-Nedir sizi böyle yapan? Sorunlarınızı inceliyoruz, geçmişinizi elden geçiriyoruz... İncelemeler, deneyler, kitap okumaktan, not tutmaktan bozulan gözler. Gene de sıfıra sıfır elde var sıfır. Güzel bir evin, seni seven anan baban. Kafan da çalışıyor; aptal değilsin. Yüreğinde çöreklenip oturan yılanın adı ne?
İdare eden, yöneten kadın oldu­ğu sürece her şey kusursuz olmaktadır, aksi takdirde ortaya çıkacak sonuç sıfıra sıfır elde var sıfırdır. Kadın daima iyi olmalıdır ve asla bozulmamalıdır.
Reklam
Duyguların Geometrisi Önce sevdim. Sevdiğimi öğrendim, sevebildiğimi farkettim: Sevdikçe kendimi kainatla topladığımı gördüm. Affetmeyi öğrendim: Affetmenin, dostlarımı onla çarpmak olduğunu farkettim. Pişman oldum: Pişman olduğumu itiraf ettim, pişman oldukça, hatalarımı küçük, anlaşılır ve bağışlanabilir parçalara bölebildiğimi gördüm. Hatırlamayı öğrendim: Hatırladıkça, sevgilerimin kare kökünü bulup, onlardan hüznü çıkardığımı farkettim. Değer vermesini öğrendim: Değer verdikçe sevgilerin küpünü bulup, onları mutlulukla çarpabildiğimi gördüm. İltifat etmesini öğrendim: İltifat ettikçe, insanlarla aramdaki en kısa mesafenin bir tebessümün resmettiği eğri bir çizgi olduğunu gördüm. Özür dilemesini öğrendim: Özür diledikçe nefretin ve öfkenin sonsuza bölündüğünü, böylece dargınlıkların limit sıfıra giderken yok olduğunu farkettim. Aşık oldum, aşkı tattım: Böylece bir üçgenin iç açılarının toplamının 180 dereceyi aşıp, bütün yamukları kendi içinde barındırabildiğini gördüm. Hüzünlendim: Hüznü sevdim, hüznün kalbime dokunmasına izin verdim. Böylece bütün mutlulukların ve zevklerin sonunda ayrılık çizgisine teğet geçip geri döndüğünü gördüm. Ve bir gün öleceğim: Kesinlikle öleceğim ve öldüğüm gün anlayacağım ki, yaşadığım hayat, paydası sonsuzluk olan basit bir kesirden ibaretmiş. Kesrin payında ne olursa olsun, ne kadar çok şey biriktirmiş olursam olayım, hepsi son işlemde sıfıra eşitleniyor. Kesrin üzerine, yani bu dünyaya, sonsuzluk cinsinden bir şeyler koymam gerekiyor. Yoksa elde var sıfır. Tüm bu işlemlerin sağlamasını yapmak isterseniz, kalbinize bir bakın.
Akıl mı kötü? Aklımızın etkilerini toplumdan geri çektik. Bize ait hiçbir fikir onlar tarafından bilinmeyecek ve kullanılmayacak. Yetenek bencil bir kötülükmüş, daha az yeteneği olanlara şans tanımıyormuş, öyle mi? Onu da rekabetten çektik, yeteneksizlere tüm fırsatları bıraktık. Servet peşinde koşmak açgözlülükmüş, tüm kötülüklerin köküymüş! Artık servet sahibi olma peşinde koşmuyoruz. Sağ kalmaya yetecek miktardan fazla kazanmak günahmış! Bulabildiğimiz en aşağı işlerde çalışıyoruz, kaslarımızla para kazanıyoruz, temel ihtiyaçlarımıza yetecek kadarından fazla kazanmıyoruz. Dünyaya zarar verecek bir kuruşluk buluş veya icat olmaksızın. Başarılı olmak günah, çünkü başaranlar hep zayıflara karşı güçlü bir konum elde ediyor, öyle mi? Artık zayıflara kendi ihtiraslarımızı yüklemiyoruz. Biz olmadan ilerlemeleri için meydanı onlara bıraktık. İşveren olmak mı kötü? Hiçbir şeyin sahibi değiliz. Dünyada var olmaktan zevk almak mı kötü? Onların dünyasında hiçbir zevk aramıyoruz...ve...dayanması en zor olanı da buydu...onların dünyası hakkındaki duygularımız artık tam onların istediği gibi...kayıtsızlık...boşluk...sıfır...Ölümün işareti...Biz insanlara, istiyoruz dedikleri, yüzyıllardır iyidir diye aradıkları her şeyi veriyoruz. Şimdi görsünler bakalım istiyorlar mıymış!”
Sayfa 69 - PegasusKitabı okuyor
"Bana bir kişi geldi mi, önce 1 yazarım, sonra her eğitim düzeyi için, varsa yabancı dili, varsa lisansı için yanına sıfırlar eklerim. 10, 100, 1000, 10.000 olur çoğalırlar, eğer bunlardan eksik olan veya olanlar varsa bir sıfır veya sıfırlar alırım. Ama etik ilkeleri yoksa baştaki 1’i alırım , sıfır artı sıfır, elde var sıfır" Vehbi Koç
Ah diyorum, ah'ı bilir misin sen Dünya dedikleri gömgök bir yatır Nerden bilmiş beni röntgeni icat eden Otuz yıl yaşadım elde var sıfır...
Reklam
"Son derece başarılı sayılan yaşamı, aslında koskoca bir hiçti; sıfıra sıfır elde var sıfır!"
Bundan nefret ediyorum. Hep böyle bitiyor. Üstelik çok da ümitlenmiştim... Sonunda hep elde var sıfır.
Azalmanın başka güzel bir yanı da, her şeyinin büyüyerek gözüne görünür hale gelmesi. Sanki küçük minik bir sürü şeyin varken, büyük kocaman birkaç şeyin oluyor. Kavuşuyorsunuz nihayet! “Neydi o hengâme yahu?” diyorsunuz. Muhabbet başlıyor her şeyle. Azalmak aslında çoğaltıyor. Daha fazla şey yapabilir hale geliyorsun tuhaf bir biçimde. Belki her şey görünür hale geldiğinden. Belki sadelik daha fazla fikir doğurabildiğinden. O çokluğun çöplüğü, senin ihtimallerini azaltıyormuş meğer. Hani size de olmaz mı, çok seçenekle elde var sıfır kalakalmak? Seçenek tamamen bir kirlilik ve özgürlük bile değil. Tam tersi, daha az seçenekle daha çok özgürsün. Seçenekler çoğalıp seni ezmiyorlar çünkü.
Sayfa 82 - 83, Biraz daha azalalım mı?Kitabı okudu
Reklam
Yaşamımıza karışmış olan kişilerin bencillikleri, onları şöyle bir düşündüğümüzde, yaşlandığımız zaman, karşı çıkılmaz bir biçimde ortaya çıkarıverir, olduğu gibi, yani çelikten, platinden hem de zaman aşımına dirençli. Gençken, en su katılmamış kayıtsızlıklar, en sinik öküzlükler için bile özürler icat etmeyi başarırız, yok tutkulu kapristi ya da kim bilir hangi acemi romantizmiydi diyerek. Ancak daha sonra, sırf iyi kötü 37 derecede ayakta kalabilmek için dahi yaşam sizden, kurnazca hesap, zalimlik, kötülük olarak neler talep edebileceğini gayet açık bir biçimde ortaya koyduğunda, insan farkına varmaya başlıyor, her şeyi yerli yerine oturtuyor, bir geçmişin içerdiği tüm rezillikleri anlayabilmek için sağlam bir zemine gelmiş oluyor. Bunu başarmak için tek yapılacak şey insanın kendisini ve aslında ne tür bir süprüntüye dönüştüğünü titizlikle incelemesidir. Artık gizem de kalmadı, avanaklık da. Bugüne kadar yaşamayı başarabilen, bunu yapabildiğine göre nasıl olsa tüm şiirini de tüketmiştir. Sıfıra sıfır elde var sıfır, işte yaşam.
Sayfa 223Kitabı okudu
Artık gizem de kalmadı, avanaklık da, bugüne kadar yaşamayı başarabilen, bunu yapabildiğine göre nasıl olsa tüm şiirini de tüketmiştir. Sıfıra sıfır elde var sıfır, işte yaşam.
Son derece başarılı sayılan yaşamı,aslında koskoca bir hiçti;sıfıra sıfır elde var sıfır! Boktan bir adamdı kendisi .
He doğru valla...
Hayır diyemeyenlerin eninde sonunda varacağı bir tutumdur bu. Dört bir yandan kuşatılmışlık, çaresizlik ve çözümsüzlük hali...Elde var sıfır.... Çünkü hiç kimse, başkaları uğruna sınırlarını feda ederek, sağlıklı ve kalitesi yüksek bir YAŞAM SATIN ALAMAZ...
694 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.