“Körler ülkesinde tek gözlüler kral olur” hele bir de iki gözünüz birden görüp modern dünyadan geldiyseniz kral olmak kaçınılmazdır. Ancak hikaye hiç de bu şekilde ilerlemiyor. Beklenenden farklı bir bakış açısına sahip. Keşke daha uzun olsaydı yazar bize daha detaylı anlatsaydı dedim. Eksik gibiydi . Yine de kitabı sevdim. Düşündüren sorgulatan bir eser . Tavsiye ederim
Yazardan okuduğum ilk kitap. Dünyadan izole, bütün yurttaşların 15 kuşaktır kör olduğu Körler Ülkesi ve bir dağcının kaza sonucu bu ülkeye gelişinden sonra yaşananlar konu ediliyor. Bu dağcı ülkede gözleri gören tek kişi. Körler Ülkesi'nde tek gözlü adam kral olur diye düşünür. Gözlerinin görüyor olmasını bir üstünlük olarak görüp yönetimi ele geçirmeye çalışır fakat başarılı olamaz. Dağcı Nunez gördüğü için onlardan üstün olduğunu sansa da onların hisleri, duyuları o kadar gelişmiştir ki Nunez kral olamaz ve yenilgiyi kabul edip kör olmaktansa kaçmayı tercih eder. Kitabı okurken bizim gerçek olarak bağlandıklarımız, algılarımız tek ve tartışılmaz gerçek midir sorusunu insan kendi kendine çok soruyor. Yaşam sadece bizim düşüncelerimizden mi ibaret? Bulunduğumuz gerçeklik içinde acaba bir başkasından daha mı üstünüz? Kendi gerçekliğimize ne kadar inanır ve bağlanırsak; tek doğru kabul edersek o zaman yaşamı sadece kendi yaşamımızdan ibaret zannetmeye başlarız. Gerçeklik sadece bir algı ve yanılgıdır. Başkalarının gerçekliklerine, yaşamı algılayış biçimlerine saygı duyduğumuz zaman dünyada kargaşa olmayacaktır diye düşünüyorum. Zihnimizi aydınlatan, hayal gücümüze iyi gelecek bir kap. Okuyacak olanlara keyifli okumalar...Kitapla kalın...
(Kitabın arkasındaki özet)
And Dağları'nın vahşi çorak topraklarında insanların dünyasından elini eteğini çekmiş bir vadi uzanır. Ancak boğazlar ve buz kaplı bir geçit aşıldıktan sonra ulaşılabilen Körler Ülkesi'dir burası . Vadiyi on yedi gün boyunca karanlığa gömecek bir yanardağ patlamasının ardından, vakti zamanında İspanyol zulmünden kaçarak vadiye sığınmış ve körlük belası ile cebelleşen insanların dünya ile bağlantısı kopmuştur. Körlüğe derman bulmak için köyden ayrılmış ve koca dünyada mahsur kalmış bir adamın anlattıklarıyla bir efsane olarak varlığını sürdürür Körler Ülkesi. Ta ki Nunez adında genç bir dağcı elim bir kazayla vadide hapsoluncaya kadar.
Şahane bir tema, harika bir kurgu
Normal, anormal nedir? Çoğunluk olmakla azınlık olmak arasındaki fark nedir? Dezavantaj ve avantajlar koşullara göre nasıl değişir? Üstünlük mücadelelerinde güç kazanmak isteyen kişi her zaman bunu başarabilir mi? Bir toplumda üstünlük olarak görülen şey başka bir toplumda olumsuz bir özellik olarak görülebilir mi?
Tüm bunları sorgulatan, ufuk açan bir kitap. Farklı pencerelerle bakmanızı sağlıyor.
Herkesin kör olduğu bir dünyaya adım atan bir adam gözlerinin görmesini şans saysa da bir süre sonra dışlanacağını ve ezileceğini öngörmemişti. Kral olacağını sandığı dünyada en normal şeyin onu da kör etmek olarak görüleceğini tahmin edemezdi.
Kesinlikle tavsiye ederim, kült eserlerden biri…
68 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Bu kitap bana öncelikle her zaman görmenin ve diğerlerinden farklı olmanın iyi bir durum olmadığını , insanları kendi inandıkları bildikleri doğrulardan sapmayacağı veya insanların birbirlerine adapte sağlamak icin benzer olmalarının gerektiği düşüncelerini hissettirdi.
"Kör de ne ?" diye sordu kör adam .
Bu cümle bana hayatımızda kör de olsak , yani bir noksanlığımız dahi olsa inandığımız gibi yaşayabileceğimizi gösterdi. Yani kadere boyun eğip onunla birlikte yaşamak gibi düşündüm. Bir de her insanın farklı bir dünyasının olduğunu, herkesin dünyayı kendi içinde yaşadığını fark ettim.
KÖRLER ÜLKESİ-H.G.WELLS,68 sayfa
”Körler Ülkesi'nde Tek Gözlü İnsan'ın Kral olduğunu söyleyen oldu mu size hiç?"
Körler Ülkesi, yazar/jorge-luis-borges ’in “Keşke o baş döndüren, kimi zaman da dehşetli mutluluğu hissetmek için onu bugün keşfedebilseydim.Wells’i yüzyılın başında keşfettiğime çok üzgünüm”dediği yazar H.G. Wells’in