Geride bırakılan hayat güzelse, onun da kimi şiirden farkı yoktur bence.
İlk kez yalnız bir çağdayız, bilmem biliyor musunuz? İlk bir şiiri odalara kapanarak yazıyorum. Dışarıyı aramadığım, ilk oluyor. Çağımızın karanlığını odalara doldurmuştum sanki, odalardan onun için çıkmadım. Karanlıktan ilk korkmuyorum. İlk, karanlığın çağımızın bir yönü olduğunu anlıyorum.
Reklam
"Geride bırakılan hayat güzelse, onun da kimi şiirden farkı yoktur bence."
26 Kasım Yüzünün neresinde topluyorsun saçlarını? Di­ye uyan­dım. Ama ar­ka­sı gel­me­di. İç­me’ye doğ­ru yü­rüdüm, öğ­le­ye doğ­ru dön­düm. Şi­ir yü­rü­mü­yor.
Sa­lih Ağa ba­na bir­gün da­ğı­nı gös­te­rir­ken onu bir ki­tap gi­bi oku­du­ğu­na ta­nık ol­dum.Da­ğın bü­tün çi­çek­le­ri­ni, ot­la­rı­nı, te­pe­le­ri­ni, kuşla­rı­nı, bö­cek­le­ri­ni (ço­ğu­nun adı­nı ken­di koy­duğu) ad­la­rıy­la oku­yor­du. Va­di­ler, de­re­ler, te­pe­ler, yar­lar, uçurum­lar onun söz­lü­ğü­nü kur­du­ğu için, da­ğı­nın bir coğ­raf­ya­sı­nı çı­kar­mıştı. Yal­nız coğ­raf­ya­sı­nı mı? Yer­bi­li­mi, ta­ri­hi, bit­ki ör­tüsü, ma­den­ci­li­ği, gök­bi­li­miy­le da­ğı­nı kuşat­mış, zırh­lan­dır­mıştı. Böy­le­ce de ot­la­rı, dağ­la­rı, su­la­rı, kuşla­rı, gö­ğü okur ol­muştu. Do­ğay­la bu den­li iç­li dışlı ol­ma­sı­nın so­nun­da da, Sa­lih Ağa do­ğa­da­ki bir yap­ra­ğın, su­yun, ağa­cın, bö­ce­ğin, top­ra­ğın kı­lı­ğına gir­miş, do­ğa ulu­su­nun bir va­tan­daşı olup çık­mıştı. Bir çi­roz in­ce­li­ğin­de­ki Sa­lih Ağa’yı ben dün­ya­mı­zın ya­pı­cıla­rın­dan bi­ri ola­rak düşü­nü­rüm.
Sayfa 135Kitabı okudu
De­ni­ze ba­kı­yo­rum ve ce­zaevin­de­ki Ece Ay­han’a bir kart ya­zı­yo­rum. “Bir oza­nın kül­le­ri­ni yak­ma­ya gel­dim.” di­yo­rum. Böy­le de­me­yi se­vi­yo­rum.
Reklam
Göz­le bak­mak­tan an­la­dı­ğım da, şi­iri bir nen, bir eşya gi­bi görmek, öy­le de var ola­bi­le­ce­ği­ni amaç­la­mak­tır.Bir de­ni­zi, bir evi, bir ağa­cı yok düşü­ne­bi­lir mi­yiz? Şi­irin de böy­le var ol­ma­sı.Ben­ce, şi­irin bu de­di­ğim yol­dan va­rol­ma­sı­na en bü­yük en­gel an­lam­dır.Ni­te­kim de­ni­zin va­rol­ma­sı da, onu dışı­mız­da düşünmek­ten vaz­ge­çip, yaşa­mı­mı­za ka­rıştır­dı­ğı­mız za­man başlar. Bu çeşit var ol­mak, onu an­la­mak is­te­me­miz­le il­gi­li­dir.
Anlasam, bir şey eksilmeyecek biliyorum, anlamadığım için bir şey eksilmediği gibi.
Sayfa 41 - Yapı Kredi Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
İnsanları sevmek, kendi çizginizden çıkınca başlıyor.
Sayfa 42 - Yapı Kredi Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Öyle sanıyorum ki, dünyayı görmek isteğini bana okuduğum kitaplar, şiirler verdi. Kitaplarda öğrendiğim yerküre dayanılmaz güzellikteydi. Özellikle şiir okumak; başka yerler, başka insanlar görmek, başka ülkelerde dolaşmaktı.
Sayfa 55 - Yapı Kredi Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Reklam
İnsanları yalnızlığa götürmenin bir anlamı olur mu? Bilmem. Yalnızlığı artık herkes sevmeli diyorum.
Sayfa 32 - Yapı Kredi Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Divan şiiri bir yana, şiirimiz hep mi hep nesir ile nesirdeki gibi bir anlam kurmaya çalışmıştır. Şuraya varıyorum: Şiir bir şey söylemekten çok, duyurur diyorum. Duyuran şiiri seviyorum. (El Yazılarına Vuruyor Güneş, 3. basım, 1997, 49-51)
"Geride bırakılan hayat güzelse, onun da kimi şiirden farkı yoktur bence."
Nasıl bir dünyada yaşarsak yaşayalım, ister güzelliklerle kucak kucağa, ister pisliklerle burun buruna yaşayalım, şiir hep yanında olacaktır insanların. Şairler bunun için var.
Sayfa 210Kitabı okudu
Resim