deliller içerisinde deliller sunularak oldukça kapsamlı bir izahla tertip edilmiş. 'Mutlak Mevcud'un varlığına perdeler indirmeye kalkışan, Keramiler, Hanbeliler, Müşebbiheler
