Rivayet alimlerinin aldanması
Çünkü onlar, sünneti anlamaya ve mânâlarını düşünmeye hiç gayret sarfetmezler. Yaptıkları, sadece hadisleri nakletmekten ibarettir. Bunun da kendileri için yeterli olacağını zannederler. Nerede?! Bilakis hadisten maksat, onu anlamak ve mânâlarını düşünmektir. Hadis ilminde ilk önce hadisi dinleme, sonra ezber, sonra anlama ve amel etme sonra da
Her İşi Yerli Yerinde, Adil ve Dengeli: Muksıt
"Yüce Allah dünyada ayrımı yapmadan dostunu da düşmanını da rızıklandırmış, buna karşılık hiç kimsenin fiziki yapısında dost veya düşman olduğunu gösteren bir alamet yaratmamıştır. Ahirette ise dost ile düşman ayrı muamelelere tabi tutulacak, el-Muksıt isminin tecelesi olarak dostlar hak ettiklerinin fazlasıyla mükafatlandırılırken, düşmanlar sadece yaptıklarının karşılığında cezaya çarptırılacaktır; ayrıca Allah'ın dostları ve düşmanları bu durumlarını gösteren alametler taşıyacaklardır."
Reklam
- İkna etmeye çalıştıklarına ne diyorsun?" - İnsana el verecek bir mürşit olmadan imanın bir hiç olduğunu. "La ilahe illallah, Allah'tan başka tapacak ilah yoktur" dedikten sonra hemen ekleriz: "Muhammed de O'nun Resulüdür." Niye? Çünkü kaynağı, yani bize böyle bir hakikati öğreten kişinin adını zikretmediğimiz sürece, tek bir Allah olduğunu beyan etmenin hiçbir anlamı kalmaz. Ama bu adam, bu Resul, bu Peygamber öleli çok oldu, onun gerçekten var olduğunu ve bize nakledildiği gibi konuştuğunu nereden bileceğiz? Ben de senin gibi Eflatun'u ve Aristo'yu okudum, bana delil lazım.
Sayfa 108Kitabı okudu
-Aşk-ı muhabbet'ten maksat Peygamberimiz öyle mi? -Aşk-ı Muhabbet demek Muhabbet-i Muhammed'dir. Bütün nebiler ve veliler onun aşk mihrini taşıdılar. Kimi alnında, kimi göğsünde kimisi de dudaklarında. Hz. Âdem bedenî babamız, Hz. Muhammed ise ruhanî babamızdır." Muhammedun el beşerun leyse kel beşer velâkin yakutun beyne'l hacer." "Muhammed, bir insandır ama insan gibi değil, O, taşlar arasında ki yakut gibidir."
Yobazlar matbaaya karşıymış. Peki ama, yeterince okuyan olsa, kitaplar Venedik’te basılır gelir (Viyana ve Venedik’te o zaman Arap harfli matbaalar var ve Türkçe kitap basılıyor). Nitekim Ermeni Mehitaristleri Arapça İncil basıyorlar, Türkçe İncil basıyorlar eski harflerle, getirilip buraya dağıtılıyor. O gelir de başka kitap gelmez mi? Mesele o değil. Mesele, kitap okunmuyor zaten; el yazması yetiyor, bir eserden 50 kopya olsa –en yüksek talep de odur– oradan oraya dolaşıp bir kişi okuyup, 50 kişi dinliyor ve maksat hasıl oluyor. O toplumda her eve kütüphane kurup, kitap doldurmak diye bir hastalık yok bugünkü gibi. Yahudiler, Ermeniler matbaa kurmuş da bir şey mi olmuş; parlak bir netice mi hasıl olmuş? 200-300 senede birkaç dua kitabı ve edebî kitapla yetinmişler.
B-Ceza Çeşitleri
a-Bedení Cezalar İslâm hukukunda asli ceza, bedení cezâdır. Çünki bedenî ceza, ırkı, cinsiyeti, mâlî vaziyeti, ictimâî pozisyonu ne olursa olsun, herkeste aynı elemi hâsıl ettiğinden, adaletin tecellisine daha elverişli görülmüştür. aa-İdam İdam, ademe gönderme, yok etme mânâsına gelir. Hukuk ilminde, suçlunun mahkeme kararıyla öldürülmesini
Sayfa 305Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.