Bir şeyin bütünü ele geçmezse, hepsini de elden kaçırmamalıdır.
''Eller'' ne kadar da önemliydi hayatımızda Bir ebenin ellerine doğardı insanoğlu Sonra annesinin şefkatli ellerine teslim edilirdi Ellerini yere koyar emeklerdi sonra Yürümeye başlar anne babasının elinden tutardı. Büyür serpilirdi Yüreğine bir yar düşerdi Tutardı onun elinden Elele geçerdi günler Hayat bu ya ayrılıkta aşka dair Elini tuttuğunuz o sevgili gün gelir ellerin olurdu Bomboş kalırdı ellerimiz Ve '' Seni ben ellerin olsun diye mi sevdim'' şarkısıyla efkar dağıtırdık. Gün olur elimiz ekmek tutardı Çalışır çabalar kazanırdık Bazen de kaybeder ele muhtaç olurduk, Zaman böyle gelip geçerdi Elimiz ayağımız tutmaz olurdu Elden ayaktan düşerdik Ve ölüm elini uzatırdı bize Bir çift el yıkardı bizi Ve ellerin üzerinde taşınırdı tabutumuz Ve o eller toprağa gömerdi bizi Eller ne kadar da önemliydi hayatımızda .. Bir çift ele doğar, bir çift elle gömülürdük... Uğur Akbaş
Reklam
Ölüm nerden ve nasıl gelirse gelsin.. Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa Ve silahlarımız elden ele geçecekse Ve de başkaları savaş ve zafer naralarıyla Cenazelerimize ağıt yakacaklarsa Ölüm Hoş Geldi Sefa Geldi. Ernesto Che Guevara
YERÇEKİMLİ KARANFİL Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde Oysaki seninle güzel olmak var Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor. Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel O başkası yok mu bir yanındakine veriyor Derken karanfil elden ele. Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk Birleşiyoruz sessizce. -Edip Cansever
Tesbih elden ele Adam dilden dile Kadın koldan kola GEZMEZ...
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali, 1 Kasım 1947’de, yani öldürülmesinden bir yıl önce Merhumpaşa gazetesinde ne diyordu: “Bir yıldan beri bu gazetede türlü fikirler ortaya attık. Bu fikirler yüzünden türlü hücumlara uğradık. Biz isterdik ki, bize hücum edenler, karşımıza, yani halkın önüne yine birtakım fikirlerle çıksınlar. Ne gezer! Onlar sadece sövmüşler. Gaziantep’ten İstanbul’a, İzmir’den Samsun’a ve Çarşamba’ya kadar, yurdun dört bucağında çıkan bir sürü gazete ve dergide, aleyhimize üç yüzden fazla yazı çıkmış… Bir tekinde olsun, bir tek fikrimiz, bir tek satırımız ele alınıp, çürütülmemiş. Sadece küfür edilmiş. Biz demişiz ki: Bu memleketin istiklali her şeyden üstündür. Milletin oluk gibi kan akıtarak kazandığı bu istiklali, siyasi oyunlara alet edip, elden kaçırmayalım. Sömürücü devletlerin elinde oyuncak olmayalım! Cevap vermişler: Hain, satılmış, Bolşevik ajanı!.. Biz demişiz ki: Yıllardan beri arkası gelmeyen dalavereler, arsa oyunları, memleket dışına para kaçırma rezaletleri, esrarı çözülmeyen cinayetler, millet malı soygunculukları alıp yürümüştür… Bu gidişatın sonu hayra çıkmaz. Cevap vermişler: Müfsit (ara bozucu), tezvirci (yalancı), komünist!”
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.