712 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 13 days
"DUNE" Bilimkurgunun “Edebiyatıdır.”
İyi Bilimkurgu, İyi Edebiyattır sözüne karşılık diyeceğim şudur; DUNE, Bilimkurgunun “Edebiyatıdır.” “Ya kahraman olarak ölürsün, ya da kötüye dönüşmeni izleyecek kadar uzun yaşarsın.” Bu repliği “Batman” severler Nolan’ın yönettiği Kara Şövalye filminden hatırlayacaktır. Bu hayatta herkesin bir amacı vardır, en amaçsız insanın bile
Dune
DuneFrank Herbert · İthaki Yayınları · 202111.8k okunma
708 syf.
10/10 puan verdi
Mezarlar bile küsmüş, kadınca ölene!
This is a man's world (Bu bir erkeğin dünyası) This is a man's world (Bu bir erkeğin dünyası) But it would be nothing (Ama hiçbir şey olmazdı) Nothing (Hiçbir şey olmazdı)
İlyada
İlyadaHomeros · Türkiye İş Bankası Yayınları · 20147.4k okunma
Reklam
382 syf.
10/10 puan verdi
İki üç çizgi, birkaç konuşma parçası, işte size bütün bir hayat...
"Ne içindeyim zamanın Ne de büsbütün dışında...'' Tanpınar okumanın bir sırası var mıdır? Sitede son zamanlarda yazarlara ait kitapların okuma sırası paylaşılıyor. Kimi yazarlar için bu kıstas elzem iken kimi yazarlar için sayfanın boş kalmaması adına boş torbayı doldurmaya benziyor. Peki Tanpınar için hangi kıstasa dayanmalıyız? Tanpınar,
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202342k okunma
328 syf.
8/10 puan verdi
İnsanı Tanıma Sanatı, Adler' in 1920 yılında Viyana Halk Enstitüsü ' nde verdiği bir yıllık konferanslardan oluşuyor. Anılar, Düşler, Düşünceler kitabına yaptığım incelememde, benim de psikolojiye ilgi duyan herkes gibi favorilerim Adler, Jung ve Freud üçlüsü demiştim. Ama diğerlerinin aksine ilk defa Adler' in bir kitabını okuma fırsatı buldum.
İnsanı Tanıma Sanatı
İnsanı Tanıma SanatıAlfred Adler · Say Yayınları · 20204,447 okunma
343 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 days
AH ÖĞRETMENİM!
Verilmiş sadakamız varmış da Köy Enstitüleri kapatılmış. Enstitü mezunu öğretmenler köyleri kalkındırıp aydınlatmış, bilginin ışığını taşımışlar oralara. Eee, ne olmuş yani? Bildiğin “gomonistlik”. Haddini bilmezler sizi! Neyse ki intikamımızı aldık, hepinizi efkar-ı umumiyenin, zenginin, beylerin ayakları altına bi güzel attık! Köylüye modern
Onuncu Köy
Onuncu KöyFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 20101,128 okunma
” Sevgili Dost, Şu günlerde, “İyi misin?” sorusunu herkes aynı şekilde yanıtlıyor. “Bu ortamda ne kadar iyi olunabilirse o kadar iyiyim.” İç karartıcı haberler birbiri üstüne bir felaket kolajı gibi yapışıyor. Yapışıyor da çantasını çaldırmamak için trenle peron arasına sıkışıp parçalanan kadın, akşam yemeğimizi iştahla yememize mani olamıyor. Ormanlara atılan mazlum cesetler, izleyeceğimiz bir futbol maçının keyfine gölge düşürmüyor. Sevdiğimiz insanlara karşı yapılan büyük haksızlıklar karşısında bile, dudaklarımızdan ancak birkaç zayıf cümle dökülebiliyor. Üzüntü kalbe inemiyor, kalp buğzedemiyor. Sevgili Dost, Bir bedenin organları gibi olduğumuz söylenmişti bize ve biz buna inanmıştık. Çünkü bu sözün sahibi Peygamberimizdi. Vücudumuzun bir parçasının geçirdiği rahatsızlık hani bütün vücudu ateşler içinde bırakacak, bütün vücut bu rahatsızlıktan elem duyacaktı? Kol kesilirken dudak gülüyor; ayak kesilirken kollar el çırpıyor, bir göz oyulurken diğer göz futbol maçı izliyor. Bir cinnet olmalı bu!
Sayfa 110 - Şule Yayınları
Reklam
Müslüman kuvvetli olmak borcundadır. Hem kendi inanç ve medeniyetini korumak, hem zulmün insanlığa el koymasına mâni olmak için.
Hatip el-Bağdadî ezber yapma konusunda şunları söyler:
En uygun hıfz saati seher vakti, gündüzün ortası ve sabah vaktidir. Ayrıca geceleyin ezber yapmak gündüze göre daha verimlidir. Ders çalışmak için karnın aç olması tok olmasına göre daha avantajlıdır. Ayrıca ezber yapmak için gürültüsüz yerleri seçmeli; bitkilerin bol olduğu yerleri, nehir ve yol kenarlarını tercih etmemelidir. Çünkü bu gibi yerleri kalbi meşgul eder ve ezbere mani olurlar."
Sayfa 95 - Yasin yayıneviKitabı okudu
Kolumu ısırıp saat yapardım, gülerdim. O zamanlar küçüktüm. Annemden kaçardım döve döve banyo yaptırmasın diye. Okulu, dersleri, öğretmenleri sevmezdim. Özellikle de matematik öğretmeni. Kötü hava koşulları nedeniyle okula gitmediğim günler benim bayramımdı. Bir zamanlar sırf evinin olduğu sokakta oynadığım için topumu patlatan morukların ölümüne sevinirdim. Hoca El-Fatiha diye çağırdığında okuyormuş gibi yapar, sadece hareket ettirirdim dudaklarımı. Nasıl bilirdiniz diye sorduğunda küfrederdim, ölüye, hocaya, zorla beni cenaze namazına götüren babama. Hakkımı helal etmeden de koşarak uzaklaşırdım oradan. Mutluydum. Yaşlılık nedir, kanun nedir, siyaset, suç, medeni toplum, görgü kuralları, edebi eleştiri, iç savaş, ekmek parası, beyaz saray, akraba nefreti, perdemin arkasında beni dikizleyen ölüm, mikrodalga fırın, fotoşop, E-posta nedir bilmezdim. Çocukluğumu, masumiyetimi öldüren hiçbir şeyden haberim yoktu. En büyük korkum salı günleri serbest bırakılan ve sokaktan geçmeme mani olan komşumuzun köpeğiydi. O köpekten bugün bile nefret ederim. Sahibinden de. Babamdan da. Köpek öldü ve ben hâlâ salı günlerinden nefret ederim. Hiçbir zaman büyümeyeceğimi sanıyordum. Annemin ölmeyeceğini, ölmesine dua ettiğim babamın yaşlanmayacağını, yarının hiç gelmeceğini sanıyordum. Çünkü koluma yaptığım saatin ibreleri hareket etmiyordu.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.