“Elbet sonu da gelecek başlangıç denen bu şeyin durma şimdi aç kapıyı kalan günlere.” -Zaman’
Sonra işte sustuk biraz
Dedim ki kendi kendime, daha evvel nasıl devrildiyse bir bir yıllar, elbet geçecek her şey yine Ayrılıklar, kalp kırıklıkları, bekleyişler, mevsimler ve tabii bir de bu yaz. Hep bir enkazdan doğacağız biz ve en nihayet göçerken buralardan, ardımızda bırakacağımız başka bir enkaz.
Sayfa 199 - Hep kitapKitabı okudu
Reklam
Biliyorum bu da geçecek, izi kalacak binlerce kez çiğnenmiş sahiller gibi, Zaten dalgaların insafı kadardır elbet bizim belleğimizin de sadakati.
Sayfa 45 - Metis yayınları-1.Baskı-Mayıs 1992
gelişimiz götü mumlu mektupla olmadı bu dünyaya gidişimiz bando davul olmayacak elbet geldik açmasa olmayacak çiçekler gibi direndik zincirini çürüten mahkumlar gibi bekledik bir yerlerden çıkıp gelecek diye gelecek de gözyaşımız dinecek diye kirimiz pasımız yunacak diye karnımız adam gibi doyacak diye haksızın damına koyacak diyegelmedin ulan gelmedin ulan gelmedin gardiyan ettin bizi bu gecelere
Sayfa 129Kitabı okudu
İşleri yaratanın da yüklenenin de kendimiz olduğunu gayet iyi anlayıp onlarla uğraşmaktan ve onlar tarafından alıkonmaktan kurtulacağımız bir gün elbet gelecek. Çalışmak: birikim yapmak, hiçbir kariyer fırsatını kaçırmamak için hep pusuda beklemek, bir mevkiye göz dikmek, iş yetiştirmek, rakipleri düşünüp endişelenmek. Bunu yap, şunu görmeye git, öbürünü davet et, sosyal ilişkilerdeki baskılar, kültürel modalar, iş yoğunluğu… Her zaman bir şeyler yapmak, peki ya “olmak”? Bunu sonraya bırakırız çünkü hep daha iyisi, daha acili, daha öncelikli olanı vardır. Var olmak yarına kadar bekleyebilir. Ancak yarın da öbür günün işlerini getirir. Bitmeyen karanlık bir tünel. Ve buna yaşamak derler. Bu öylesine baskındır ki boş zamanlarda bile bu takıntılı durumun izleri görülür: aşırı derecede spor yapmak, uyarıcılar yardımıyla dinlenmek, pahalı akşam yemekleri, yoğun gece hayatı, ateş pahası tatiller. Bu tünelden insan ya melankoli ile ya da ölümle çıkar.
Zindanların duvarlarını dişimizle tırnağımızla aşındırma görevini tarih biz Müslümanlara yükledi. Amacımız bu zindanlarda çıkan feryatları dünyaya duyurmak. Duyuralım ki, yedi göbek ötemiz için de mezar olmasın! Bu çileler boşa çekilmesin, çekilen çileler gelecek neslimizin özgürlük çığlıklarına dönüşsün. Bu çağın Bizanslıları kızıllar oldu. Elbet bir Fatih çıkacak, bu kızıl rejimi çıktığı yere gömecektir."
Sayfa 332Kitabı okudu
Reklam
771 öğeden 251 ile 260 arasındakiler gösteriliyor.