20. yüzyılın ortalarında eleştirel pedagojinin önde gelen isimlerinden Paulo Freire, eğitimi, bireyin özgürleşmesine hizmet eden bir araç olarak görür. Ancak ona göre geleneksel anlayışta eğitim, bir tahakküm aracı haline getirilmiştir. Freire, baskıcı toplum yapısına uygun düşen geleneksel eğitimi, “bankacı eğitim modeli” olarak tanımlar ve
"Ataerkil ahlâk nişanlı kızın kocasına el değmemiş olarak teslimini gerektirmektedir."
Kadın - İkinci Cins 2, Simone de Beauvoir
Bekir Yıldız bu kitabında "çürümüş" geleneksel evlilik kurumunu ele almıştır. "Halkalı Köle" adlı kitabı da evlilik kurumunu işlemiştir lakin bu kitap daha keskin yargılarla donatılmış
Ben alıntı paylaşayım herkes beğensin...
Kimse altına eleştiri yazmasın,negatif yorum da bulunmasın!
Benim paylaşımım kutsaldır ve asla laf söylenemez!
Ben paylaşmış isem onu eleştirmek kimsenin haddi değil!
Okumadan,bakmadan beğenelim ve geçelim!
En çok alıntı paylaşan ve kitap okuyan okur olarak
görüneyim ki sıralamalar da ismim en üstler de olsun!
Çok okuduğumu zannetsin herkes bende popüler olayım!
İŞTE 1K 'DE EGEMEN OLAN ZİHNİYET BU NE YAZIK Kİ...
Koparmayın aileleri
Parçalamayın aileleri
Ayırmayın eşleri
Bozar araları çok eleştiri
Aile çok kutsaldır
Kimse kavram dışına çıkmamalıdır
Aileler çok iyi korunmalıdır
Suçlular parçalanmış aile çocuklarıdır
İnsanlar öz güçlerine yabancılaştıklarında ve bu yabancı laşmanın bilinç düzlemine çıkmaması gerektiği durumlarda yabancılaşmış ben yaşantısını pek çok açıdan akılcılaştırırlar, başka bir deyişle ortaya sözümona gerekçeler atarlar. Öz güçlerin kaybı bağlamında ortaya atılan otoriter akılcılaştırmalar hala kimilerinin kulağındadır: Kocaya destek olmanın yolu disiplinden ve kendine hakim olmaktan geçer; itaatarlık öyle bir erdemdir ki, ne kadar erken öğrenilse azdır. İnatçı öz irade dışarıdan dayatmayla kırılmalıdır ("İçindeki şeytanı bak nasıl kovacağım"); acı ve hastalık gibi hayata da boyun eğilmelidir; "Vermek almaktan daha kutsaldır"; sevmenin önkoşulu sevilmektir; "Senin için neyin iyi olduğunu hep ben bilirim"; eleştiri -tabii eğer eleştiri yapmak ille gerekiyorsa- her zaman yapıcı olmalıdır; "Sertlik bana zarar vermez"; en büyük aşk kendinden vazgeçmektir vs.
Eleştiri özde tanıma, anlamlandırma çabasıdır. Tanıma yollarıdır, sistemidir. Eleştirmen, her şeyden önce iyi bir gözlemci olmalıdır. Hakikati aramalıdır. Esere ne iyi niyetle yaklaşmalı ne de kötü niyetle. Onun amacı hakikate, eşyanın özüne erişmektir. Esere, inceleme nesnesine karşı iyi niyet çerçevesinden veya tam tersi kötü niyet çerçevesinden